Sokak röportajında sert konuştu, kendini cezaevinde buldu
Bir kişi neden aldatır? Psikologlar erkekler üstünden sorunun cevabının sıkça arandığını düşünüyor. Ancak kadınların neden aldattığı konusunda resmin o kadar net olduğu söylenemez. Cevap bulmak için 19 ülkede anket yapıldı ama cevap basit değil.
Bir insanın yaşayabileceği en büyük travmalardan biri, sevdiği ve sevildiğini sandığı kişi tarafından aldatılmak olabilir. Nihayetinde çok inandığınız o kişi diğer insanlara bile şüpheyle yaklaşmanıza neden olabilecek şekilde güveninizi zedeler. İşin bir de aldatan kişi boyutu var tabii. Yakalanma korkusu, toplumdaki saygınlığını yitirme endişesi aldatan kişiyi hop oturtur hop kaldırır. Gerçi bazı araştırmalar, aldatan kişilerin sandığımızdan daha az suçluluk hissettiklerini gösteriyor.
Psikologlar, kimlerin aldatma olasılığının daha yüksek olduğu ve bunu tahmin edip önlemeye yardımcı olabilecek faktörler üstüne eğiliyor. Bu araştırma alanında ele alınan sorulardan biri de aldatmanın cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediği.
Evolution and Human Behavior’da yayınlanan yeni çalışmada araştırmacılar söze “Akademisyenler erkeklerin sadakatsizliğinin çocuk sahibi olma ihtimalini artırmak nedeniyle evrimleştiği konusunda büyük ölçüde hemfikir olsa da kadınların sadakatsizliğinin evrimsel nedenleri tartışmaya açık” diye başlıyor. Çalışmanın başyazarı ve Melbourne Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Macken Murphy, PsyPost’a “Bir bakıma bu durumu birçok iyi açıklama getirilebilir!” diyor.
Çalışmanın girişinden de anlayacağınız üzere psikologlar erkeklerin sadakatsizliğini, daha fazla partnerle birlikte olarak çocuk sahibi olma ihtimalini artırma dürtüsüne bağlıyor. Evet, bu çağda çocuk sahibi olmaktan korunmak için doğum kontrol hapları ve kondom devreye girse bile.
Ancak kadınlar söz konusu olduğunda daha çok çocuk sahibi olma dürtüsü pek ikna edici bir açıklama sayılmaz. Bu nedenle şimdiye kadar kadınların aldatma sebebi olarak partnerlerinin kötü davranışlarını cezalandırmak, sevgililerini ya da eşlerini kendilerinden uzaklaştırmak ve ilişkilerini sona erdirmesine yardımcı olmak için aldattıkları gibi başka birçok teori öne sürüldü.
Murphy ve meslektaşları bu teorilerden bazılarını elemek için çevrimiçi bir platform üstünden 254 heteroseksüel erkek ve kadınla anket yaptı. İletişime geçilen kişilerin yaş ortalaması 30,5’ti ve hepsi de özel bir ilişki yaşamadıkları kişilerle cinsel ilişki deneyimine sahipti. Çalışmaya Güney Afrika, Birleşik Krallık ve Meksika başta olmak üzere altı kıtadan kişiler katılmıştı. Yani ülke yelpazesi de genişti.
Araştırmacılar katılımcılardan hem esas partnerlerine hem de partnerlerini aldattıkları kişilere karşı fiziksel, kişisel ve bir ebeveyn olarak nasıl baktıklarını değerlendirmelerini ve neden partnerlerini aldattıklarını anlatmalarını istedi. Çalışmaya katılan kadınlar genelde partnerlerini ebeveyn olarak, aldattıkları kişiyi de fiziksel olarak daha çekici bulduklarını söyledi.
Bu şekilde kadınlar hem genlerinin iyi olduğunu düşündükleri kişiden genleri alacak hem de iyi baba olarak gördükleri partnerleriyle o çocuğu yetiştirebilecekti. Dolayısıyla çalışma “stratejik ikilik teorisi”ne dair bazı kanıtlar sunuyor. Sürpriz bir şekilde erkeklerin de kadınlarınkine benzer cevaplar verdiği görüldü. Erkekler de esas partnerlerinde ebeveynlik yeteneklerine bakarken, aldattıkları kişilerin fiziksel çekiciliğine önem veriyordu.
Kadınlar neden aldattıklarını kendi kelimeleriyle açıkladığında “yenilik arayışı, esas partnerlerinden memnun olmama ve intikam” gibi farklı nedenler sundu. Veriler kadınların kendilerine yeni bir partner bulmak için aldattıklarına dair pek bir kanıt sunmasa da bazıları kendi düşüncelerini anlatırken bunu bir neden olarak gösterdi.
Öte yandan yazarlar herkesin aldatma hikayelerini açık yüreklilikle anlatma konusunda rahat olmayacağının altını çiziyor. Dolayısıyla bu sonuçlara da şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Ayrıca araştırmacıların katılımcılara çocuk sahibi olup olmadıklarını sormaması da araştırmanın sonuçlarını sınırlandırıyor.
Uzun lafın kısası yazarlar “aldatmanın tek bir sebeple açıklanacak kadar basit bir cevabı olmadığının” altını çiziyor.