Uçaktan mucize kurtuluş: Yangını söndürmek 6 saat, 367 yolcuyu tahliye 20 dakika
2024 yılının başından bu yana birçok kaza ile gündeme gelen Boeing, yine bir ölümle konuşuluyor. Uçak firmasının eski çalışanı ihbarcı Joshua Dean öldü. Dean, bir yıl içinde ölen ikinci ihbarcı olmasıyla dikkatleri çekiyor.
Dünyanın en çok konuştuğu krizlerden biri hiç şüphesiz hava ulaşımı denilince akla gelen uçak şirketi Boeing ve onun güvenlik zafiyetleriydi. Üst üste yaşanan güvenlik sorunlarının ardından şirket şimdi de kısa bir hastalık sürecinin ardından henüz 45 yaşındayken ölen eski Boeing kalite denetçisi, yeni ihbarcı Joshua Dean ile gündemde. Bu ölüm daha çok konuşulur dersek yanılmayız çünkü Dean, bir yıl içinde ölen ikinci ihbarcı.
Boeing tedarikçisi Spirit AeroSystems’in eski kalite denetçisi 45 yaşındaki Joshua Dean, “kalite yönetimi tarafından ağır suistimal” iddiasında bulunan bir isimdi. Boeing’in 737 Max uçaklarındaki üretim hataları konusunda uyarıda bulunan ihbarcı Joshua Dean, kısa süren bir hastalığın ardından hayatını kaybederek bu yıl ölen ikinci Boeing ihbarcısı oldu. 2018 ve 2019 yıllarında iki 737 Max uçağı 346 kişinin ölümüne neden olan ölümcül kazalara karışmıştı. Dean geçen yıl Spirit tarafından işten çıkarıldı ve Çalışma Bakanlığı’na, işten çıkarılmasının güvenlik endişelerini dile getirmesinden kaynaklandığı iddiasını öne sürdü ve şikayette bulundu. Seattle Times’da yer alan habere göre Dean, nefes almakta zorlanınca hastaneye kaldırıldı. Entübe edilmesinin ardından zatürre olduğu ifade edilen Dean ciddi bir enfeksiyon da geçirdi. Sonrasında da hayatını kaybetti.
Dean’in teyzesi Carol Dean Parsons Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Dün sabah vefat etti ve yokluğu derinden hissedilecek. Seni her zaman seveceğiz Josh” ifadelerini kullandı.
Dean, bir başka Boeing ihbarcısı John “Mitch” Barnett’i temsil eden aynı hukuk firması tarafından temsil ediliyordu. Ne var ki sonu da Barnett ile aynı oldu. 62 yaşındaki Barnett, Mart ayında ölü bulunmuştu. Cansız bedeninde kurşun yarasına rastlanan Barnett’in intihar ettiği yönünde bilgi verilse de bu duruma kuşkuyla yaklaşanlar da var.
“İntihar etti” denilen Barnett, neredeyse otuz yılını Boeing’de geçirdi. 2019 yılında New York Times’a verdiği demeçte, uçuş kontrollerindeki aksaklıklara değinmiş ve bunların “feci” hasara yol açabilecek derecede bulunduğunu ifade etmişti. Barnett, yönetime ilettiği şikayetlerinin görmezden gelindiğini ve kendisini fabrikanın başka bir bölümüne gönderildiğini yani adeta sürgün edildiğini iddia etmişti.
Barnett’in iddiasına göre çalışanlar daha hızlı çalışmaları için baskıya uğradıklarından üretim halindeki uçaklara kasten standardın altında parçalar takıyor, oksijen sistemleri iyi bir denetimden geçmediği için olası bir acil durumda dört maskeden birinin çalışmayacağı bir durum ortaya çıkıyordu. Ayrıca çalışanlar üretimdeki gecikmeleri önlemek için standardın altında kalan parçaları yapılan uçaklara takıyordu. Yani Boeing çalışanları yöneticiler tarafından depar atmaya zorlanıyor, bu da araçların kalitesiz parçalara sahip olmasına neden oluyordu.
Barnett, 2010 yılında 787 Dreamliner’ın üretildiği Güney Carolina’daki North Charleston fabrikasında kalite müdürü olarak çalışmaya başlamıştı.
Yöneticilerin kalitesiz parçalara yönelmesindeki temel sebep, Airbus ile devam eden rekabet. Airbus uçak üretiminde en çok tercih edilen şirket ve geçen yıl 720 uçak hedefini 735 satışla aşmayı başardı. Boeing de artık üretimde kalite yerine hız odaklanmış durumda ki, Airbus’ı en azından burada sollayıp daha çok tercih edilebilsin.
Geçtiğimiz ay, bir başka Boeing muhbiri Sam Salehpour, Kongre’ye Boeing’de “güvenlik kültürü olmadığını” söyledi ve bunu dile getiren çalışanların “görmezden gelindiğini, marjinalleştirildiğini, tehdit edildiğini, kenara itildiğini ya da daha kötüsünün yapıldığını” öne sürdü. Endişelerini kamuoyuna açıkladıktan sonra “şiddet ve tehditten” korktuğunu da ifade etti.
ABD, Ocak ayında Boeing 737 Max 9 tipi bir uçakta havada olduğu esnada meydana gelen olay sonrasında Boeing’i soruşturmaya başladı. Ocak ayı başında Portland Uluslararası Havalimanı’ndan kalkışa geçen Boeing 737 Max’in acil çıkış kapısı kısa süre sonra uçağın gövdesinden kopuverince araç acil iniş yapmak zorunda kalmıştı. Reuters’in geçen ay bildirdiğine göre Adalet Bakanlığı, Boeing’in 2018 ve 2019’daki ölümcül kazalar nedeniyle cezai kovuşturmadan korunmasını sağlayan bir anlaşmayı ihlal edip etmediğini değerlendiriyor.
Boeing bu seneye art arda kazalarla başladı. İlk olarak ocak ayı başında Portland Uluslararası Havalimanı’ndan kalkışa geçen Boeing 737 Max’in acil çıkış kapısı kısa süre sonra uçağın gövdesinden kopuverince araç acil iniş yapmak zorunda kaldı. Daha sonra yapılan incelemelerde kapıyı güvenli bir şekilde yerinde tutmak için tasarlanan dört cıvatanın takılmadığı öne sürülmüştü. Daha sonra başka bir kazada uçağın burun tekerleği düşüverdi, 747 tipi kargo uçağı da havada birdenbire alev alıvermişti.
Mart ayı başlarında Amerikan Federal Havacılık İdaresi (FAA) altı haftalık denetiminin sonucunda şirketin üretim kalite kontrol gerekliliklerine uymadığı çok sayıda örneğe rastladıklarını açıklamıştı. Bunun üzerine bir de Avustralya’dan Yeni Zelanda’ya giden LATAM Havayolları’nın Boeing uçağı 787 Dreamliner uçağının kontrolü geçici olarak kaybetmesi eklendi. Bu seferki kaza çok daha ciddiydi ama. 263 yolcusu ve dokuz mürettebatı olan uçakta 50 kadar kişi yaralandı. Pilot uçağı kurtararak güvenli bir şekilde iniş yapmayı başardı ama uçakta kontrol niye birdenbire kaybedildi, araç neden birdenbire düşüş moduna geçti soruları yanıtlanmış değil. LATAM yaşananları “teknik bir kaza” diye niteledi. Bu da “Uçuş yapmak güvenli mi acaba?” sorusunun doğmasına yol açtı.
Kaldı ki Boeing zaten 2018 ve 2019’da 350 kişinin ölümüne neden olan Max 8 kazalarıyla hafızalarda yer edinmiş bir şirket. Dolayısıyla FAA bu konuya çok daha temkinli yaklaşarak ABD genelindeki Boeing uçaklarının kalkışını bir süreliğine rafa kaldırdı. Gerekli incelemelerden sonra uçakların tekrar uçmasına izin verilse de Boeing’in Max uçaklarının üretimini artırma planlarına sınırlama getirdi. Bu da Boeing’in Avrupalı rakibi Airbus’la rekabet etmesini neredeyse imkansız hale getiriyor.