Altı ayda üç saldırı: Dağıstan’da olanlar Rusya hakkında ne anlatıyor?

Rusya altı ayda üç kez radikal saldırıya hedef oldu. İlk ikisi IŞİD bağlantılı, sonuncusu henüz üstlenilmese de dini yapıların hedef alınması nedeniyle benzer nitelikte olduğu düşünülen bir saldırı. Bu Rusya'nın politikaları hakkında ne anlatıyor?

Dünya 25 Haziran 2024
Bu haber 3 ay önce yayınlandı
Fotoğraf: Dağıstan yönetimi

Rusya’nın çoğunluğu Müslümanlardan oluşan Dağıstan bölgesinde pazar gecesi hem kiliseye hem de sinagoglara saldırı düzenlendi. Bölgenin en önemli iki kenti olan Derbent ve Mahaçkale’de eşzamanlı olarak düzenlenen bu saldırılarda ölü sayısı 20’ye yükseldi. Kayıplardan biri Ortodoks kilisesinin 66 yaşındaki rahibi Nikolay Kotelnikov’du. Mahaçkale’de kolluk kuvvetleriyle saldırganlar arasında silahlı çatışma saatlerce sürdü. Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı. Rusya Soruşturma Komitesi 15 polis ve dört sivilin öldürüldüğünü açıkladı. Dağıstan Sağlık Bakanlığı’na göre 46 kişi de çatışmalarda yaralandı. Saldırganlardan en az beşi öldürüldü. Saldırıya katılanlardan ikisinin Sergokala bölgesinin ilçe başkanı Magomed Omarov’un oğulları Osman ve Adil Omarov olduğu öğrenildi.

Derbent’teki saldırıya uğrayan sinagog ve kiliseyi ziyaret eden Dağıstan lideri Sergey Melikov “Bu, hem Dağıstan hem de ülkemiz için trajik bir gün” dedi. Melikov saldırının planlanmasından yabancı güçlerin de sorumlu olduğunu söyledi ama daha detaylı bir yorumda bulunmadı. Dağıstan’da üç günlük yas ilan edildi. Ölen polislerin fotoğrafları kırmızı karanfillerle süslendi.

Saldırı sonrası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise “Rusya artık farklı. Toplumumuz tamamen bütünleşmiş durumda. 2000’lerin başına dönmeyeceğiz” vurgusu yaptı. Bu vurgunun yapılmasını gerekli kılan neydi? Tarihi biraz karıştırmakta fayda var.

2000’li yılların başında Rusya Kafkasya’da özellikle Çeçen savaşı nedeniyle baskı politikası uyguladı. O zamanlar uygulanan baskıların ve yoksulluğun yükselttiği radikal İslamcılık bugün Rusya’nın kontrol altında tutmak zorunda kaldığı bir sorun. Radikal İslamı bastırmak için kimi zaman güç kullanıldı, kimi zaman da seçici bilgi paylaşımı yapıldı. Ancak ikisi de sorunu çözmeye yetmedi.

Yoksulluğun hakim olduğu bölge

Dağıstan hakkında neler biliyoruz? Burası Rusya’nın Hazar Denizi kıyısında, dindar Müslümanların yaşadığı, Ukrayna’daki savaşın ekonomik olarak etkisinin derin hissedildiği ve bu nedenle de hem Kremlin’e hem de yerel yetkililerine karşı hoşnutsuzluğun giderek arttığı yoksul bir bölge. Savaşta kaybedilen evlatları hazmetmek bölge sakinleri için kolay olmasa gerek ama daha da kötüsü bölge güvenliğinin sağlanamamasının Dağıstanlıların Kremlin’e duyduğu bağlılığın daha da sarsılmasına neden olabilir.

Dağıstan’daki saldırı Moskova’daki Crocus Belediye Binası’nın hedef alındığı ve 133 kişinin ölümüne neden olan saldırıdan üç ay sonra gerçekleşti. O saldırının sorumluluğu da IŞİD’in Horasan koluydu. Sonra bir gözetim merkezindeki IŞİD bağlantılı mahkumlar gardiyanları esir aldı. Avrupa’da birçok ülke IŞİD gibi radikal İslamcı grupların yeniden hedefine oturmaktan korkarken Rusya bu yıl saldırılardan kafasını kaldıramadı.

Pazar günkü saldırının sonucunda öldürülen polislerin sayısının yüksek olması ya saldırganların özellikle onları hedef aldığı ya da müdahale ettiklerinde kuvvetli bir direnişle karşılaştıkları anlamına geliyor. Rusya’nın 2022’de başlattığı Ukrayna savaşında polis memurları da cepheye gönderildi. Bu da Rusya’nın kolluk kuvvetlerinin ülke genelinde bir darbe almasına neden oldu. Savaşın ilk aylarında protestoların patlak verdiği, erkeklerin sorgusuz sualsiz askere alındığı Dağıstan’daysa durum çok daha kötü.

2000’li yılların başı böyleydi

Radikal İslamcılık Çeçenistan’da yaşanan iki savaşın ardından Rusya’nın peşini bırakmayan bir sorun haline geldi. Putin 1999’da iktidara geldiğinde “Teröristleri tuvalet çukurunda boğarız” demişti. Moskova’nın 2000’li yılların başlarında Çeçen köylerindeki katliamları devam eden Şamil Basayev gibi ayrılıkçı Çeçenlerin ideolojileri daha da radikalleşti. Zaman içinde militanlar daha da saldırganlaşırken sınır tanımayan güvenlik güçleri de bu saldırganlıklara karşılık verecekti.

Derbent’teki Hıristiyan kilisesine düzenlenen saldırı 2004 yılında Beslan’daki Ortodoks Hıristiyanların yaşadığı bölgenin hedef alındığı ve çoğu çocuk 300’den fazla kişinin katledildiği katliamı hatırlatıyor. Özel kuvvetler gelip de saldırıyı durdurana kadar güvenlik güçlerinin tepkileri yavaş kalmıştı. O olay olduğunda Putin gecenin bir köründe hastanedeki yaralıları görmek için gizli gizli bölgeye gitmişti. Ama şimdi olduğu gibi o zaman da başarısızlığa uğrayarak ortaya çıkan yıkımla fotoğrafının olmamasını istedi. Beslan saldırısındaki kişilerin çoğu Çeçen değildi, ama Rusya’nın aşırılık yanlıları ve ayrılıkçılara uyguladığı tarifeden payını alan yakınlardaki İnguşetya’dandı. Bu da aslında Çeçen savaşının tüm bölgeyi nasıl etkisi altına aldığını gösteriyor.

Kuzey Kafkasya, 2013 yılında Dağıstanlı iki kardeşin Boston maratonu saldırısını düzenlemesiyle yeniden gündeme geldi. Radikallerle bağlantıları çok kurulamamıştı. Dönemin haberlerinde büyük kardeşin Dağıstan’daki cihatçılara katılmaya çalıştığını, onların davetini almayı umarak haftalarca Mahaçkale’de dolanıp durduğunu yazmıştı. Ancak o zamanlar Dağıstan’daki aşırılık yanlıları seçiciydi. Cihatçılar yeni militan eğitmeyi kabul etmeden önce adayları aylarca cep telefonsuz tecritte tutuyordu.

Bu ihtiyatın sebebi Moskova’nın baskılarıydı. Her taraf izlendiği için radikaller için harekete geçmek zordu. Ayrıca polis memurları, militanları yakalamak için özellikle evlerine baskın düzenliyordu ki zor durumda kalsınlar. CNN International’dan Nick Paton Walsh şöyle yazıyor:

“10 yıl önce durum böyleydi. O zamandan bu yana hiçbir şey düzelmedi ve genç nesil, IŞİD’in 2014’te başarısız olan propagandasıyla radikalleşmeye devam ediyor. Güney ve Orta Asya’da faaliyet gösteren IŞİD-H gibi grupların etkisi attıyor. Tıpkı Putin’in 2004 yılında Beslan’a gizlice gitmek zorunda kaldığı sorun gibi. Yoksullaştırılmış, bastırılmış ve sömürülmüş bölgelerdeki öfkelerin radikalleşmiş bir tezahürü bu. Kremlin’in düzeltebileceğini düşündüğü ancak baskılarıyla üzerini çizmekten fazlasını yapamadığı bir korku. Moskova’nın o kadar önemsemediği ama gitmesine de izin vermeyeceği bir yer. Kremlin’in kanayan yarası ve Putin’in iktidara nasıl geldiğini ve sınırlarını gösteriyor.”

Kremlin'den Dağıstan saldırısına yanıt: 2000'lerin başına dönmeyeceğizKremlin’den Dağıstan saldırısına yanıt: 2000’lerin başına dönmeyeceğiz

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.