Assange hapishanede ölürse Picasso, Rembrandt ve Warhol başyapıtları yok olacak
ABD'nin gizli belgelerini yayımlayan WikiLeaks'in kurucusu Assange casusluk suçunu kabul edip özgür kaldı. Ülkesi Avustralya'ya dönen Assange coşkuyla karşılandı. İşçi Partisi hükümeti de lobi faaliyetleri nedeniyle hararetle tebrik edildi.
Anonim kaynaklara dayanarak hassas belgeler yayınlayan ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olarak dünyanın gündemini değiştiren WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın serbest bırakılmasıyla yeniden gündemde.
Assange Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile varılan anlaşma sonucu ülkesi Avustralya’dan önce ABD’ye ait Kuzey Mariana Adaları’na gitmek için beş yıldır tutuklu bulunduğu İngiltere’den ayrılmıştı. Assange Büyük Okyanus’un Asya kıyılarına yakın ABD toprağı Kuzey Mariana Adaları Bölge Mahkemesi’nde yargılandı. Anlaşma gereği mahkemede casusluk suçlamasını kabul eden Assange ardından Avustralya’ya gitti ve coşkuyla karşılandı.
Assange son beş yılını İngiltere’de yüksek güvenlikli hapishanede geçirdiği 14 yıllık hukuk mücadelesini noktalayan anlaşmayla “ABD casusluk yasasını ihlal etme suçunu” kabul etmesinin ardından ülkesi Avustralya’ya gitti. Kanberra havaalanına özel jetle inen WikiLeaks kurucusunu coşkulu bir kalabalık tezahüratlarla karşıladı.
JULIAN ASSANGE IS FREE!!
Watch here: https://t.co/7PlI9fnSMG#AssangeFreed #JournalismIsNotACrime pic.twitter.com/Kpbh63CCCB
— Free Assange – #FreeAssange (@FreeAssangeNews) June 26, 2024
Gazetecilere el sallayan Assange eşi Stella’yı tutkuyla sarılıp öptü, havaya kaldırdı. Çift Assange’ın İngiltere’de hapishaneye girmeden önce sığındığı Londra’da Ekvador Büyükelçiliği’ndeki yedi yıllık döneminde birlikte olmaya başlamış, cezaevinde de evlenmişlerdi. Çiftin iki çocuğu var.
Bölge hakimi Ramona Manglona’nın bazı sorularını yanıtlayan Assange ABD ile vardığı anlaşma uyarınca “casusluk yasasını ihlal ettiği” suçlamasını kabul etti. Anlaşma uyarınca Assange’ın Wikileaks’e sağladığı tüm belgeleri de imha etmesi kararlaştırıldı. Anlaşmaya göre WikiLeaks kurucusunun 62 ay hapis cezasına çarptırılması, İngiltere’de cezaevinde kaldığı süre göz önünde bulundurularak Avustralya’ya gitmesine izin verildi.
Julian Assange’ın 14 yıllık bir hukuk mücadelesinin serbest bırakılmasıyla sonuçlanmasının ardından WikiLeaks kurucusunun avukatı Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye teşekkür etti. Assange’ın Avustralyalı avukatı Jennifer Robinson beş yılını yüksek güvenlikli bir İngiliz hapishanesinde, yedi yılını Londra’da Ekvador büyükelçiliğinde geçirdikten sonra Assange’ın serbest kalmasında diplomasinin ve ABD’deki en üst makamlarla yapılan yoğun lobi faaliyetinin büyük rol oynadığını söyledi.
Robinson Saipan’daki mahkeme salonunun dışında gazetecilere yaptığı açıklamada “Avustralyalı yetkililer ABD ile görüşürken Avustralya başbakanının tam yetkisiyle hareket ettiklerini biliyordu” dedi.
Albanese Assange’ın serbest bırakılmasını Washington ve Londra ile güvenlik bağlarını güçlendiren bir kazanç olarak nitelendirdi. İktidardaki İşçi Partisi’nin lideri Albanese çarşamba günü parlamentoda dünyanın dört bir yanındaki Avustralyalılar için ayakta durmanın böyle bir şey olduğunu söyledi.
Assange ABD Casusluk Yasası’nı 17 kez ihlal etmek ve bilgisayar korsanlığıyla ilgili bir suçlamadan 175 yıl hapis cezasıyla karşı karşıyaydı. Salı günü açıklanan anlaşma uyarınca casusluk suçlamasını kabul etti ve serbest kaldı. Anlaşma ABD’nin Assange’ın iadesinin yasallığı konusunda İngiltere’de artan zorluklarla karşılaşması ve Avustralyalı milletvekilleri ve diplomatların Washington ve Londra’da harareti yükseltmesiyle devinim kazandı.
On yıl önce Avustralya’yı yöneten muhafazakâr hükümet Assange’a sahip çıkmadığı için eleştiriliyordu. Haliyle başkent Kanberra’da Assange’ın davasını izleyecek ya da arkasında durabilecek çok az kişi ve siyasi irade vardı.
Assange’ın babası da sevincini dile getirirken değişen siyasi iradenin önemini vurguladı. John Shipton Reuters’a değişen siyasi yelpazenin oğlunun eve getirilmesini mümkün kıldığını söyledi. Bu gelişmeler şubat ayında Assange’ın serbest bırakılmasını talep eden bir önergenin parlamentodan geçmesiyle başlamıştı. Shipton Avustralya hükümetinin “muhteşem bir iş çıkardığını” söyledi.
Eski başbakan yardımcısı olan Avustralyalı muhafazakâr milletvekili Barnaby Joyce da çözüm için lobi yapmak üzere Washington’a giden partilerüstü bir grup siyasetçi arasındaydı. Joyce çarşamba günü yaptığı açıklamada ziyaretin Capitol Hill’de Avustralyalı siyasetçilerin “sonuca ulaşmak” istediğini gösterdiğini, çünkü bunun Avustralya’nın ABD ile olan güvenlik ittifakına zarar verdiğini söyledi. Assange için Avustralya’da yürütülen kampanyanın uzun süredir danışmanlığını yapan avukat Greg Barns da ABD’li politikacıların söz konusu ziyarette “bunun bir parti politikası meselesi olmadığını” gördüğünü anlattı.
Adının açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi de Assange için ilk büyük kırılmanın Ocak 2021’de olduğunu söyledi. Yetkilinin bahsettiği kırılma dönemin Başsavcısı Mark Dreyfus’un çabasıydı. O zamanki gölge Başsavcı Mark Dreyfus, Assange’ın ABD’ye iadesine İngiliz mahkemesinin karar vermesinin adaletsiz olacağına dikkat çekmişti. Dreyfus, Assange aleyhindeki davanın sona erdirilmesi çağrısı yapan bir bildiri yayımlamıştı. Bu detaya dikkat çeken yetkili “Bu, Avustralya’daki büyük bir siyasi partinin Assange’ın serbest bırakılması davasını desteklediğinin ilk göstergesiydi” dedi.
Mayıs 2022’de İşçi Partisi iktidarı kazandığında Assange nihayet beklediği diplomatik desteği buldu. Aynı yılın ilerleyen günlerinde Albanese Temsilciler Meclisi kürsüsünden Assange’ın serbest bırakılması çağrısı yaptı ve 2012’den bu yana ilk kez bir başbakan parlamentoda Assange’dan bahsetmiş oldu.
Başbakan “Yeter artık, bu meselenin sonuca bağlanmasının zamanı geldi” dedi ve şöyle devam etti: “Benim pozisyonum net ve ABD yönetimine de konuyu sonuca bağlamanın zamanının geldiği açıkça ifade edilmiştir. Assange bir Avustralya vatandaşı.”
Hükümet yetkilisine göre perde arkasında Albanese ve Dışişleri Bakanı Penny Wong ve Başsavcı Dreyfus dahil üst düzey kabine meslektaşları ABD ziyaretlerini mevkidaşlarına lobi yapmak için kullandı.
Avustralya Ulusal Üniversitesi profesörlerinden Mark Kenny Avustralya ve ABD arasında AUKUS güvenlik paktı aracılığıyla derinleşen bağların diplomatik çabaların ilerlemesine yardımcı olduğunu söyledi. Kenny “ABD’ye daha da yakınlaşırken ABD’den bir Avustralya vatandaşı için imtiyaz alabileceğimiz özel bir ilişkimizin olmaması çok garip olurdu” dedi.
Anlaşma WikiLeaks’in 2010 yılında ABD askeri tarihindeki en büyük güvenlik ihlallerinden biri olan gizli ABD belgelerini toplu olarak yayınlamasını takip eden sürecin sonuna işaret ediyor.
Eşi Stella Assange’a göre Assange pazartesi günü gecenin köründe Belmarsh cezaevinden Londra’nın Stansted havaalanına taşınırken öyle bir gizlilik havası hakimdi ki salıverilmeyle ilgili ayrıntıların ifşa olmaması için çocuklarına dahi haber verilmedi. Serbest bırakılma haberlerinin gündeme yansımasının ardından Assange’a küresel çapta destek yağdı, uçuş için Avustralya hükümetine borçlu olunan 520 bin doları toplamak için başlatılan kampanyada çarşamba akşamına kadar yaklaşık 418 bin dolar toplanmıştı.
Geçen temmuz ayında ABD’li yetkililer Assange’ı yargılamaya kararlı görünüyordu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Washington’un bu kararlılığının devam etmesini Avustralya’nın anlaması gerektiğini söylemişti. Ancak bir ay sonra ABD’nin Avustralya Büyükelçisi Caroline Kennedy bir anlaşma yapılması tavsiyesinde bulundu.
Avustralyalı siyasetçilerden oluşan partilerüstü bir heyet eylül ayında Cumhuriyetçi ve Demokrat milletvekilleriyle Assange davası hakkında konuşmak üzere Washington’a gitmiş, görüşmelerden sonra Biden yönetiminin tepkisinin yumuşaması dikkat çekmişti.
ABD Başkanı Joe Biden Nisan ayında medyanın Avustralya’nın Assange’ın kovuşturmasına son verme talebiyle ilgili sorusu üzerine “Bunu düşünüyoruz” demişti. Ancak Assange’ın eşi Stella’ya göre müzakerelerde dönüm noktasını tetikleyen, Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi’nin Mayıs ayında Assange’ın iadesine karşı temyize gitmesine izin verme kararı oldu.
Julian Assange’ın kurduğu WikiLeaks, 28 Ekim 2010’da ABD’nin Irak ve Afganistan’da işlediği suçları da delillendiren 251 bin gizli belgeyi yayımlamıştı. Assange, Haziran 2012’de sığındığı Ekvador’un Londra Büyükelçiliğinden 11 Nisan 2019’da çıkarılarak gözaltına alınmış ve “kefaletle serbest bırakılma şartlarını ihlal etmekten” tutuklanarak Londra’daki Belmarsh Hapishanesi’ne konulmuştu.
Mahkeme, 50 hafta hapse mahkum edilen Assange’ın, iade talebi çerçevesinde cezasını tamamladıktan sonra da tutuklu kalmasına karar vermişti. Yüksek Mahkeme, 10 Aralık 2021’de Assange’ın ABD’ye iade edilebileceğine hükmetmişti. Westminster Sulh Ceza Mahkemesinin 20 Nisan 2022’de iadeye hükmetmesiyle dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel, 17 Haziran 2022’de Assange’ın ABD’ye iade edilmesi kararını imzalamıştı. Assange’ın avukatları da 1 Temmuz 2022’de karara ilişkin Yüksek Mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmuştu.
Julian Assange’ın ABD’ye iade davasına ilişkin duruşmalar, 20-21 Şubat’ta Yüksek Mahkemede görülmüş, kararın ileri tarihte verileceği kaydedilmişti. Mahkeme 26 Mart’ta ise ABD tarafından bazı güvenceler verilmezse Assange’ın ABD’ye iade edilmeyeceğine hükmetmişti.
ABD’den, Assange’ın ölüm cezasına çarptırılmayacağı ve adil şekilde yargılanacağı gibi güvenceler istenmiş, aksi halde Assange’ın tutukluluğunun kaldırılması için temyiz başvurusu yapabileceği ifade edilmişti. Yüksek Mahkeme, güvencelerin verilmesinin ardından bunların tatmin edici olup olmadığına karar vereceğini açıklamıştı. ABD, nisan ayında talep edilen güvenceleri vereceğini duyururken Stella Assange ise eşinin, ABD vatandaşı olmadığı için bazı haklara sahip olamayacağını ifade etmişti. Assange’ın avukatları ve destekçileri, ABD’ye iadesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceğini belirtirken ABD tarafı ise hapis cezasının 4 ila 6 yıl olabileceğini öne sürüyor.