Bazen sosyal çevrelerde bulunmayı sevip, bazen pijamalarınızı çekip Netflix'te dizi izlemeyi mi tercih ediyorsunuz? Öyleyse size içe ya da dışa dönük diyemeyiz, muhtemelen ambivertsiniz.
Etrafınızda hiç, bir an dünyanın en sosyal insanı olup bulunduğu ortamda adeta şakıyan ama sonra rahatsız edilmemek için bir süre yalnızca işine odaklanıp başka hiç kimseyle ilgilenmeyen arkadaşlarınız var mı? Ya da belki de o kişi sizsiniz. Böyle bir arkadaşınız varsa onu hangi kategoriye koyacağınızı şaşırmış olabilirsiniz. İçe dönük deseniz değil; girdiği ortama hemen ayak uydurup eğlenceli anların yaşanmasını sağlıyor. Dışa dönük deseniz değil; bazen her şeyden, herkesten kopuyor. O arkadaşınız daha önce duymamış olma payınızın olduğu bir kategoriye girebiliyor olabilir: Ambivertlik.
İçe dönük kişiler enerjilerini yalnızlıktan alırken, dışa dönükler başkalarıyla girdikleri etkileşimden enerji toplar. İçe dönükler etraflarında insanlar olunca strese girebiliyorken dışadönükler çevrelerinde ne kadar çok insan varsa o kadar mutlu oluyor. Ancak ambivertler bu kadar uç noktalarda değiller; yeri geldiğinde kalabalıklar içinde kendilerini huzurlu hissedebiliyorlar, yeri geliyor insanlar onları huzursuz ediyor.
Bunun tek tük rastlanan bir durum olduğu söylenemez. Berlin Humboldt Üniversitesi’nde araştırmacı olan Jens Asendorpf Scientific American’a verdiği demeçte insanların yüzde 90’ının kişilik olarak ortada bir yerlerde olduğunu söylüyor. Dışa dönük olmaya eğilimli insanların bile zaman zaman kendi içlerine kapanmayı sevdiğini söyleyen Asendorpf, “Ayrıca herkes sosyal temasa illa ki ihtiyaç duyar, dolayısıyla içe dönükler de daha az olmak kaydıyla başkalarıyla iletişim kurmak zorunda kalır” diye ekliyor.
Ama psikolog Scott Barry Kaufman kategorileri kesin bir şekilde ayırmanın zor olduğunu söylüyor. Yani ambivertliği içe dönüklük ve dışa dönüklükten kesin olarak ayıran sihirli bir çizgi yok.
İnsanları taşıdıkları özelliklere göre bir çizgiye oturtmak isterseniz çoğunluk muhtemelen ortada kalacak, uçlara doğru çok daha az kişi kalacak ve “normal dağılım” da bu şekilde olmalı. Ayrıca bu üç kateogirinin dışında başka kategorilendirmeler de pekâlâ yapılabilir, bazıları daha az dışa dönüktür, bazıları daha az içe dönük.
Ambivertlik dışa dönüklükle içe dönüklüğün birleşmesi anlamına geliyor. Kaufman “Ambivertler daha esnek bir zihin yapısına sahiptir ve bu da günlük yaşamda çok faydalı olabilir” diyor. Bununla birlikte üç kategoriden herhangi birinin diğerinden daha iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Kaufman “Kişilik özellikleri söz konusu olduğunda iyilik hiyerarşisi diye bir şey yoktur” diyor. Duruma bağlı olarak her bir kişilik özelliğinin kendine göre iyi ya da kötü yanları var. Örneğin bazı çalışmalar dışa dönüklerin içe dönüklerden daha mutlu olduğunu öne sürerken, bazı araştırmacılar böyle araştırmaların dışa dönük davranışlara değer veren toplumsal önyargıyı yansıttığını savunuyor.
Öte yandan Pensilvanya Üniversitesi’nde psikolog ve yazar olan Adam Grant’ın 2013’teki çalışması olsa da bu alanda çok az çalışma olduğu söylenebilir. Grant’in çalışmasında çağrı merkezindeki ambivert çalışanların ortalama satış gelirlerinin dışa dönük ya da içe dönük meslektaşlarından daha yüksek olduğu belirtiliyor. Grant, ambivert çalışanların konuştukları müşterilere uyum sağlamak için içe ya da dışa dönük çalışanlardan daha fazlasını yaptığını gözlemlemiş. Buna göre ambivert çağrı merkezi çalışanları karşılarındakileri ikna edecek kadar hevesli ve iddialıydı ama heyecanlı ya da aşırı özgüvenli de davranmıyorlardı. Aksine müşterileri dinleyip ilgi alanlarını dikkate alıyorlardı.