Arjantinli futbolcular Brezilya’da önce taraftara kalkan oldu, sonra tarih yazdı
Bilim insanları Arjantin'in Puna de Atacama bölgesinde dünyadaki yaşamın ilk örneklerine çok benzeyen bir ekosistem keşfetti. Ne var ki bu keşif yakında ellerinin ucundan kayabilir çünkü bölgede yakında lityum çıkarma çalışmaları başlayacak.
Arjantin’in Puna de Atacama bölgesinde eşi benzeri olmayan bir ekosistem tespit edildi. Bu ekosistem, 3,5 milyar yıl önce Dünya’da yaşamın nasıl olduğuna, hatta antik Mars’taki yaşama açılan penceremiz olabilir. Peki burası nasıl bir yer?
Uçsuz bucaksız tuz ovalarıyla çevrili bu yeni keşfedilen bölge, deniz seviyesinden 12 bin fit yüksekteki bir çölde bulunuyor. Dünya üzerindeki en kurak yerlerden biri olan bölgede hayatta kalabilecek bitki ve hayvan sayısı az olduğundan canlı çeşitliliği çok değil. Burası Mars’ın yüzeyine benzediği için uzay araçlarının da denendiği bir yer aynı zamanda. Ama artık tek özelliği bu olmayacak çünkü eski stromatolitlere çok benzeyen canlılara ev sahipliği yaptığı ortaya çıktı. Stromatolitler, çeşit çeşit Kambriyen canlıların ortaya çıkmasından önce yaşamış en eski mikrobiyal kökenli karmaşık canlılar.
Colorado Boulder Üniversitesi’nin Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuvarı (LASP) ve Jeoloji Bilimleri bölümünde profesörlük yapan David Hynek ve meslektaşları bu ekosistemin keşfinde rol oynamış. Hynek’in ilk gözlemlerine göre burada yaşayan canlılar erken Arkean döneminde, atmosferde oksijenin neredeyse hiç olmadığı bir dönemde var olan stromatolitlere benziyor.
“Bu lagün, dünyadaki en eski yaşam belirtilerinin en iyi modern örneklerinden biri olabilir” diyen Hynek sözlerine, “Şimdiye kadar benim ya da bir başka bilim insanının gördüğü hiçbir şeye benzemiyor” diye devam ediyor.
Araştırmacılar ilk analizlerini teyit etmek için yakında tekrardan lagüne dönmeyi umuyor. Umuyor çünkü bu lagünü her an kaybedebilirler. “Hayatının evreka anını yaşadığını” söyleyen Hynek şaşkınlığını, “Gezegenimizde hâlâ böyle daha önce kayıtlara geçmemiş şeyler bulabiliyor olmamız şaşırtıcı” diye anlatıyor.
Hynek başka gezegenlerde ve uydularda yaşamın nasıl gelişebileceğini anlamak için dünyayı bir uçtan bir uca dolaşmış kariyeri boyunca. Dünyanın en yüksek aktif volkanı olan, Arjantin ve Şili sınırında bulunan Ojos del Salado’nun tepesine tırmanmış, göktaşı aramak için Antarktika’ya gitmiş.
Araştırmadaki ortağı PUNABIO SA Çevre Danışmanlığı’nın kurucu ortağı Maria Farias geçen yılın nisan ayında onu Arjantin’in kuzeybatısındaki bu bölgeye getirdi. Ekip tek bir su kaynağına bel bağlayan 35 kişinin yaşadığı bir köyde kalırken, Hynek buradaki son gecesinde çevreyi saran çölün uydu görüntülerini incelemiş ve tuhaf bir şeye rastlamış: Onlarca kilometre ötede lagün sistemine benzer bir şey.
Bir merakla arabalarını alıp gidebildikleri kadar uzağa gitmişler, arabanın ilerlemediği noktada kızgın güneşin altında yürümüşler. Hynek, “Yeri geldi dizlerimize kadar tuzlu çamura battık” diye anlatıyor. Lagüne vardıklarında ödüllerini almışlar.
Karşılaştıkları şey 12 lagünden oluşan ve yaklaşık 25 dönümlük bir alana yayılan bir ağdı. Kristal berraklığındaki suların altında yaklaşık 15 metre genişliğinde ve birkaç metre yüksekliğinde dev yeşil tepecikler görmüşler. Bunlar stromatolitti ama daha önce karşılaşılanlara hiç mi hiç benzemiyordu.
Modern stromatolitler Bahamalar kıyıları da dahil dünyanın pek çok yerinde bugün de varlıklarını sürdürüyor ancak bunlar önceki hallerinden nispeteden daha küçükler. Ayrıca okyanusta yüzen kum tanelerini ve ölü parçacıklı organik malzemeleri yakalayarak pasif bir şekilde büyüyorlar.
Halbuki eski stromatolitlerin boyu 20 metreye kadar çıkabiliyordu. Çevrelerindeki sudan kalsiyum ve karbondioksiti aktif bir şekilde çekerek minerallerin kendi etraflarında çökelmesine neden olurlardı. Atacama lagünlerindeki yeni keşfedilmiş canlıların taşlı katmanları, stromatolit fosillerinde sıkça rastlanan ancak modern stromatolitlerde bulunmayan alçı taşından oluşuyor.
Biyolojik olarak siyanobakteri denen mikroplardan oluşan bir dış katmana ve arkea bakımından zengin pembemsi bir çekirdekten oluşan eski stromatolitler, genelde dünyanın en zorlu ortamlarında bulunuyordu. Hynek, yeni keşfettikleri tepeciklerin de siyanobakterilerden büyüdüğünü düşünüyor.
Bu canlıların neden böylesine zorlu bir yerde ortaya çıktıkları ise henüz belirsiz. Hynek, lagün ortamının dünyanın erken dönemlerindeki koşullara benziyor olabileceğini, suların tuzlu ve asidik olduğunu ve rakımın yüksek olması nedeniyle bölgenin güneşten gelen şiddetli radyasyona maruz kaldığını söylüyor. Dolayısıyla burası bilim insanlarına dünyanın milyarlarca yıl önceki haline benzeyen Mars’ta yaşamın nasıl ortaya çıkmış olabileceğine dair benzersiz bir fırsat sunabilir.
“Mars’ta yaşam fosil düzeyine kadar evrilmiş olsaydı, böyle bir şey olurdu” diyen Hynek, “Dünyadaki bu modern canlıları anlamamız, Mars kayalarını araştırırken neye bakmamız gerektiği konusunda bize bilgi verebilir” diye belirtiyor.
Ancak bilim insanlarının zamanı tükeniyor. Çünkü başka ülkeden bir şirket lityum madeni çıkarmak için bölgeyi kiralamış. Sondaj çalışmaları başladığında Atacama lagünleri geri dönüşü olmayan bir şekilde değişime uğrayabilir. Hynek, “Bu eşsiz ekosistem birkaç yıl içinde yok olabilir. Bu alanlardan bazılarını koruyabileceğimizi ya da en azından yok olmadan, sonsuza dek bozulmadan önce ne olduğunu anlayabilmeyi umuyoruz” diyor.