Ankara’da Reisi hareketliliği: Gece görüşlü helikopter gönderildi, açıklamalar peş peşe geldi
BRICS zirvesinin son gününde liderler yuvarlak masa etrafında toplandı. Toplantının en dikkat çeken anlarından birine yan yana oturup gülüşen Aliyev ve Paşinyan imza attı. Guterres Ukrayna'da barış mesajı verdi.
Dünyanın gözü son birkaç gündür Rusya’nın güneybatısındaki özerk Tataristan’ın başkenti Kazan’da. Sebebi de Batı’nın Ukrayna savaşından beri paryalaştırmaya çalıştığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 36 ülkeden en az 20 lideri BRICS zirvesi için ülkeye getirebilmesi. Bu ülkeler arasında üyeler dışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh vardı. Bugün liderler yuvarlak masanın etrafına toplanarak konuşmalarında mesajlarını verdi. Toplantının son gününde öne çıkanları mercek altına alalım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin en dikkat çeken konuklarından biriydi. Amerikan gazetesi New York Times “Putin ev sahipliğindeki zirvede bir misafir öne çıktı: Erdoğan” başlıklı bir haber yayınladı. Yazıda Erdoğan ve Putin’in görüşmesi üstünden Erdoğan’ın BRICS başvurusuna değiniliyor.
Erdoğan’ın yuvarlak masadaki konuşmasının büyük kısmını İsrail ve Gazze savaşı ve terör teması oluşturdu. Konuşmasına TUSAŞ’ı hedef alan terör saldırısını kınayan ve dayanışma mesajı veren dostlarına teşekkür ederek başlayan Erdoğan konuşmasının devamında ağırlıklı olarak İsrail’e değindi. İki devletli çözüme vurgu yapsa da en dikkat çeken mesajı şuydu:
“İsrail’e yönelik kayıtsız şartsız silah ve mühimmat desteğinin sürmesi, bu ülkeyi saldırılarında daha da pervasız hale getiriyor. BM nezdinde İsrail’e silah satışının durdurulmasına yönelik bir girişim başlattık. Siz değerli dostlarımın bu hususta sağlayacakları desteğe güveniyorum. Hep beraber el ele vererek coğrafyamızdaki katliamları ve gözyaşlarını bir an önce durduralım diyorum.”
Bu sözleri dikkat çekici kılan şey, katılımcı ülkeler arasında İsrail ile işbirliğini sürdüren ülkelerin olması. Bunların başında da Azerbaycan geliyor. Hatta daha bir ay önce İsrail silah şirketi AS Holdings bünyesindeki Ari Arms ile Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı’na bağlı Azersilah arasında yeni bir savunma işbirliği anlaşması imzalandı.
Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye dışında Bakü’ye en çok desteği veren ülke, yolladığı silahlarla İsrail’di. Uzmanlara göre İsrail 2016-2020 yılları arasında Azerbaycan’ın silah ihtiyacının yüzde 70’ini karşıladı. Bu bağlamda Azerbaycan, bugüne kadar İsrail’i doğrudan eleştirmekten de büyük ölçüde kaçındı.
Öte yanda Rusya’nın da İsrail ile gözetleme teknolojisi konusunda yakın bir ilişkisi var. Putin yönetimi, ülkedeki muhalifleri izlemek için İsrail’in Filistinliler üstünde denediği gözetleme ve casus teknolojilerini kullanıyor.
Ama yuvarlak masada en dikkat çeken şey konuşmalardan ziyade oturma düzeniydi. Liderler alfabetik sıraya göre oturtulmuştu, bu nedenle Aliyev’in (Azerbaijan) yanına da Paşinyan (Armenia) düşmüştü. İki liderin yan yana oturması tek başına ilgi çekici bir tablo olsa da iki lider birbiriyle konuştu, gülüştü ve sonra da ikili görüşme gerçekleştirdi.
Bu görüntüler daha sonra Rus hükümetine de soruldu. Gazeteciler Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov’a “Sizin bir dahiliniz var mı bu samimi pozlarda?” diye sordu. Peskov ise “Hayır karışmadık. Bu olağan bir uygulamadır. Devlet liderleri ikili temaslar için çok taraflı platformları kullanır” dedi. Oysa Aliyev ve Paşinyan’ın yan yana gelmesi, gelseler bile gülüşmesi olağan bir durum değil. Özellikle de iki ülke arasında geçen yıl Karabağ krizi olmuşken…
Evet, bugünlerde barış planı üstüne çalışıyorlar ama henüz uzlaşmaya varmış sayılmazlar. Zaman zaman sınırda tansiyon yükselebiliyor ve Zengezur Koridoru’nun akıbeti belirlenmiş değil. Yine de olumlu rüzgarların estiği de oluyor. Mesela Ermenistan, Azerbaycan’ın geri istediği sekiz köyden dördünü iade etti. Paşinyan 8 Ekim’de Moskova’da düzenlenen BDT Devlet Başkanları Konseyi toplantısındaki konuşmasında iki ülkenin barış anlaşması taslağının yüzde 80’i üstünde anlaştığını söylemişti.
İki lider BRICS toplantısının ardından resmi görüşme gerçekleştirdi. Bu sırada yanlarında delegeleri de vardı.
Putin için bu zirvenin bir diğer kazancı da savaş başladığından beri Rusya’ya adımını atmayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de zirveye katılmasıydı. Yuvarlak masadaki konuşmasında Guterres; Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Sudan’da barışın gerekli olduğunu söyledi. “Her alanda barışa ihtiyacımız var” diyen Guterres, “Ukrayna’da barışa ihtiyacımız var. BM Sözleşmesi, uluslararası hukuk ve BM Genel Kurul kararları doğrultusunda adil bir barışa” dedi.
Bu çağrı önemliydi çünkü bu BRICS zirvesine kadar Ukrayna’daki olaylardan doğrudan “savaş” diye bahsedilmedi. Operasyon dendi, çatışma dendi ama hiçbir zaman doğrudan savaş olarak tanımlanmadı. Ukrayna’daki savaşta taraf gibi görünmek istemeyen Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Hindistan için “savaş” kelimesini kullanmaktan kaçınmak çok da zor değildi.
Nihayetinde bu bir ekonomik oluşum ve Batı’nın tahakkümünden kurtulabilecekleri bir sistem oluşturmak istiyorlar. Bunun için şimdiye kadar Yeni Kalkınma Bankası kurdular ama istediklerine tam olarak ulaşabilmiş sayılmazlar. Çünkü sistemin oturabilmesi için bazı unsurlar eksik. Kazan Deklarasyonu’nda bu eksiklikleri kapatmaya yönelik birtakım maddeler mevcut.
Bunun merkezinde de BRICS Clear Depo sisteminin oluşturulması var. Burada depodan kasıt finansal varlıkların güvenli bir şekilde saklanabileceği bir alan oluşturmak. Bu depo ayrıca varlıkların alım satım işlemlerinin daha hızlı ve verimli bir şekilde yapılmasını sağlayacak. Bunu da BRICS ülkeleri arasında bir tür sigorta şirketi kurarak başarmayı amaçlıyorlar. Böyle bir sigorta şirketi BRICS ülkelerinin finansal riskleri birbirleri arasında paylaşmalarına yarayabilir.