Pencereden aşağı atmıştı: ‘Kedi Faruk’ davasında indirimli ceza
Atmosfer dışındaki yaşam ihtimali genellikle maymun ve köpeklerle test edilirken Fransızlar bir kediyi uzaya göndermeyi amaçlamıştı. Felicette, yaklaşık 60 yıl önceki yolculuğunu başarıyla tamamlamış ancak araştırmayı sürdüren bilim insanları iki ay sonra onu uyutmuştu. Kahraman kediyi hatırlayalım.
İnsanoğlu, uzay serüveninde neyle karşılaşacağını kestiremediği için kendisinden önce başka canlıları sahaya sürmüştü. Bu yolda ABD’nin alışkanlığı maymunları, Rusların alışkanlığıysa köpekleri uzay yolculuklarına göndermek olmuştu.
Ancak bir istisna var. O da Fransızlar tarafından gerçekleştirilmiş. Parisli bir sokak kedisi olan Félicette’in sıradışı yolculuğu tarihe geçmiş. 1963’ün ekim ayında Fransızların roketiyle, yörünge altı bir görevde uçup, 154 kilometre yüksekliğe ulaşan Félicette, daha önce hiçbir kedinin erişemediği irtifaya ulaşmış.
60’ıncı yılını eda ettiğimiz bu olay için Fransa büyük bir çalışma gerçekleştirmişti. Fransa’nın uzay ajansı Cerma (Centre d’Enseignement et de Recherches de Médecine Aéronautique) çalışanları, toplam 14 sokak kedisini kedigil astronotlar olarak seçilmek üzere toplamış. Ancak bilim insanlarının onlarla bağ kurmasını önlemek için kedilere isim vermemişler. Uzaya seyahat etmek üzere seçilen kedi basitçe C341 olarak biliniyormuş mesela.
18 Ekim 1963’te Veronique roketiyle uçuş ve ardından Dünya’ya güvenli bir şekilde dönüşü duyurulduktan sonra, Fransız basını bu kahraman kedinin bir adı olması gerektiğine karar vermiş. Çizgi kedi karakteri Felix’i seçmişler ama C341’in dişi olduğunu keşfetmişler. Sonuçta adı Félicette olarak değiştirilmiş.
Félicette’i roketlerinden birine yerleştiren Fransa, bilim adamlarının halihazırda uzaya fırlattığı canlılar listesine yeni bir tür eklemiş oldu. Guardian’ın haberine göre liste sonraki on yıllar boyunca çeşitlendi. Kaplumbağalar ayın yörüngesine yerleştirildi, binlerce denizanası bir zamanlar uzay mekiğinde uçuruldu, ve 1973’te iki bahçe örümceği, Anita ve Arabella, mikro yerçekiminde ağ örüp öremeyeceklerini görmek için Skylab yörünge laboratuvarına götürüldü (Ağ örebilmişler ama bilim insanları ağların düzensiz bir şekle sahip olduğunu keşfetti).
Gazetedeki yazıda görüşü olan Greenwich Kraliyet Gözlemevi’nden gökbilimci Jake Foster hayvanların bu öncü yolculuğu için şu ifadeyi kullanıyor: “60’lı yıllarda bilim insanları ve mühendisler öncelikle bir insanın uzayda bir kapsül içinde bulunmasının ne kadar tehlikeli olabileceği konusunda endişeliydiler ve hayvanların uzay uçuşlarının çoğu, ağırlıksızlık, artan radyasyon ya da orada karşılaşabilecekleri diğer etkiler nedeniyle acı çekip çekmediklerini ya da yaşamlarının tehdit altında olup olmadığını görmek için yapıldı. Onların yenik düşmemesi, insanların uzaya yolculuklara başlamasının yolunu açtı.”
1940’ların sonlarında ABD’li bilim insanları atmosferimizin ötesine uçan ilk canlılar olarak meyve sineklerini seçmişler. Nazi Almanyası’nın füze programından kurtarılan bir V-2 roketine yüklenmişler ve 109 km yüksekliğe fırlatılmışlar. Kapsül daha sonra paraşütle New Mexico’ya inerken, sinekler de kozmik radyasyondan nasıl etkilendikleri incelenmek üzere laboratuvara alınmış.
Daha sonra ABD’de maymunları atmosferin üzerine taşıyan bir dizi başka yörünge altı görev gerçekleştirilmiş ve araçlar Dünya’ya geri dönmüştür. Maymunların birçoğu maalesef ya boğularak ya da kapsülleri paraşüt arızası yaşadığı için ölmüşler.
Ama tabii hiçbirisi insanlık için kendisini insanların istemesi nedeniyle feda eden Sovyet köpeği Laika kadar fedâkar olamadı. Moskova sokaklarından toplanmış olan Laika, 3 Kasım 1957’de Sputnik 2’de uçtu. Bu, Dünya yörüngesine yerleştirilen sadece ikinci uyduydu ve Sovyetler Birliği onu bir canlı taşımak için kullanarak olayın yaratacağı sansasyonu büyütmek istemişti. Laika, maalesef aşırı ısınma nedeniyle yaşamını yitirdi. Zaten yaşaması beklenmiyordu. Onun kaderini insanlar, uzayda ölecek şekilde tayin etmişti.
Animals in Space kitabına göre Sovyetler Birliği 1951-1966 yılları arasında 71 kez roketle köpek fırlatmış ve bu fırlatmalarda 17 köpek ölmüş.
Félicette’in hikâyesine dönelim. Uçuşu boyunca hayatta kalan, Dünya’ya dönüşünde koni şeklindeki kapsülü, onu baş aşağı asılı bırakan bir pozisyonda iniş yapmış ve kapsülden alınana kadar poposu havada kalmış. Ama hikâyesi daha kötü bir sonla bitmiş. Uzay yolculuğundan iki ay sonra Félicette, bilim insanlarının herhangi bir anatomik veya fizyolojik hasara uğrayıp uğramadığını görmek üzere vücudunu inceleyebilmeleri için uyutulmuş.
Daha sonra otopsiden işe yarar hiçbir şey öğrenemedikleri sonucuna varmışlar. Uzaya başka kedi gönderilmedi. Zaten Fransa da kendi astronotlarını uzaya gönderilmedi.
Bir tane iç burkan detayla bitiyor hikâye: Félicette hala hatırlanıyor. Strasbourg’daki Uluslararası Uzay Üniversitesi’ne 2019 yılında bir küre üzerinde oturup yukarı bakan bir heykeli dikildi.
2017 yılında Matthew Serge Guy tarafından Félicette’in bilime katkılarının anısına onun bir bronz heykelini yapabilmek için bağış kampanyası açtı. Heykeltıraş Gill Parker tarafından tasarlanan heykel için gereken 40 bin sterlin, Nisan 2018’de toplandı. 18 Aralık 2019’da Strasbourg’daki Uluslararası Uzay Üniversitesi’nin Uzay Çalışmaları Yüksek Lisans programının 25’inci yıldönümü kutlamalarının bir parçası olarak heykel açıldı. Félicette’i Dünya’nın tepesine tünemiş, bir zamanlar seyahat ettiği gökyüzüne doğru bakarken tasvir ediyor. İnsanlık olarak Félicette’e borcumuz ödenmez. Saygıyla anıyoruz.