Uzakdoğu’nun devleri ekonomilerini toparlayamadı
Venezuela'nın şaibeli başkanı Nicolas Maduro bu kez de AB'nin hedefinde. AB, Maduro'nun başkanlığını tanımak için resmi verileri açıklamasını talep ederek, "Maduro'nun demokratik meşruiyeti yoktur" dedi.
Brüksel’de gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısının gündemlerinden biri de olaylı geçen Venezuela seçimleriydi. Venezuela, 28 Ağustos’ta devlet başkanını seçmek üzere sandığa gitmişti. Seçim, üç dönemdir Venezuela devlet başkanı olan Nicolas Maduro ve batı yanlısı politikalarıyla bilinen Edmundo Gonzalez arasında gerçekleşmişti. Maduro, sandıktan galip çıktığını açıklamış fakat muhalefet birleşerek halkı sokaklara çağırmıştı. Maduro taraftarlarının da sokaklara dökülmesiyle Venezuela yangın yerine dönmüştü.
Batı yanlısı olarak bilinen Gonzales, Amerika Birleşik Devletleri ve AB ülkelerinin desteğini almaya devam ediyor. Bu desteğin geldiği son adres de Brüksel oldu. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Brüksel’de gerçekleştirilen toplantıda Venezule’daki olaylı seçimlerin ardından başkanlık koltuğuna oturan Nicolas Maduro’nun bir an önce seçim verilerini açıklamasını umduklarını belirtti. AB, seçim sonuçlarına ikna olmazsa Maduro’yu devlet başkanı olarak tanımayacak. Brüksel’deki AB dışişleri bakanları toplantısında Maduro’nun “bir numaralı” rakibi Edmundo Gonzalez ile gerçekleştirilen video konferansın ardından Borrell “Avrupa Konseyi açısından Maduro’nun demokratik meşruiyeti yoktur” dedi.
Venezuela seçimleri, ülke sınırlarından taşan bir seçim şaibesiyle gündeme oturmuştu. Maduro’nun oyların yüzde 51’ini alarak galip geldiği iddialarının karşısında Gonzalez’in yüzde 67’yle devlet başkanı olduğunu öne sürüyordu. Hal böyle olunca, hem muhalefet hem de uluslararası kamuoyu seçim sonuçlarına ait verilerin “şeffaflıkla” açıklanmasını talep etmişti.
Maduro resmi seçim verilerini paylaşmayı reddetmişti. Bunun üzerine muhalefet güçleri halkı “demokrasiye” sahip çıkmak üzere sokaklara davet edince, Venezuela yangın yerine dönmüştü. Yüzlerce tutuklama gerçekleşti, sokaklardaki tansiyon biraz olsun dindi ama Maduro kendini uluslararası kamuoyuna hala “Venezuela başkanı” olarak kabul ettiremedi. Seçimlerin ardından Amerika Birleşik Devletleri dahil bir çok ülke Maduro’nun başkanlığını tanımadığını bildirmişti.
Venezuela 2004’te Hugo Chavez tarafından yönetilirken elektronik seçim sistemine geçiş yaptı. O günden beri Venezuela’da seçimlerin ardından resmi verilerin yayınlanması pek rastlanan bir durum değil. Venezulela’da seçim kurulları dahil bütün üst düzey yöneticilerin doğrudan başkan tarafından atandığı düşünülünce Maduro üzerindeki şüpheler de artıyor.
Borrell, “Maduro henüz zaferini resmi verilerle teyit edebilmiş değil. Edebileceğini de düşünmüyoruz. Böyle bir durumda Maduro’yu Venezuela’nın seçilmiş, demokratik başkanı olarak kabul edemeyiz” diyerek şüphelerini aktardı.
AB, Maduro’yu desteklememişti ama Gonzalez’in arkasında da net bir biçimde durmamıştı. Borrell’in dün yaptığı açıklamalar ise AB’nin artık daha net bir tavır takındığını gösterdi. Borrell “Gonzalez’in çok daha yüksek bir desteğe ve oya sahip olduğunu biliyoruz” dedi.
Maduro’nun elleri uluslararası bir meşruiyet kriziyle bağlanmışken Venezuela siyaseti de yine gerildi. Venezuela’da muhalefetin önde gelen isimlerinden Maria Corina Machado, Gonzalez’in evinin Maduro taraftarı polis tarafından basılmasından endişe duyduğunu belirtti.
Venezuela muhalefetinin tanınan yüzlerinden Biagio Pilieri de çarşamba günü yapılan bir muhalefet mitinginin ardından oğluyla beraber “gizli polis” tarafından kaçırıldığını söylemişti. Pilieri, seçimlerin ardından tutuklanan 1600 muhalefet taraftarından yalnızca biri. Venezuela’da 2 bine yaklaşan siyasi tutuklu sayısı da AB toplantısının gündemlerinden biriydi. Borrell “Siyasi tutuklular bir an önce serbest bırakılmalı” dedi.