‘Diktatörlük’ tartışması Çin ve Almanya arasında diplomatik kriz yarattı
Yıllar önce ikiz kardeşler Nana ve Lulu'nun dünyaya gelmeden önce genleriyle oynadığı için üç yıl hapis cezası çeken Çinli bilim insanı He Jiankui üç yeni laboratuvarıyla gen araştırmalarına döndü.
He Jiankui, dünyada genetiğiyle oynanmış ilk bebeklerin yaratılmasında oynadığı rol nedeniyle hapse atılmış Çinli bilim insanıydı. Bir embriyonun genetiğiyle oynamak hayvanlarda bile çoğu zaman tepkiyle karşılanan, etik bulunmayan bir durum. Olası tüm faydalarının yanı sıra o canlıda yaratabileceği tahmin edilmesi güç etkiler tepkilerin en büyük sebebini oluşturuyor. Bilim insanları mevcut koşullarda insan ya da hayvan kök hücrelerinden aldıkları örnekler üzerinde çalışmalarını yürütüyor.
Bir canlının genetiğiyle oynama işlemi elbette “Hop oynadık bitti” şeklinde ilerlemiyor. Bunun da bir tekniği var. Adı da CRISPR. Esasında bu ad bakterilerde ve arkealarda doğal olarak bulunan bir bağışıklık mekanizmasından geliyor. Bu mekanizma sayesinde bakteriler ve arkealar dış etmenlere karşı kendilerini koruyabiliyor. CRISPR-Cas9 ise bu canlılarda doğal olarak bulunan mekanizma baz alınarak insanlar tarafından geliştirilmiş bir gen düzenleme tekniği.
Bu teknoloji genetik materyalde olması istenmeyen şeylerin çıkarılmasını ya da eksik olan bir özelliğin eklenmesini sağlıyor. CRISPR’in çok fazla kullanım alanı var. Örneğin bir domuz kalbini insana nakletmek istediğinizde domuza zarar vermeyen ama insana zarar verebilecek geni çıkarabilmeniz bir bakıma bu teknoloji sayesinde mümkün oluyor.
Şimdi yeniden He Jiankui’ye dönelim. He 2018 yılında Lulu ve Nana adındaki ikiz kız kardeşleri genetik değiştirme yöntemiyle yarattığını iddia etti. Olayın hemen ertesi yılı Çin’de mahkeme kuruldu ve He’ye sağlık alanındaki düzenlemeleri ihlal ettiği gerekçesiyle üç yıl hapis cezası verildi.
He’nin deneyleri tıp ve bilim dünyasında şok etkisi yarattı. Aslında CRISPR teknolojisinden 2012 yılından beri haberdarız. Hatta bu teknoloji üzerine çalışmaları nedeniyle Jennifer Doudna ve Emmanuelle Charpentier 2020 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü.
Bununla birlikte insan embriyosunda böyle bir işe girişmesi riskli, etik açıdan tartışmalı bulundu ve “Aman şu sağlık sorunu nedeniyle mecburen yapmış” dedirtmediği için geniş çevrelerde kınandı. Soruşturulduğu sırada öğrenildi ki He çalışması için çiftleri seçmek amacıyla kullandığı etik inceleme panelindeki belgeler üzerinde de oynama yapmış. Crispr-Cas9 yöntemini kız kardeşlerin DNA’sını yeniden yazmak için kullandığını söyleyen He bu değişiklikler sayesinde kız kardeşlerin HIV’e bağışık hale geleceğini iddia etmişti.
Peki bu çalışma için üç yıl yatmaya değer miydi? He için değerdi.
Japon gazetesi Mainichi Shimbun’a konuşan He eleştirilere rağmen Lulu ve Nana’yı yaratmış olmakla “gurur duyduğunu” söyleyerek çalışmasını savundu. Benzer deneyler sonucunda 2019 yılında bir kız çocuğu daha dünyaya gelmişti.
Bazı çevrelerde bu çalışmaların “ısmarlama bebek” talebine yol açacağı yönünde birtakım eleştiriler doğmuştu. He tüm bu eleştirilere rağmen gen üzerinde oynama çalışmalarına devam ettiğini açıkladı. Ama He’nin gen çalışmalarındaki planları arasında bebek üretmek gibi bir şey yok. Artık daha çok Alzheimer ve diğer genetik hastalıklar üzerine çalışmak istiyormuş, “Kullanılmayan insan embriyolarını kullanacak ve hem yerel hem de uluslararası kurallara uyacağız” diyor.
2022’de hapisten çıktıktan sonra üç laboratuvar açtığını söyleyen bilim insanı Duchenne kas distrofisi ve kalıtsal Alzheimer gibi genetik hastalıklara tedavi geliştirmek üzere insan embriyoların genomları üzerinde düzenlemeler yapmayı umduğunu söyledi.
Bu arada He’nin yarattığı o üç çocuğun sağlığı da şu an gayet yerindeymiş, büyümelerinde herhangi bir sorun yokmuş. İkizler beş yaşında ve anaokuluna gidiyormuş. He “Çocukların gen dizilerinin analiz sonuçları genlerde tıbbi amaçlar dışında herhangi bir değişiklik olmadığını gösteriyor ki bu da gen düzenlemesinin güvenli olduğunu kanıtlar nitelikte. Sağlıklı çocuklar isteyen ailelere yardımcı olduğum için gurur duyuyorum” diyor.
Hiç mi pişmanlığı yoktu peki? Geçen yıl The Guardian’a verdiği demeçte prosedürler konusunda “çok hızlı” davrandığını söylemiş ama herhangi bir pişmanlık göstermemişti. He’ye göre zaten toplum bir gün genetik hastalıkların tedavisi için insan embriyosu üzerinde gen düzenlemesi yapılmasını kabul edecek.