Trump’ın kulağına fısıldayan adam: Yeni dönemde TikTok’un sonu ne olacak?
Tayvan ve Güney Çin Denizi konusunda tecrübeli eski Donanma Komutanı Dong, Çin'in yeni savunma bakanı oldu.
2024’ün şüphesiz en dikkat çeken bölgelerinden biri de 2023’te olduğu gibi Pasifik olacak. Çin ile İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana hükümetler arasında egemenlik ihtilafı kaynaklı askeri gerilimlere sahne olan Tayvan nedeniyle dikkatlerin sürekli çevrildiği Pasifik için Beijing’den yeni bir hamle geldi. Çin, yeni Savunma Bakanı olarak dikkat çeken bir ismi göreve getirdi. Tayvan ve Güney Çin Denizi konusunda uzman eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Dong Jun Savunma Bakanı oldu.
Çin tarafından yapılan bu atama, gizemli bir şekilde ortadan kaybolan bakanlara 25 Ağustos’ta eklenen o zamanda beri kendisinden haber alınamayan eski Savunma Bakanı Li Şangfu’nun yerine gerçekleştirildi. İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, Dışişleri Bakanı Çin Gang’ın ardından ortadan kaybolan ikinci üst düzey isim olan Li’nin orduya ekipman alımı ve ar-ge (Araştırma Geliştirme) bölümlerinin başında olduğu dönemde yolsuzluğa karıştığı iddiaları nedeniyle soruşturma altında olduğunu yazmıştı.
Çin’in yeni Bavunma Bakanı Dong Jun, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı. Deniz Kuvvetleri olmadan evvel de Doğu Deniz Filosu’nun komutan yardımcılığı görevini yapmıştı. Sözkonusu filo, Beijing’in “tek Çin” politikasını yürüten organ. Bu da Tayvan konusunda kritik bir isim olduğunu öne çıkarıyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in satranç tahtasına sürdüğü Dong, Çin’in egemen bir dünya gücü olma yolunda sıkı adımlar attığı döneme denk geldi. Buna da Ağustos ayında yapılan bir değişiklikle örnek verelim: Halk Kurtuluş Ordusu’nun en önemli tümenlerinden biri olarak kabul edilen birliğin yeniden düzenlenmesi kapsamında iki üst düzey roket kuvveti komutanı değiştirildi. Yeni roket kuvveti komutanı donanmadan gelen Wang Houbin.
Ortadan kaybolmasının ardından görevden alınan Li’den farklı olarak Dong’un, ABD yaptırımlarına tabi olduğu düşünülmüyor. Li, savunma bakanı olarak görev yaptığı yedi ay boyunca, Washington’un yaptırımlarını protesto etmek amacıyla ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin ile görüşmemişti. Bu da Dong’un diplomasi kabiliyeti açısından önem taşıyor. Washington ve Beijing arasındaki diyalog, Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki çatışma riskinin azaltılması açısından önemli.
Kasım ayında San Francisco’da bir araya gelen ABD Başkanı Joe Biden ile Çinli mevkidaşı Şi Cinping, 2022’de Temsilciler Meclisi Başkanı olarak görev yapan Nancy Pelosi’nin aynı yılın Ağustos ayında Tayvan’a yaptığı ziyaretin ardından askıya alınan üst düzey askeri görüşmeleri yeniden başlatma konusunda anlaşmıştı. Şi ve Biden, San Francisco’da üst düzey görüşmeleri sürdürme konusunda anlaşmışlardı. İki ülke arasında 2024 başında Savunma Politikası Koordinasyon Görüşmeleri ve Askeri Denizcilik İstişare Anlaşması görüşmeleri yapılması planlanıyor.
The Guardian’da yer alan habere göre, Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden siyaset bilimci Wen-Ti Sung, X’te bir donanma komutanının savunma bakanı olarak atanmasının, “Çin’in Güney Çin Denizi’ni Çin ile ABD arasındaki jeopolitik çekişmenin yeni öncelikli alanı olarak görmesinin bir işareti” olduğunu yazdı.
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, Tayvan’da 1895’teki Birinci Çin-Japon savaşından bu yana süren Japon işgali son buldu. Ada, o sırada Çin Cumhuriyeti’nde iktidarda olan Milliyetçi Parti (Koumintang/KMT) himayesine girdi. Bu dönemde Ada’nın yerli halkı ile Koumintang yönetimi arasında gerilimler meydana geldi. 1947’de, “28 Şubat” vakası olarak anılan isyan girişimi Milliyetçiler tarafından kanlı şekilde bastırıldı. O dönemde, ana karada Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile KMT arasında kanlı bir iç savaş patlak verdi. Savaş, 1949’da Komünistlerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Mao Zedong önderliğindeki ÇKP, 1 Ekim’de Beijing’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kuruluşunu ilan etti.
Yenik düşen KMT mensupları ise Komünistlerin deniz gücünün zayıf olmasından yararlanarak Tayvan Adası’na çekildi. Çan Kay-şek önderliğindekiler, 1912’de kurulan Çin Cumhuriyeti’nin (ÇC) egemenliğinin Ada’da devam ettiğini ileri sürerek Aralık 1949’da Taipei’yi geçici başkent ilan etti. Taraflar arasındaki savaş hali 1979’a kadar sürdürdü. İlk olarak KMT güçleri Haziran 1949’da tüm Çin limanlarının kapatıldığını ilan ederek, bölgeden geçen yabancı gemilere müdahaleye başladı. O yıllarda Çin ana karasında demir yolu ağı yaygın olmadığından bu müdahale kuzey ve güney Çin arasındaki ticareti sekteye uğrattı. ÇHC’nin ilanının hemen ardından Komünistler Ekim 1949’da Tayvan Boğazı’nda KMT kontrolündeki Kinmen (Quemoy) Adaları’na saldırı başlattı. Milliyetçiler saldırıyı püskürterek Komünistlerin Tayvan’a ilerlemesini önledi.
Komünistler ertesi yıl düzenledikleri saldırılarda başarılı oldu. Nisan 1950’de güneybatıdaki Hainan Adası’nı, mayısta Cıciang eyaleti açığındaki Couşan Adası’nı, ağustosta ise Guangdong eyaleti açığındaki Vanşan Adası’nı ele geçirdi. Koumintang, ana karadaki Fucien eyaleti kıyısında kontrol ettiği adaları, gelecekte Komünistlere karşı düzenleyeceği bir harekatın sıçrama tahtası olarak görüyordu. Komünistlerin 3 Eylül 1953’te Kinmen Adaları’nı bombalamaya başlayıp aynı anda Doğu Çin Denizi’ndeki Daçen Adaları’nı tehdit etmesiyle Birinci Tayvan Boğazı krizi patlak verdi.
ÇHC’nin 20 Ocak 1955’te Doğu Çin Denizi’ndeki Yicangşan Adaları’nı KMT’den geri alması üzerinde ABD Kongresi, 24 Ocak’ta dönemin ABD Başkanı’na Çin Cumhuriyeti’nin deniz aşırı topraklarını koruma yetkisi veren “Formoza Kararı”nı kabul etti. İkinci Dünya Savaşı boyunca Çan Kay-şek önderliğindeki Milliyetçi Parti güçlerini bilfiil destekleyen ABD, ilk kez Tayvan konusunda kendine bir tür garantör rolü biçiyordu. ABD hükümetinin bu tutumu benimsemesinde, aynı yıllarda Kore Savaşı’nda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sovyetler Birliği ile Kuzey Kore güçlerini desteklemesi etkili oldu. Kriz, Bağlantısızlar Hareketi’ne öncülük eden ülkelerin devreye girmesi ve Komünistlerin Mart 1955’te Kinmen bombardımanına son vermesiyle çözüldü.
İkinci Tayvan Boğazı Krizi ise Komünistler ve Milliyetçiler arasında 23 Ağustos 1958’de hava ve denizde çatışmaların başlamasıyla patlak verdi. Komünistler Tayvan Boğazı’ndaki Kinmen Adaları’nı, Milliyetçiler ise ana karadaki liman şehri Şiamen’i top ateşine tuttu. Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) gemileri, Kinmen Adaları’nı ablukaya alarak KMT’nin ikmal gemilerinin adalara yaklaşmasını engelledi. ABD, Çan Kay-şek’in PLA topçu bataryalarını bombalama isteğini geri çevirse de savaş jetleri ve uçaksavar silahlarıyla KMT güçlerine destek sağladı, adalara ikmal sağlanması için amfibi hareket gemilerini devreye soktu.
ABD gemileri, 7 Eylül’de KMT ikmal gemilerinden oluşan konvoya eşlik ederken, filoyu Komünistlerin top ateşinden korudu.
Kriz, Komünistlerin 25 Ekim’de kısmi ateşkes ilan etmesiyle sona erdi.
Sonraki yıllarda doğrudan çatışmalar olmasa da taraflar iç savaşı sona erdirecek bir mütareke veya barış anlaşmasına da imza atmadı.