Venezuela’da savaşa beş var: Trump ‘kararımı verdim’ dedi

Venezuela'da sular ısınıyor: Trump "ne yapacağıma karar verdim" dedi. Nobel Barış Ödüllü Venezuelalı muhalif siyasetçi Maria Corina Machado orduya silah bırakması ve Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun emirlerine uymayı reddetmesi çağrısı yaptı.

Dünya 16 Kasım 2025
Bu haber 3 hafta önce yayınlandı

Maduro’nun Venezuelası adım adım savaşa yaklaşıyor. ABD Karayip denizine bugüne kadarki en büyük askeri yığınağı yaptı. Amerikan gemileri hemen her gün bir Venezuela gemisini “uyuşturucu taşıyordu” gerekçesiyle vuruyor. Trump’a sınırlı askeri harekattan Maduro’yu devirmeye kadar seçenekler içeren senaryolar sunuldu ve o da bu konuda soru soran gazetecilere “Evet, kararımı verdim ama size söylemem” dedi.

Veneuzela’da da hızlı gelişmeler oluyor. Bu yıl Barış Nobeli’ni alan muhalf lider Machado orduya Maduro’nun emirlerine uymayın ve silah bırakın” çağrısı yaptı.

Maduro da Trinidad ve Tobago’nun tatbikatını Venezuela’ya saldırı hazırlığı olarak değerlendirdi ve ABD ile ona yakın yönetimlere meydan okudu.

Trump: Kararımı verdim

ABD Başkanı Donald Trump, hafta boyunca aldığı üst düzey brifinglerin ardından Venezuela’ya yönelik olası eylem planına ilişkin kararını verdiğini bildirdi. Trump, Air Force One’da gazetecilere “Kararımı verdim sayılır, evet. Yani, ne olacağını söyleyemem ama bir nevi (kararımı) verdim” dedi. Yetkililer, Trump’a Venezuela içindeki askeri operasyon seçenekleri hakkında ayrıntılı bilgiler sunulduğunu aktardı. Bu değerlendirmelerde, Venezuela Başkanı Maduro’yu devirmeye yönelik seçeneklerin yanı sıra, askeri hedefler ile hükümet binalarına ve uyuşturucu kaçakçılığı rotalarına hava saldırısı ihtimalleri yer aldı. Daha önce, ABD’nin kokain üretim tesislerini ve kaçakçılık yollarını hedef alma seçeneklerini değerlendirdiği kaydedilmişti.

ABD ordusu, Pentagon’un “Güney Mızrağı Harekatı” olarak adlandırdığı operasyonun parçası olarak bölgeye bir düzineden fazla savaş gemisi ve yaklaşık 15 bin asker sevk etti. Bu süreçte Trump, yasadışı göç ve uyuşturucu akışını azaltma çabalarında ilerleme sağlandığını ifade etti. ABD Başkanı, olası bir rejim değişikliği ihtimalini dile getirerek, bölgenin istikrarsız bir durumda olduğunu vurguladı.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Caine’in de aralarında bulunduğu bir ulusal güvenlik komitesi çarşamba günü Trump’a brifing verdi. Ertesi gün ise Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun da yer aldığı geniş bir ekip Trump’la bir araya geldi. Her iki toplantıda da Venezuela’da hangi noktaların hedef alınabileceği kapsamlı şekilde değerlendirildi.

Washington Post’un haberine göre, ABD’li yetkililer Trump’a sunulan seçeneklerin askeri tesislere yönelik sınırlı hava saldırılarından Maduro’nun doğrudan devrilmesine kadar uzandığını belirtti. Yetkililere göre, herhangi bir eylemden tamamen vazgeçme ihtimali de ihtimaller arasında bulunuyordu. Trump geçen ay CIA’in Venezuela’da faaliyet göstermesine izin verdiğini söylemişti. Öte yandan yetkililer, kara hedeflerine saldırı konusunda yasal bir gerekçe olmadığını ABD Kongresi’ne aktarmıştı.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Trump’a verilen brifingin ardından “Güney Mızrağı Harekatı”nın başladığını duyurmuştu.

Konuya yakın kaynaklar, Trump’ın başarısızlıkla sonuçlanabilecek ya da ABD askerlerini riske atabilecek adımlardan çekindiğini bildirdi.

CBS’nin “60 Dakika” programına konuşan Trump, kısa süre önce Venezuela’ya saldırı düzenlemeyi düşünmediğini ifade etmişti. ABD basını, Beyaz Saray yönetiminin olası bir operasyonun riskleri nedeniyle askeri müdahale dışındaki alternatif senaryoları incelemeyi sürdürdüğünü belirtti.

Başkanlık uçağında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump, “Kararımı verdim sayılır, evet. Yani, ne olacağını söyleyemem ama bir nevi (kararımı) verdim” açıklamasını bulunarak, Venezuela’ya ilişkin brifing toplantılarının ardından atılacak adımın kesinleştiğini duyurdu. Öte yandan ABD Başkanı, kararının ne olduğuna dair bilgi paylaşmadı.

ABD son haftalarda Karayipler’deki askeri varlığını yoğunlaştırırken en az 20 saldırı düzenledi. Yetkililer, operasyonların amacının ABD’ye yönelik uyuşturucu akışını engellemek olduğunu savundu. Bu süreçte bölgeye sevk edilen unsurlar arasında çeşitli savaş gemileri, hava ve füze savunma platformları ve amfibi gemiler de yer aldı.

Dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un bölgeye ulaşması da dikkat çekti. ABD ordusu ayrıca Porto Riko’ya 10 adet F-35 savaş uçağı konuşlandırarak Karayipler’deki askeri varlığını genişletti. Uzmanlar, bölgedeki yığınağını ciddi bir boyuta ulaştığına dikkat çekerek, sevkiyatların operasyonel kapasiteyi artırma amacı taşıdığı yorumunu yaptı.

CNN International’a demeç veren Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Kıdemli Ortağı Eric Farnsworth “(Sevkiyatın) Hem boyutu hem de hızı beni şaşırttı. Bu eşi benzeri görülmemiş bir durum. Bu, ABD’nin Güney Amerika’ya 21. yüzyılda yaptığı en önemli askeri yığınak. Bu duruma en benzer örnek 1989’daki ABD’nin Panama işgali” ifadelerini kullandı.

Venezuela ise askeri personel ve ekipman açısından “büyük çaplı bir seferberlik” başlattığını açıkladı.

Uzmanlar, Venezuela’da rejim değişikliğinin yüksek risk içerdiğini ancak başarılı bir operasyonun Trump yönetimine önemli bir diplomatik üstünlük sağlayabileceğini değerlendirdi. ABD, Maduro’ya karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunan Juan Guaido’yu ülkenin meşru lideri olarak tanıyor. Buna karşın 2019’daki darbe girişiminin başarısız olması nedeniyle süreç sonuçlanmamıştı.

Maduro cuma günü Caracas’ta yaptığı açıklamada, ABD’nin askeri müdahalesinin “başka bir Gazze”, “yeni bir Afganistan” ya da “yeniden Vietnam” yaratabileceğini söyleyerek, şunları dile getirdi:

“Güney Amerika’ya, Karayipler’e bombalama, ölüm ve savaş getirme emri verenlerin çılgın elini durdurun. Savaşı durdurun. Savaşa hayır.”

Dominik Cumhuriyeti, geçen hafta ABD Başkanı Trump’ın zirveye katılmayacağını açıklamasının ardından Amerika Zirvesi’nin ertelendiğini duyurmuştu. Dominik Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Derin bölünmeler… şu anda üretken diyaloğu engelliyor” açıklamasını yaparak toplantının yeniden planlanacağını bildirdi. Yetkililere göre, bölgedeki gerilim zirvenin ertelenmesinde etkili oldu.

Üst düzey bir Latin Amerikalı yetkili, zirvenin mevcut atmosferinin “herhangi bir türde dostça bir toplantıya elverişli olmadığını” söyledi ve “… Atmosfer… sadece zehirli” ifadelerini kullandı.

Trump’ın bölgeye yönelik politikalarının Latin Amerika ülkeleri arasında uzun süredir tartışma yarattığı belirtildi. Uzmanlara göre, ABD’nin Venezuela’ya yaklaşımı bölgedeki bazı hükümetlerle ABD ilişkilerinde gerilime yol açtı.

Trump’ın yeni döneminin başlangıcından bu yana, gümrük vergileri ve Latin Amerika ülkelerinin iç siyasetine ABD’nin müdahale ettiği iddiaları bölgede rahatsızlık yaratmıştı. Yetkililer, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisi ile ulusal savunma stratejisinin Latin Amerika’ya odaklanmasının beklendiğini aktardı.

WSJ’ye konuşan Latin Amerikalı bir yetkili, “Nasıl uygulanacağını bekleyip göreceğiz,” dedi. Üst düzey bir ABD’li yetkili ise Beyaz Saray’ın bölgeye yaklaşımına ilişkin, “Genel strateji ‘Önce Amerika’dır. ABD çıkarlarıyla uyumlu olmayı seçen ve karşılıklı yarar sağlayan anlaşmalara açık olan ülkeler, ekonomik iş birliğinin faydalarını elde eder ve inanılmaz askeri ve istihbarat servislerimizle ortaklık kurma seçeneğine sahiptir” ifadelerini kullandı.

Trinidad ve Tobago Dışişleri Bakanı Sean Sobers, cuma günü yaptığı açıklamada Trinidad ve Tobago ordusunun ABD 22. Deniz Piyadeleri Seferi Birliği ile beş gün sürecek “kırsal ve kentsel” tatbikatlara katılacağını duyurdu ve tatbikatların Venezuela’da planlanan bir harekata yönelik olmadığını savundu.

Machado’dan orduya isyan çağrısı

Nobel Barış Ödüllü Venezuelalı muhalif siyasetçi Maria Corina Machado orduya silah bırakması ve Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun emirlerine uymayı reddetmesi çağrısı yaptı.

Machado, ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından ses kaydıyla yaptığı paylaşımda güvenlik güçlerine seslendi.

Machado, “Sevgili Venezuelalılar, özgürlük isteyen bu toprakların haykırışı hem ülke içinde hem de dışında giderek büyüyor ve yankılanıyor. 30 milyon kişi olarak, artık çökmeye yüz tutmuş suçlu bir rejime karşı başkaldırıyoruz. Bu rejim tüm halkımızı esir aldı. Bizi sevdiklerimizden ayırdı ve kasıtlı olarak aç bıraktı. Venezuela’nın özgürlük anı geldiğinde bugün bu özgürlük yolunda hangi tarafta olacağınıza karar verin. Olacak olan şey zaten olmaya başladı.” ifadelerini kullandı.

Güvenlik güçlerinden Devlet Başkanı Maduro’nun emirlerine karşı çıkmalarını isteyen Machado, şunları kaydetti:

“Bu suç rejiminin emirlerine hala uyanlara sesleniyorum: Kendi halkınız için istediğiniz şey bu mu? Bu vahşeti işledikten sonra huzurla uyuyabiliyor musunuz? Çocuklarınız, aileniz, ülkeniz için istediğiniz gelecek bu mu? Bu küçük kızın gözyaşları, tüm Venezuela’nın gözyaşlarıdır. Şunu çok iyi bilin: Eğer şimdi, tam da bu anda harekete geçmezseniz o acı çığlıklar sizi asla terk etmeyecek. Her gece başınızın içinde yankılanacak. Silahlarınızı indirin ve kendi halkınıza saldırmayın. Kahraman olun, suçlu değil. Aileniz için gurur olun, utanç değil. Yaklaşmakta olan o gün geldiğinde bize katıl. Venezuela ve kardeşlerin seni bekliyor.”

Ulusal basına göre Machado, Nobel Barış Ödülü’nü almak üzere Norveç’in başkenti Oslo’ya gideceğini teyit etti.

2025 Nobel Barış Ödülü, Venezuela’nın demokratik haklarını savunmak için mücadelesinden dolayı muhalefet lideri Machado’ya verilmişti.

Machado, Maduro’yu devirmek için Netanyahu’dan da destek istemişti

Machado, 2025 Nobel Barış Ödülü’nü kazanmasının ardından İsrail’e verdiği açık destek ve Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetiyle kurduğu yakın ilişkiler nedeniyle uluslararası kamuoyunun gündeminde yer alıyor.

Medyada yer alan iddialara göre Machado, 2018’de Netanyahu’dan Venezuela’ya müdahale için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine aracılık etmesini istemişti.

Bu istekte Machado’nun, iktidara gelmesi halinde İsrail ile diplomatik ilişkilerini yeniden kuracağını ısrarla belirttiği kaydedilmişti.

Karayipler’deki hareketlilik

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce imzaladığı kararname kapsamında Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını vermişti.

ABD, bu bağlamda ağustos sonlarında Venezuela açıklarına denizaltı ile savaş gemilerinden oluşan deniz gücü göndermiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun Venezuela’da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro da buna karşılık ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıklamıştı.

ABD’nin Venezuela açıklarında bazı tekneleri uyuşturucu kaçakçılığı gerekçesiyle hedef almaya devam etmesi hem Venezuela yönetimi hem de uluslararası kamuoyunda eleştirilere neden olmuş, saldırıların “uluslararası hukuka aykırı olduğu” savunulmuştu.

ABD’nin, “uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele” gerekçesiyle gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford ve saldırı grubunun, Latin Amerika bölgesine ulaştığı belirtilmişti.

‘Askeri tatbikat’a tepki

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Trinidad ve Tobago’nun gerçekleştirdiği askeri tatbikata tepki göstererek, “Venezuela’yı hiç kimse tehdit edemez. Ülkemizi kimse sindiremez. Ülkenin doğusundaki 6 bölgede yaşayan halkımızdan sürekli nöbet ve yürüyüş başlatmalarını talep ediyorum” çağrısını yaptı.

Venezuela basınında çıkan habere göre, Maduro, başkent Caracas’taki bir etkinlikte yaptığı konuşmada, ABD ile işbirliği yapmakla suçladığı Trinidad ve Tobago’yu hedef aldı.

Trinidad ve Tobago hükümetinin, Venezuela’nın Sucre eyaletine yakın bir bölgede “sorumsuz” ve “tehditkar” tatbikatlar düzenleyeceğini iddia eden Maduro, şunları kaydetti:

“Venezuela’yı hiç kimse tehdit edemez. Ülkemizi kimse sindiremez. Ülkenin doğusundaki 6 bölgede yaşayan halkımızdan sürekli nöbet ve yürüyüş başlatmalarını talep ediyorum. Tüm asker, polis ve halk güçlerini provokasyonlara kapılmadan vatansever bir coşkuyla hareket etmelerini istiyoruz.”

Trinidad ve Tobago Savunma Bakanlığı ise bu tatbikatların “silahlı suç ve organize suçla mücadele” kapsamında olduğunu savundu.

Bakanlık, söz konusu durumun Venezuela ile ilgisi olmadığını, bu tür tatbikatların iki ülke arasında uzun süredir devam eden bir işbirliği geleneğinin parçası olduğunu ifade etti.

Basına göre, söz konusu tatbikatlar, Trinidad ve Tobago Savunma Gücü (TTDF) ile ABD Deniz Piyadeleri (Marines) arasında ekipman, taktik ve teknik alışverişini geliştirmeyi amaçlıyor.

Ne olmuştu?

ABD Başkanı Donald Trump, daha önce imzaladığı kararname kapsamında, Latin Amerika kökenli uyuşturucu kartelleriyle yerinde mücadele gerekçesiyle ordunun daha fazla ve etkin kullanılması talimatını vermişti.

ABD, bu bağlamda ağustos sonlarında Venezuela açıklarına denizaltı ile savaş gemilerinden oluşan deniz gücü göndermiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de ABD ordusunun Venezuela’da rejim değişikliği dahil operasyonlara hazır olduğunu söylemişti.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro da buna karşılık ülkede 4,5 milyon milis gücünü seferber ettiğini ve herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu açıklamıştı.

ABD’nin Venezuela açıklarında bazı tekneleri uyuşturucu kaçakçılığı bahanesiyle hedef almaya devam etmesi hem Venezuela yönetimi hem de uluslararası kamuoyunda eleştirilere neden olmuş, saldırıların “uluslararası hukuka aykırı olduğu” vurgulanmıştı.

ABD’nin, “uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele” gerekçesiyle gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisi olan USS Gerald R. Ford ve saldırı grubunun, Latin Amerika bölgesine ulaştığı belirtilmişti.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.