Hani Buffet’ın bir sigortacısı vardı ya, o artık trilyon doların kapısında
Yeni bir araştırmaya göre Amazon yağmur ormanları 2050 yılına kadar ekosisteminin büyük ölçüde çökebileceği bir baskı dalgasıyla karşı karşıya.
Nature dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre bilim insanları Amazon yağmur ormanlarının büyük bölümü geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olduğu görüşünde. Bu ne demek oluyor derseniz, ormansızlaşma ve iklim değişikliği nedeniyle Amazon ormanları 30 yıldan kısa süre içinde büyük oranda tahrip olabilir.
Araştırmayı yapan bilim insanlarına göre Amazon’un 10 ila 47’si 2050 yılına kadar ekosisteminde değişikliğe yol açabilecek kadar baskıya maruz kalabilir. Daha önceki çalışmalar küresel ısınmanın sanayi öncesi seviyelerin ortalama 1.2 derece üstünde seyretmesinin tek başına Amazon’u savan benzeri bir duruma itebileceğini öne sürmüştü ama son çalışma Amazon’un kaderinin çok daha karmaşık olabileceğini gösteriyor.
2050 yılı için Amazon senaryoları şöyle: Ya ağaçların seyrekleştiği savanlara dönüşecek ya da bir nebze olsun kurtulmayı başaran ama birçok istilacı bitki türünün hakim olduğu tahrip edilmiş bir orman olacak.
Münih Teknik Üniversitesi’nde Dünya Sistem Modellemesi profesörü olan Niklas Boers “Amazon ormanlarını güvende tutmak için bölgesel ve küresel çabalar birleştirilmelidir. Ormansızlaşmaya ve orman tahribatına son verilmeli, restorasyon çalışmaları genişletilmeli. Ayrıca dünya genelinde sera gazlarını azaltmak için çok daha fazlası yapılmalı” diyor.
Araştırmacılar ormansızlaşmanın geldiği noktanın, yangınların ve artan sıcaklık gibi unsurların Amazon’u kritik bir dönüm noktasına sürüklediğini fark etti. Şu anki uyarıları ciddiye almak ormanın bozulmasının ya da tahrip olmasını önleyebilir.
Amazon bölgesinin büyük bölümü geçen aylarda önemli su yollarının kuruduğu, ekinlerin solduğu ve orman yangınlarının körüklendiği bir kuraklığın pençesine düştü. World Weather Attribution grubundan bilim insanları, tarihi kuraklığın doğal bir hava olayı olan El Nino’dan ziyade iklim değişikliğinden kaynaklandığını söylüyor.
Bu şiddetli kuraklık, 2030’ların başında bölgede beklenen iklim koşullarının da habercisi. Federal Santa Catarina Üniversitesi’nden çalışmanın da başyazarı olan Bernardo Flores Fransız haber ajansı AFP’ye verdiği demeçte, “Büyük nehirler tamamen kurudu, yerli halklar aylarca izole kaldı, yiyecek ve su kıtlığı yaşandı. Amazon’da insanların su sıkıntısı çekebileceğini hiç hayal etmezdim” diyor.
Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışan Da Nian, yağış miktarının yılda 1800 mm’nin altına inmesinin yağmur ormanlarından Savana benzeri bitki örtüsüne ani geçişleri mümkün kılacağını belirtiyor. Bu durumu tetikleyebilecek şeyin ise kuraklık ve orman yangınları olabileceği belirtiliyor ki iki durum da son yıllarda çok daha sık yaşanıyor.
Amazon ormanlarında yaşanacak ciddi değişiklikler sadece bölgesel iklim modellerini değil, küresel geri besleme döngülerini de etkileyecektir. Dünyadaki biyoçeşitliliğin yüzde 10’undan fazlasını barındıran Amazon, gezegeni ısıtan yüz milyarlarca tonluk karbondioksiti depolayarak küresel iklimin dengelenmesine de yardımcı oluyor. Amazon’daki nem oranı Güney Amerika’nın büyük bir kısmındaki yağışları da etkiliyor. Yani ormanın yok olması, insanlığın büyük bir kısmının da felaketin eşiğine geleceğini gösteriyor.