Alman askeri üssünde gizemli delik: Sabotaj şüphesi nedeniyle içme suyu incelemeye alındı
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un Türkiye ziyareti Alman basınında da geniş yer buldu. FAZ'dan Die Welt'e, Alman gazetecilerin bu ziyaretten çıkardığı ders aynıydı: Erdem siyaseti rafa kalktı, artık reelpolitik konuşuyor.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un dünkü Türkiye ziyareti pek çok açıdan önem taşıyordu. Bu nedenlerden ilki EuroFighter jetlerin satılması önündeki en büyük engelin Almanya olmasıydı. İkinci sebep de göçmen meselesinin konuşulacak olmasıydı. Malum, Almanya Solingen’de ağustos ayındaki bıçaklı saldırıdan sonra sığınma başvuruları için çok daha sıkı önlemler alacağını söylemişti. Başvuruları kabul edilmeyen kişilerin de ülkelerine gönderilmesi söz konusu. Almanya’da şu an en az 17 bin Türk sınırdışı edilebilir.
Göç konusunun bir diğer önemli tarafıysa Ortadoğu’nun çok daha büyük bir savaşın pençesinde olması. Gazze’deki savaş şimdiye kadar Lübnan’ı içine çekti, bunun İran’a da sıçrama ihtimali var. Savaş demek yeni göç dalgası demek. Savaş yokken bile Afrika’dan yola çıkan göçmen teknelerini durduramayan Avrupa yeni bir 2015 vakası görmek istemiyor. O zaman da Türkiye’yi kendine göçmen deposu belleyen Avrupa, belli ki şimdi de o çizgisinden şaşmamayı düşünüyor.
İşte bu yüzden geçen yıl neredeyse kanlı bıçaklı ayrılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Scholz Gazze savaşındaki görüş ayrılıkları sürse de bu kez diğer meselelerde olumlu mesajlar vererek ayrıldı. Peki bu ziyaretin Alman basınına yansımaları nasıl oldu? Hep beraber inceleyelim:
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) bu ziyareti “Almanya’nın Türkiye politikasındaki U dönüşü” başlığıyla verdi. Friederike Böge kaleme aldığı yazıda izlenimlerini “Türkiye’ye silah ihracatı Alman hükümetinin uzun zamandır tabu olarak gördüğü bir konu. Oysa Scholz cumartesi günü Erdoğan ile basının karşısına çıktığında sanki hiç bu endişeler duyulmamış gibi davrandı” sözleriyle aktardı.
Böge ayrıca Erdoğan’ın Der Spiegel dergisinde yaklaşık iki hafta önce çıkan bir haberi de doğrular nitelikte konuştuğunu söyledi. Spiegel’in haberinde Alman hükümetinin Türk donanmasının kullanması için uçaksavar füze ve torpidolarla denizaltı ve fırkateynlerin modernizasyonu için 250 milyon euroyu aşan savunma ticaretini onayladığı iddia ediliyordu.
Almanya’nın bu hamlesinin hem Yunanistan’ı hem de Almanya’daki Kürtleri endişelendirdiğini yazan Böge, Scholz’un son dönemdeki dış politikasına değindi. Örneğin Scholz’un son zamanlarda Ankara ile Atina arasındaki yumuşamayı övmesi bunun bir işareti. Almanya’daki Kürt derneklerinin eleştirilerine Scholz’dan yanıt gelmediğini, bunun yerine Alman liderin terör örgütü PKK’nın Almanya’da işlediği suçlarla mücadeleden bahsettiği de yine Böge’nin dikkat çektiği konulardan.
Erdoğan ise daha önceki Almanya ziyaretinde Scholz’un İsrail politikasını yerden yere vurmuş olmasına rağmen bu kez Gazze konusu açıldığında Almanya’yı eleştirmekten kaçındı. Ayrıca Erdoğan Nikaragua’nın soykırıma yardım ve yataklık iddiasıyla Almanya’ya Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya katılıp katılmayacağı sorusunu da geçiştirdi.
Böge FAZ’daki bu yazısında ziyareti “daha fazla reelpolitik, daha az erdem siyaseti” diye niteledi.
Bir diğer Alman gazetesi Die Welt ise ilişkilerin birdenbire değişmesini “Almanya’nın Türkiye politikasının değişmesinin ardındaki sebep ne?” başlıklı yazısında ele aldı. Carolina Drüten’in kaleme aldığı yazıda, Eurofighterların satışının bile tartışmaya açılmış olmasının başlıca nedeninin “Türkiye’nin bir konuda vazgeçilmez olmasını” gösteriyor: Ukrayna savaşı. Drüten yazısında “Türkiye’nin imajı bir kez daha değişiyor. Ukrayna savaşının arka planında Türkiye yeniden işbirliğinin önemli olduğu bölgesel bir güç olarak görülmeye başladı” diye yazıyor.
2016’daki darbe girişiminden sonra Almanya’nın Türkiye’ye silah ihracatını büyük ölçüde azalttığına değinen Drüten, 2023’te bunun en düşük seviyeye ulaştığını vurguluyor. Bununla birlikte Almanya Maliye Bakanlığı geçen yıl 13 Ekim’e kadar Türkiye’ye 103 milyon Euro değerinde 69 silah satışına izin verildiği ortaya çıktı.
Brüten’in de tüm göstergelerden yola çıkarak vardığı nokta Böge ile aynı: “Federal hükümet artık ortak değerlere dayalı işbirliği konusunda ısrarcı değil. Bunun yerine çıkarlarını ölçülü olarak dengeleyecek pragmatik bir yaklaşım izliyor.”
Bild ise bu ziyareti “Önce arkadaşlarıyla, sonra da Erdoğan ile görüştü: Scholz’un 26 saatlik dengeleme hamlesi” başlığıyla değerlendirdi.
İmzasız yazıda spotta “Olaf Scholz cuma günü en iyi dostlarıyla buluştu, bir gün sonra da en zorlu NATO ortağıyla boğuşmak zorunda kaldı” dendi. Scholz’un “en iyi dostları” olarak gösterilen kişiler, Berlin’e veda ziyaretine gelen ABD Başkanı Joe Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’dı. Bild “Dört liderin keyfi yerindeydi, başbakanlık binasında fotoğraf çektirerek ne kadar yakın olduklarını gösterdiler. Verdikleri mesaj ‘Batı ittifakı olarak birlikte dimdik duruyoruz’du” diye yazdı.
26 saat sonra Scholz’un Erdoğan ile bir araya geldiğini yazan Bild, bunu “hassas ziyaret” olarak niteledi. Hassaslığı da Gazze savaşından geliyordu. Erdoğan’ın basın toplantısında Hamas’ın perşembe günü öldürülen lideri Yahya Sinvar için baş sağlığı dilemesine dikkat çeken Bild, “provokasyon” olarak nitelediği başka bir hamlenin de Erdoğan’ın Scholz’u kabul ettiği sıralarda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi’yi ağırlamasını gösterdi.
Bild yazıyı “Scholz Erdoğan’a muhtaç. Basın toplantısında bu konuda bir şey söylenmemiş olsa da şu anda Almanya’dan ayrılması gereken 16 bin Türk’ün sınır dışı edilmesini sağlayacak bir göç anlaşmasını gayri resmi olarak müzakere ediyorlar. Erdoğan da Scholz’un daha fazla silah satışına izin vereceğini umuyor. Şansölyenin bir sonraki dengeleme hamlesi bu olacak…” diye bitirdi.