Depresyondan çıktığım zaman bile çok şen şakrak bir insan olduğum söylenemez ama çıkamadığım anlarda daha da itici bir insan olduğum kesin.
Gerçi hakkımdaki değerlendirmelerin objektif bir ortamda yapıldığı pek söylenemez çünkü oğlumuz ziyarete gelmediği zamanlarda gördüğüm konuştuğum tek insan Rana. Onun da gelinen noktada benden fazla hoşlandığını söyleyebilmek mümkün değil.
şöyle anlatayım meseleyi; Rana karakter yapısı olarak bence çok benzediği Himmler’in yerinde olsaydı ve ben de toplama kampında kalabalık bir mahkum grubu içinde onun alacağı kararı bekliyor olsaydım bize duş alanı olarak anlatılan içerideki gaz odasına önceden alınması için Rana’nın beni hemen seçeceğine eminim.
neyse bugün asıl konu bu değil. Asıl konu benim depresyon dönemlerimde son zamanlarda radikal bir değişim olması. Yakın zamana kadar havaların hep gri olduğu aylarda depresyona girerdim. Yaşlandıkça hayatımda griliğe tahammülüm hiç kalmadı. durum böyle olduğundan komşuları Suriye ve iran olan ve Milli eğitim bakanı Yusuf Tekin olabilen bir ülkede yaşamanın benim için ne kadar zor olduğunu düşünün.
Dedim ya dönemlerde radikal bir değişim var. Son zamanlarda havanın hep mavi olduğu ağustos ayı yaklaştıkça depresyona girmeye başladım. Ben Aslan burcundanım. babam da öyleydi, oğlum da öyle, yani aynı bokun soyuyuz cümlesinin poster çocuğu gibiyiz bizler.
anlayacağınız ağustos ayının içinde bir gün benim yaş günüm. Son yıllarda benim için o gün hiç de fazla hoşlanılacak sevinilecek bir gün değil.
Facebook yüzünden o gün hiç duymak istemediğim bazı tebrikler alıyorum. Facebook yaş günümü ilan ediyor nedense. Facebook olmasa herkes beni çoktan ölmüş sanacağından o günü tebriksiz rahat geçirecektim. Facebook’un doğum günümü ilan etmesini önlemek için acaba Avrupa insan hakları Mahkemesine mi başvurmam gerekiyor bilemiyorum ki.
bu sene ağustos ayını daha da çarpıcı yapan bir gelişme var. eğer Cahit Sıtkı Tarancı’nın 35 yaş şiirinde dediği doğruysa bu defa iyice hapı yuttum demektir.
Şair şiirinde ‘Yaş otuz beş! yolun yarısı eder/Dante gibi ortasındayız ömrün’ demişti. Matematiğim ilk okuldan bu yana kötüdür ama basit toplama çıkarma yapabiliyorum. şairin dediği doğruysa o zaman ben yolun sonuna geldim demektir.
Gerçi bu dünyada Ertuğrul Özkök gibi karakterler de var.
O herkesin 35 yaşında yaşadığı krizi 57 yaşında yaşadı. çünkü kendi beyanıyla 114 yaşında ölmeyi planlıyor.
ona 114 yılına kadar eşlik etmek isterdim. ama bu pek mümkün gözükmüyor. o 114 yaşına ulaşmak için gereken ve bence gerekmeyen her şeyi yapıyor. ben ise özellikle o yaşa ulaşmayı istemiyormuşum gibi yaşıyorum.
bu nedenle aslında çok istediğim bir şey benim yüzümden olamayacak. 114 yaşımıza yaklaşırken ikimiz de çoktan bunamış kişiler olarak Ertuğrul ile yan yana oturup Muppets’daki huysuz ihtiyarlar gibi var olan her şey ve herkes aleyhine konuşurken filmimizin çocuklar tarafından çekilmesi maalesef benim yüzümden olamayacak gibi geliyor bana. İnşallah bu konuda kendimi haksız çıkarırım.