Suikastın üzerinden dört yıl geçti: İran Kasım Süleymani’yi unutmuyor
12 yıldır dünyadan soyutlanmış bir halde iç savaşla boğuşan Suriye, Arap Birliği'ne geri döndü. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, bugünkü zirve için Suudi Arabistan'a çoktan gitti. Öte yandan Arap ülkelerin Suriye'den birtakım beklentileri var.
Suriye, 2011 yılında patlak veren iç savaş sonrasında tüm dünyadan soyutlandığı gibi Arap Birliği’ndeki üyeliği de askıya alınmıştı. Ancak bu ayın başlarında birliğe üye ülkelerin çoğu Suriye’yi tekrar aralarına almakta uzlaşıya vardı. Böylelikle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a 12 yıl süren dışlanmışlığın ardından Arap dünyasının kapıları yeniden açıldı.
Suudi Arabistan Kralı Selman, Esad’ı en son 2010’da Libya’da yapılan toplantıdan bu yana ilk kez bugün Cidde’de gerçekleşecek zirveye resmen davet etti. Arap liderleri, İran ve Rusya’nın da katkılarıyla Suriye’nin büyük bir kısmında hakimiyeti yeniden sağlamayı başaran Esad ile normalleşme yoluna gitmenin daha mantıklı olacağını düşünmeye başladı.
Birleşik Arap Emirlikleri zaten 2018’de Suriye ile teması yeniden kurmuştu. Şimdi Suudi Arabistan ve İran’ın da Çin arabuluculuğunda normalleşme yoluna gitmesi bir yandan Suriye ile normalleşmeyi de kolaylaştırdı.
Tabii diplomatik faaliyetlerde kazanılan hızda Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin de payı büyük. Depremlerin ardından birçok Arap ülkesinden Suriye’ye insani yardım gönderilmişti. Hatta ABD bile yardımların bölgeye ulaşması için ülkeye uyguladığı yaptırımları altı aylığına hafifletmişti.
Bazı ülkelerin Suriye’den beklentileri de var. Ürdün, Irak ve Lübnan gibi zaten ekonomik krizle karşı karşıyan olan ülkeler, iç savaş sırasında misafir ettikleri Suriyeli mültecileri ülkelerine göndermek için Esad’ın gözlerinin içine bakıyor.
Esad yönetimi, Ürdün’deki zirvede Suriyeli mültecilerin hiçbir sorun yaşamadan evlerine dönmelerine izin vereceğine dair söz vermişse de hükümetin kontrolündeki bölgelere dönen yüzlerce kişinin tutuklanması pek teşvik edici olmuyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkelerinin derdi ise Captagon adı verilen ve bir tür amfetamin olan uyuşturucu. Bu uyuşturucu Lübnan ve diğer ülkelere ihraç ediliyor. Esad’ın da uyuşturucunun üretilmesine izin verdiğine inanılıyor. Sadece 2021 yılında Orta Doğu ve diğer bölgelerde 400 milyondan fazla tablet ele geçirildi ve bunun toplam üretimin çok küçük bir kısmı olduğuna inanılıyor. Dolayısıyla bu ülkeler Suriye’nin kendi sınırları içerisindeki uyuşturucu kaçakçılığına bir son vermesini istiyor. Ayrıca Suriye’nin yeniden inşasına yardım ederek ülkedeki yatırımlarını yeniden başlatmak istiyor.
Ancak her şeyin toz pembe olduğunu söyleyemeyiz. Katar hâlâ Suriye’ye karşı katı tavrını değiştirmedi. Hatta Arap ülkelerinin Suriye’yi birliğe yeniden alma oylamasına tepki olarak katılmadı. Öte yanda da Suriye politikasını yumuşatmayacağını her fırsatta vurgulayan ABD var.
Merkezi Kahire’de bulunan birlik, 78 yıl önce Arapça konuşan halklar arasında kuruldu. Kurucu üyeleri arasında Mısır ve Suriye de vardı. Daha sonra birlik 22 üyeye ulaştı.
Yıllar içinde bazı üyeleri İsrail ile ilişkilerini normalleştirmiş olsa da Arap Birliği’nin en önemli meselelerinden biri Filistin davası. Bu çerçevede birlikte Filistin de yer alıyor. üye devletler arasında derin askeri ve ticari bağlar bulunsa da derin bölünmeler ve rekabetin de söz konusu olduğu söylenebilir.
Bir aydan uzun bir süredir çatışmanın hakim olduğu Sudan’ın askeri lideri Abdülfettah El Burhan’ın toplantıya katılması beklenmese de kabinesinden bir yetkilisi katılacak. Bu yılki toplantıya Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid de katılmayacak. Kendisi yerine kardeşi Başkan Yardımcısı Şeyh Mansur bin Zayid zirvede boy gösterecek. Şeyh Muhammed’in katılmama sebebi olarak önceden verilen sözler gösterilse de bunun Suudi Arabistan ile artan gerilim ve rekabet ortasında gerçekleşmesi de dikkatlerden kaçmıyor.