İran’ın İsrail’e ‘zararsız’ saldırısına dünyadan tepkiler
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın Ortadoğu'daki gerilimin tırmanması üzerine çıktığı diplomasi turu sürüyor. Ancak tansiyon azalmıyor. Nasrallah'ın 'intikam' sözü ardından Hizbullah İsrail'i 62 füzeyle hedef aldı.
İsrail ve Filistinli örgütler arasında Gazze’de devam eden savaş aynı zamanda 8 Ekim’den bu yana Lübnan’ın güney sınır bölgesinde de sürüyordu. Ancak her ne kadar İsrail sorumluluk almasa da “olağan şüphelisi” olduğu su götürmeyen Beyrut saldırısı ardından 6 Ocak İsrail için hareketli başladı. Lübnan’da Hamas’ın önde gelen isimlerinden Salih El Aruri’ye düzenlenen suikast, İran’da Kasım Süleymani anmasına düzenlenen ve sonrasında IŞİD’in üstlendiği bombalı saldırı, Irak’ta Haşdi Şabi komutanına ABD suikastı derken, çatışmaların bölgesel bir savaşa dönme endişeleri de gittikçe büyüyor. Bu gerilim sürerken ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de dördüncü kez Ortadoğu’yu turluyor; gündeminde ise savaş sonrası Gazze planı var. Bir iddiaya göre Blinken Türkiye’den de rol almasını istiyor.
Tüm bu olasılıklar ve süren savaş Hizbullah’ın saldırılarıyla iyiden iyiye tansiyonu yükseltti. Aruri suikastının hemen ardından ilk yaptığı konuşma “sakin” bulunan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ikinci hitabını cuma akşamı gerçekleştirdi. “Biz yanıt vermezsek Lübnan saldırılara açık hale gelir” cümlesini takiben de İsrail 6 Ocak gününe siren sesleriyle uyandı.
Siren sesleri ülkenin kuzeyinde yükseldi, çünkü Hizbullah orada bulunan bir askeri tesisi tam 62 roketle vurdu. Hizbullah saldırıdan sonra “Bu, Aruri suikastına verilen sadece bir ön yanıt” açıklaması yaptı.
İsrail ordusu ise Hizbullah’ın açıklamasını yalanladı, yalnızca 40 roketin atıldığını, bunların da Meron Dağı’nı hedef aldığını belirtti. İsrail ayrıca Hizbullah tarafından yapılan saldırılara “terörist hücresini” insansız hava aracıyla hedef alarak karşılık verdiğini açıkladı. The Guardian’a göre savaş uçakları Güney Lübnan’daki Hizbullah’ın askeri altyapısını vurdu.
Ardından gece saatlerinde İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyinde Sayda bölgesinde Hizbullah’a ait hedefleri vurduğunu açıkladı. İsrail ordu radyosunun X sosyal medya hesabından yapılan yazılı açıklamada Meron Askeri Üssü’ne düzenlenen saldırılara karşılık Lübnan’ın güneyinde Sayda bölgesinde Hizbullah’a ait önemli iki askeri noktanın hedef alındığı kaydedildi.
Tansiyon yüksek ancak analistlerin çoğu Hizbullah ile İsrail arasında topyekun bir savaşın hâlâ mümkün görmüyor. Yorumculara göre ikisi de böyle bir çatışmanın yol açacağı kayıp ve yıkım riskini göze almaya hazır değil.
Hizbullah lideri Nasrallah geçen hafta yaptığı iki konuşmada Hamas’ın önde gelen isimlerinden Salih el Aruri’nin öldürülmesine misilleme yapılması tehdidinde bulunmuştu. Nasrallah”İsrail’in Gazze’de başarılı olması halinde bir sonraki hedefinin Lübnan’ın güneyi olacağı” uyarısında bulunmuştu. Hizbullah lideri, kendileri ile olası bir savaşta ilk bedel ödeyeceklerin ise yerleşimciler dahil İsrail’in Lübnan sınırındaki kuzey bölgelerinde yaşayanlar olacağını söylemişti.
İsrail ise “yeni taktik ” dese de, aslında bir bakıma Washington’un baskısıyla bir kısım askerini Gazze’den çekiyor. Amaç Lübnan ile girilebilecek olası bir savaşta askerlerin kuzey bölgesinde hazır bulunması.
Savaşın yayılacağı endişesi ABD’yi de harekete geçirdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, üçüncü ayda dördüncü kez Ortadoğu turuna çıktı. İlk durağı ise Türkiye’ydi. Çantasında ise savaş sonrası Gazze’ye yönelik planlar vardı. Gazze’nin 2,3 milyonluk nüfusunun üçte ikisinden fazlası İsrail zoruyla yerinden edildi. İsrail saldırısı sırasında çok sayıda ev, okul, sağlık tesisi ve yollar yerle yeksan edilirken ölü sayısı da 23 bine yaklaştı.
Gazze’de durum buyken son zamanlarda ise savaş sonrası senaryolar sıklıkla tartışılır oldu. ABD ve İsrail’in bu noktada hemfikir olduğu tek konu ise Hamas’ın yok edilmesi. Hamas’ın yok edildiği bir Gazze için ABD, İsrail’in de denklemde olmadığı bir yönetim düşünüyor ve bunun için de Batı Şeria’daki Filistin yönetimine göz kırpıyor. İsrail ise askeri varlığının sürdüğü bir Gazze planını açıklarken burayı yine de Filistinlilerin “yöneteceğini” ifade ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, savaş ardından Gazze’nin yönetimine ilişkin ayrıntılı bir planlama yapmayı şimdiye kadar reddetti. ABD’nin sunduğu seçenekleri de görmezden gelmesi, Washington’u bir nevi kızdırıyor.
ABD Dışişleri Bakanı’nın Cuma akşamı Türkiye’ye vardığı saatlerde, Washington’un Gazze senaryolarına Hamas’tan bir cevap geldi. Hamas lideri İsmail Haniye, örgütün sosyal medya hesaplarından yayınlanan bir video mesajda konuştu. Haniye, bölge liderlerine seslendi ve onları Blinken’a Ortadoğu’daki istikrarın “Filistin davasıyla yakından bağlantılı olduğunu” söylemeye çağırdı.
Blinken’in Türkiye temasları tam da beklendiği konular üzerine gerçekleşti. Görüşmese, İsveç’in NATO üyeliği ve savaş sonrası Gazze planları öne çıktı. ABD’den bir yetkili, Washington’un, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bölge ülkelerinin, 2007’den bu yana Hamas tarafından yönetilen Gazze’nin yeniden inşası, yönetimi ve potansiyel güvenliği konusunda rol oynamasını istediğini söyledi. Ancak, görüşmelere dair yapılan açıklamalarda bu konuya dair bir detay yoktu. “Hamas’ın terör örgütü olmadığı” söylemiyle İsrail ve destekçilerinin eleştiri odağına oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın böyle bir teklife dair atacağı adım da merak konusu oldu.
Blinken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesinde de Gazze’yi konuştu. Fidan ise derhal ateşkes ilan edilerek Gazze’ye kesintisiz insani yardım ulaştırılması gerektiğini vurgulayarak, iki devletli çözüme yönelik müzakerelere bir an önce başlanması çağrısında bulundu.
Washington’un üç ayda dördüncü geziyi tertip etmesinin ardında birçok neden var. Washington’un diğer endişesi de Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırılarının yoğunlaşması. Husiler, 19 Aralık’tan bu yana Gazze’deki çatışmaya tepki olarak en az iki düzine saldırı gerçekleştirdi; bu saldırılar gerilimleri daha da artırdı, uluslararası ticareti aksattı ve küresel ekonomiye yönelik riskler de yükselişe geçti.
Türkiye’den hemen sonra Yunanistan’a hareket eden Blinken, cumartesi gününü Ürdün’de sonlandıracak. Pazar ve Pazartesi günü Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’a gidecek, ardından Salı ve Çarşamba günü İsrail ve Batı Şeria’yı ziyaret edecek. Gezisini Mısır’da sonlandıracak.
ABD, üç ay önce Gazze’deki savaşın başından bu yana İsrail’in en sadık destekçilerinden biri olarak gündemde. Ancak Blinken’ın İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivilleri korumak için daha fazlasını yapması, bölgeye daha fazla yardım yapılmasına izin vermesi ve Filistinlilere yönelik zorunlu göç çağrısında bulunan aşırı sağcı bakanları dizginlemesi için baskı yapması bekleniyor.