Türkiye Eskişehir'de orman yangınına kaybettiği 10 şehide ağlıyor. Şehitlerden Bayram Eren Arslan AKUT gönüllüsü olarak oradan oraya koşan, kendi işini unutan bir genç adamdı. Muharrem Can bir yandan HürJet'te başmühendisti. Orman işçisi Eyüp Dereli bu ay zamlı maaş alıp almayacağını merak ediyordu
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde başlayan ve Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesi Sarıcaova köyü yakınlarına ulaşan orman yangınlarına müdahale eden 5’i orman işçisi ve 5’i AKUT mensubu 10 orman işçisi şehit düştü, Türkiye şehitlerine ağlıyor. Yangınlar hakkında soruşturma başlatılırken orman işçilerinin bağlı olduğu Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma (OBAK) ekibinin lideri Ercan Temel “Biz yukarıdan gelirken onlar bir aşağıdaki arazözdeydi. ‘Gidelim’ dedik, onlar orada müdahale ediyordu. Yukarıya doğru kaçmaya çalışmış, orada vefat etmişler” dedi.
Eskişehir’in Seyitgazi’deki yangın Büyükyayla Mahallesi yakınlarındaki ormanlık alanda başladı. Orman Bölge Müdürü İsmail Çetin ve beraberindeki ekibinin bulunduğu iş makinesi alevlerin arasında kaldı. Acil koduyla hemen yardım çağrısı yapıldı, iş makinesine helikopterle su atıldı. Yangınla mücadele ekibi güçlükle kurtuldu.
Yangın Afyonkarahisar yönünde ilerleyerek İhsaniye ilçesine bağlı Sarıcaova köyüne yaklaştı. Bunun üzerine bölgede önlemler artırıldı. Köy boşaltıldı. Gece boyunca karadan aralıksız sürdürülen çalışmalara günün ilk ışıklarıyla havadan destek yeniden başladı.
Yangınlara müdahale ederken hayatını kaybeden 5 orman çalışanı ve 5 AKUT mensubunun bulunduğu alandan Odunpazarı Belediyesi Arama Kurtarma (OBAK) ekibinin son anda ayrıldığı ortaya çıktı. OBAK ekip lideri Ercan Temel yaptığı açıklamada söz konusu ekibin kendilerine yakın alanda yangına müdahale ettiğini anlattı. İçinde bulunduğu ekibin de aynı bölgede alevlerle mücadele ettiğini belirten Temel “Biz yukarıdan gelirken onlar bir aşağıdaki arazözdeydi. ‘Gidelim’ dedik, onlar orada müdahale ediyordu. Yukarıya doğru kaçmaya çalışmış, orada vefat etmişler” diye konuştu.

Bayram Eren Arslan babasının gururuydu.
5 AKUT görevlisi ve 5 orman işçisi ansızın dönen rüzgarın etkisiyle dumandan zehirlenerek öldü. O şehitlerden biri AKUT gönüllüsü Bayram Eren Arslan’dı. Acılı babası Gürsel Arslan gözyaşları içinde oğlunu anlatırken “En son Adıyaman depremine gitti, bir ay sonra geldi. Elleri tırnakları mosmordu. Evde durmuyordu, durduramıyorduk. AKUT’taki abileri nereye çağırırsa oraya koşturuyordu” dedi.
Şehit babası Arslan’ın söyledikleri şu şekilde:
“Oğlum sadece AKUT görevlisi değildi, Türk Hava Kurumu görevlisiydi. Türk Hava Kurumu’nda okullara giderek çocuklara uçak eğitimi veriyordu. Ondan sonra AKUT’a yazıldı, yaklaşık 15 senedir AKUT’a gidiyor. En son Adıyaman depremine gitti, bir ay sonra geldi. Elleri tırnakları mosmordu. Evde durmuyordu, durduramıyorduk. AKUT’taki abileri nereye çağırırsa oraya koşturuyordu. Saniyesinde gider. Haber alamadık. Arkadaşların duyduğu ters rüzgarda yangının ortasında kalmış.”
“Biz televizyondan izliyoruz, AKUT görevlileri iyi diyoruz, ama ben burada dokuz doğuruyorum. Bina yıkılır, şu olur, bu olur, o kadar çok korkuyordum ki. Bir yerde gurur da duyuyorsun tabii. Çünkü insanları kurtardıkça gurur duyuyorsun. Ellerini öyle gördükçe gurur duyuyorsun. Şimdi bastı gitti. Yangına gitti, arkadaşlarıyla ters rüzgârda kalmış, dumandan zehirlenmiş, ondan sonra da yanmış. Doktorlar göstermedi, gülen yüzüyle kalsın dediler. Doğayla iç içeydi.
Biraz önce valimiz aradı, Mamak Belediye Başkanımız zaten yanımızdaydı. Ben onlardan yer istiyorum, sadece versinler, ben kendi çabamla ağaçlandırmak istiyorum orayı. Oraya da oğlumun adını koymak istiyorum veya diğer arkadaşlarıyla hep beraber bir hatıra ormanı istiyorum, yakın bir yere.
Kızım, baba niye ağlıyorsun dedi, abim o kadar insanı kurtardı, o kadar ağaçları kurtardı, o kadar çiçekleri kurtardı, cennete gitti, sen ağlıyorsun, şehit oldu dedi. 16 yaşında kız, ne kadar güzel yetiştiler.
Endüstri mühendisliğini bitirdi, pilot gönüllüsüydü, Türk Hava Kurumu gönüllüsüydü, AKUT gönüllüsüydü. Hep insanlara, kendisine bir şey yok. Kendisi mühendislik üzerine ofis açtı. Ofisine her gün dönmesi lazım, işini bırakıp AKUT’un eğitimine gidiyordu. Oğlu gitme, işlerin zarar ediyor diyorum, bırakıyor gidiyordu. En son Bursa’ya gitti, Bursa’da eğitim aldı. Bolu’da keçi kaybolmuş, keçi kurtarmaya gitti, Çubuk’ta adam kayboldu, adamı bulmaya gittiler. Her dakika dışarıdaydı. Motoru sattırdık, araba aldık, motorda kaza yapar diye, böyle bir şey oldu işte.”

Şehitlerden AKUT gönüllüsü Muharrem Can’ın TUSAŞ’ta başmühendis olarak görev yaptığı ve önemli projelerde yer aldığı belirtildi. Şehit Can’ın TUSAŞ tarafından geliştirilen jet eğitim uçağı HÜRJET’in de baş mühendislerinden olduğu öğrenildi.
Şehit Can’ın yakın arkadaşı Orhan Kızıltepe “Şehidimiz Muharrem 20 yıllık dostumdu. Ankara’da yalnız yaşıyordu ve bekardı. 15 yılı aşkın süredir AKUT’ta gönüllüydü. Sayısız operasyonlara katıldı. Depremden yangına ve sel felaketine kadar her türlü operasyonda görev aldı. Aynı zamanda başmühendis olarak görev yapıyordu. Önemli projelerde görev alıyordu orada da. Kendisine yakıştıramadık maalesef” dedi.
Can’ın hayalinin insanlara yardım etmek olduğunu belirten Kızıltepe “6 Şubat depreminde de yine farklı illerde enkazda çalışmalar yaptı. Maddi ve manevi yardımını esirgemezdi. Gerçekten çok kıymetliydi. Bu vatan milleti adına çok faydalı bir insandı. Çok büyük bir kayıp gerçekten. Ölümü kendisine hiç yakıştıramıyorum” diye konuştu.
TUSAŞ orman yangında şehit olanlar için sosyal medya hesabından taziye mesajı yayımladı. Paylaşımda, TUSAŞ mühendisi Can’ın şirketin geliştirdiği jet eğitim uçağı HÜRJET ile çektirdiği fotoğrafa yer verilerek “Eskişehir’de meydana gelen yangını söndürme çalışmalarında şehit olan kahraman orman işçilerimiz ve AKUT gönüllülerimizin acısı kalbimizdedir. Bölgeye destek için giden AKUT gönüllüsü çalışma arkadaşımız Muharrem Can başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyoruz. Aziz milletimizin başı sağ olsun” dendi.
TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu da taziye mesajında “Eskişehir’de çıkan yangına müdahale esnasında şehit olan HÜRJET başmühendislerimizden çalışma arkadaşımız Muharrem Can’a ve tüm şehitlerimize Allah’tan bir kere daha rahmet, aile ve sevdiklerine sabır ve baş sağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı.

Yangında hayatını kaybeden orman işçilerinden Eyüp Dereli’nin olaydan kısa süre önce arkadaşlarıyla yaptığı konuşmada “Maaşımızı bu ay zamlı alabilecek miyiz” dediği öğrenildi.
Eyüp Dereli’nin şehit olduğu haberi gece yarısı Tepebaşı ilçesi Çamlıca Mahallesi’nde oturan Salih ve Habibe Dereli çiftine verildi. Oğullarının orman yangınında şehit olduğunu öğrenen Dereli çifti ile şehidin ikizi Faik Dereli, eşi Eda Dereli gözyaşlarına boğuldu. Şehir Eyüp Dereli’nin daha önce belediyede dozer operatörlüğü yaptığı ve beş yıl önce orman teşkilatına geçiş yaptığı öğrenildi.
Şehit Eyüp Dereli’nin baba evinin olduğu Çamlıca Mahallesi’ndeki evinin önüne taziye çadırı kuruldu. İkiz kardeşi Faik Dereli gözyaşlarıyla taziyeleri kabul ederken Eyüp Dereli’nin ağaçları ve ormanı çok sevdiğini, görevini bu nedenle gururla sürdürmeye çalıştığını söyledi.
Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesindeki Sarıcaova köyüne sıçrayan yangına müdahale sırasında şehit olan 26 yaşındaki Sercan Ütni ve 23 yaşındaki Hilmi Şahin’in görev yaptığı Denizli’nin Beyağaç ilçesindeki Eskere Orman İşletme Müdürlüğüne ve yaşadıkları Geriçam ve Sazak mahallelerindeki babaevlerine Türk bayrakları asıldı.
Şehit işçilerin Beyağaç’taki mesai arkadaşları acı haberle büyük üzüntü yaşadı. Ütni ve Şahin’in görev yaptıkları binadaki yataklarına da Türk bayrağı serildi.
23 Ağustos 2022’de aynı gün birlikte işe başlayan orman işçileri 22 Temmuz Salı günü yangına destek amacıyla gittikleri Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesindeki yangın bölgesinde şehit oldu.
Eskere Orman İşletme Müdürlüğü çalışanı Muhammet İlke gazetecilere acı bir telefonla arkadaşlarının şehit haberini aldıklarını söyledi.
İlke “Çok üzüldük, canımız yandı. İçimizde feryatlar kopuyor. Arkadaşlarımız çok iyi insanlardı” diye konuştu.
Orman işçisi Ramazan Kazan ise yaptıkları kutsal görevde ailelerinden çok mesai arkadaşlarıyla zaman geçirdiklerini ifade etti.
Şehit arkadaşlarının hatıralarını yaşatacaklarını dile getiren Kazan “İlk haber geldiğinde aileleri de buradaydı. Onlara bir şey diyemedik. Ailelerinin yüzüne bakamadık. İyi günde kötü günde birlikteydik. Acımız çok büyük. Üzüntülerimize rağmen yeşil vatanı korumak için 7 gün 24 saat burada nöbetimizi tutuyoruz.Dışarıdan bakıldığında kolay bir iş gibi gözüküyor. Ancak riski yüksek bir görevi yerine getiriyoruz. Arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun.” dedi.
Şehit Hilmi Şahin’in nöbet sırasında birlikte aynı odayı paylaştığı arkadaşı Veli Yılmaz ise derin bir üzüntü içinde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Hilmi ile birlikte kalıyorduk, benim anaokulundan beri arkadaşımdı. Birlikte büyüdük. Acımız, hüznümüz büyük. Yangınlara giderken eğlenceli gidiyorduk. Eğlenceli şekilde gittiler ama acı haberleri geldi. Her şeye rağmen yeşil vatan nöbetini tutmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.