AK Partili belediye döneminde ‘beğeni-retweet’ raporu
Bilim insanlarının COP28 öncesi hazırladığı felaket raporunda iklim krizi nedeniyle dünyayı bekleyen senaryoya değinildi, gezegenin tehlikede olduğuna vurgu yapıldı. DSÖ de acil önlem çağrısı yaptı.
Dubai’deki büyük iklim zirvesi COP28 öncesi oturumlara ev sahipliği yapacak Birleşik Arap Emirlikleri’nin fosil yakıt anlaşmalarını artırma çalışmaları gündeme bomba gibi düşmüşken ABD’deki Oregon Üniversitesi “2023’te İklim Değişikliğinin Durumu: Bilinmeyen Topraklara Giriş” adlı bir rapor yayımladı.
BioScience dergisinde yayımlanan çalışmaya imza atan uzmanlar dünyanın iklim değişikliği ablukası altında olduğuna ve bilim insanlarının on yıllardır bas bas bağırdığı tehlikenin gözle görülür olduğuna, yeni dönemin birçok felaketin habercisi olabileceğine vurgu yaptı.
İklim kriziyle ilgili vurdumduymazlıktan ötürü insanlığın 2024’te dünya genelinde çeşitli aşırılıklarla karşı karşıya kalabileceğinin belirtildiği raporda rekor sıcaklıklar, okyanusların ısınmaya devam etmesi, Kuzey Atlantik deniz suyu yüzeyinin sıcaklığındaki artış ve Antarktika’daki buzul seviyesinin eşi benzeri görülmemiş şekilde gerilemesi bu aşırılıklardan bazıları olarak sıralandı.
Do you think this will happen at COP28 which starts next week? https://t.co/pErHRnGohH pic.twitter.com/722hU3TOut
— Dr. William J. Ripple (@WilliamJRipple) November 26, 2023
Raporda 2023 yılının Haziran-Ağustos döneminin şimdiye kadar kayda geçen en sıcak dönem olduğu, dünyanın temmuz ayı başlarında şimdiye kadarki en yüksek küresel günlük ortalama yüzey sıcaklığını gördüğü ve 12 Eylül itibarıyla sıcaklığın sanayileşme öncesi döneme göre 1.5 derecenin üzerinde olduğu 38 gün yaşandığı bilgisine yer verildi.
Sıcaklıklardaki aşırı artışı dünyanın tehlikeli bir istikrarsızlığa gidişinin işareti olarak gören bilim insanları insanlığın artık “bilinmeyen bir iklim bölgesine” girdiğini söyledi.
Antarktika’da 7 Temmuz’da yapılan ölçümlere göre deniz buzullarının 1991-2023 ortalamasının 2.67 milyon kilometrekare altına gerileyerek bilinen en düşük seviyeye indiği ve Grönland’daki buzul kütlesinde rekor seviyelerde düşüş yaşandığı aktarılan raporda bu yıl okyanuslardaki asitlenmenin de arttığı bildirildi.
Raporda okyanuslardaki ısınmanın deniz canlılarının ölümüne, mercan resiflerinin kaybına ve geniş çaplı tropik fırtınaların artmasına yol açtığı söylendi.
Kovid-19 salgını sonrasında yaşanan iyileşmenin geride kaldığına ve karbon emisyonlarının yeniden arttığına dikkat çekilen raporda yıllık küresel kömür tüketiminin 2022’de tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 161.5 exajoule’e ulaştığı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında 2021-2022 döneminde yüzde 17’lik artışa rağmen bu oranın fosil yakıt kullanımındaki göre 15 kat daha düşük olduğu kaydedildi.
Küresel ağaç örtüsü kaybının yine 2021-2022 döneminde yüzde 9.7 düşüşle 22.8 milyon hektara, Brezilya’daki Amazon ormanlarındaki kaybın da yüzde 11.3 düşüşle 1.16 milyon hektara gerilemesinin olumlu gelişme olarak değerlendirildiği raporda, buna karşın insanlığın 2030’a kadar ormansızlaşmayı sona erdirecek veya tersine çevirecek bir yolda olmadığı görüşü paylaşıldı.
Raporda ABD’de orman yangınından etkilenen alanın 2022’de bir önceki yıla göre 2.88 milyon hektardan 3.07 milyon hektara yükselerek yüzde 6.3 arttığı belirtildi, temmuz ayında Kentucky ve Missouri eyaletlerindeki sel felaketlerininse bir milyar dolarlık yıkıma yol açtığı vurgulandı.
Libya’da 2023’te yaşanan sel felaketinin binlerce kişinin ölümüne ve en az iki milyar dolarlık hasara neden olduğu anımsatılan raporda iklim değişikliği etkisiyle şiddetlenen muson yağmurları sonucu olan sel ve toprak kaymalarında Hindistan’ın kuzeyinde 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı.
Çin’in başkenti Pekin’de 147 bin evin hasar gördüğü son 140 yılın en şiddetli yağışları sonucu yaşanan sel felaketi ve Myanmar’da 145 kişinin yaşamını yitirdiği Tropikal Mocha Kasırgası da iklim krizi kaynaklı afetlere örnek gösterildi.
Raporun başyazarı Oregon Üniversitesi Orman Ekosistemleri ve Toplum Bölümü Öğretim Üyesi William J. Ripple “Bu çalışmayı bilim insanı olarak insanlığı yıkıcı tehditlere karşı uyarmanın görev olduğuna inandığı için yaptıklarını” söyledi. Ripple çalışmalarının iklim değişikliğinin şiddeti konusunda toplumu ve karar vericileri eğiterek daha geniş çaplı aksiyonlar alınmasına katkı sağlamayı amaçladığını anlattı.
İklim değişikliğinde ciddi bir noktaya gelindiğine ve kısa sürede iyileşmenin mümkün görünmediğine işaret eden Ripple “Bununla birlikte her 0.1 derecelik ısınma milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanabilir. Bu nedenle gelecekte yaşanabilecek sıcaklık artışlarının önlenmesi çok önemli” dedi.
Ripple iklim değişikliği konusunda atılması gereken en acil adımları ise şöyle sıraladı:
“Fosil yakıtların kullanımının azaltılması en üst seviyede önceliğimiz olmalı. Bu nedenle fosil yakıt kullanımının kademe kademe azaltılarak durdurulması, kömür kullanımının ortadan kaldırılması ve fosil yakıtların yayılmasının önüne geçilmesi konularında dünya liderlerine çağrıda bulunuyoruz. Ayrıca ormanları koruyacak ve iyileştirecek politikalara ihtiyacımız var. Son olarak, şu anda gördüğümüz felaket niteliğindeki iklim etkileri göz önüne alındığında, zararları ve can kaybını en aza indirmek için adil iklim adaptasyonlarına yönelik finansmana ihtiyaç duyuluyor.”
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 30 Kasım-12 Aralık’ta Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ev sahipliğinde Dubai kentinde yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP28) beklentilerine ilişkin yazılı açıklama yayımladı.
DSÖ ile küresel sağlık topluluğunun iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkisinin müzakerelerin merkezinde yer almasını sağlamak için sesini yükselttiği belirtilen açıklamada küresel tartışmaların odağını insan sağlığına yoğunlaştırmanın önemi vurgulandı.
In the lead-up to COP28, the World Health Organization (WHO) and the global health community are sounding a clarion call for immediate action on the nexus of climate change and health.https://t.co/D93QfZusvG
— MyHealthBooster (@myhealthboost) November 27, 2023
Son dönemde dünya genelinde meydana gelen “aşırı hava olayları” neticesinde dünyanın hızla ısındığı ve insanları nelerin beklediğine dair korkunç bir tablo yaşandığı kaydedilen açıklamada “Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporunda yaklaşık 3,5 milyar insanın iklim değişikliğine karşı oldukça savunmasız bölgelerde yaşadığı belirtiliyor. DSÖ’nün rakamlarına göre, 65 yaş üstü kişiler arasında yüksek sıcaklığa bağlı ölümler son 20 yılda yüzde 70 arttı. Isınmayı yalnızca 1,5 derece ile sınırlamaya yönelik etkileyici ve kararlı bir çaba şu anda gördüğümüzden çok daha kötü geleceği önleyebilir” ifadeleri yer aldı.
Kuraklık, sel ve sıcak hava dalgaları gibi giderek sıklaşan ve şiddetlenen hava olaylarının sağlık hizmetleri altyapısını zorlayacağı vurgulanan açıklamada geçen yıl Pakistan’da yaşanan sel felaketinin sekiz milyon insanı yerinden ettiği ve toplamda 33 milyon kişiyi etkilediği aktarıldı.
‘2050’ye kadar yaklaşık 216 milyon insan yerinden olabilir’
Açıklamada “Dünya Bankasının tahminleri, cesur ve acil eyleme geçilmediği takdirde, iklim değişikliğinin 2050’ye kadar yaklaşık 216 milyon insanı yerinden edebileceğine işaret ediyor” dendi.
İklim değişikliğine karşı sağlık sistemlerini dayanıklı, düşük karbonlu ve sürdürülebilir olacak şekilde güçlendirmenin bir zorunluluk olduğu vurgusu yapılan açıklamada, hızla harekete geçilmemesi halinde sağlık sistemlerinin, iklim değişikliğinin ezici etkilerine karşı savunmasız hale geleceği belirtildi.
Açıklamada “İklim değişikliği uzak bir tehdit değil, sağlığımızı birçok yönden etkileyen mevcut bir tehlikedir” uyarısı yapıldı.
Sağlık camiasının COP28’de kararlı adımlar atılması yönünde talebinin olduğu kaydedilen açıklamada, DSÖ’nün iklim değişikliği ve sağlık konularında atılması gereken adımlar için acil eylem çağrısında bulunduğu vurgulandı.
Açıklamada görüşüne yer verilen DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus “Sağlığa öncelik vermek seçim değil, dirençli toplumun temel yapısıdır” değerlendirmesi yaptı.
COP28’de liderlerin vatandaşlarının beklediği ve ekonomilerinin acilen ihtiyaç duyduğu sağlıkla ilgili güçlü sonuçların ortaya çıkması için mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Ghebreyesus “İklimle ilgili daha cesur eylemlerin, sağlığımız ve refahımız üzerindeki muazzam faydalarını göstermeliyiz” dedi.