Savaş yayılıyor: İsrail Beyrut’u vurdu, Hamas yöneticisi öldürüldü
Hamas'ın dün sabah başlattığı 'Aksa Tufanı Operasyonu' gözleri hem İsrail'e hem de 50 yıl öncesine çevirdi. Operasyon, İsrail ve Arap ülkeleri arasındaki Yom Kippur Savaşı'nın yıldönümünden bir gün sonra gerçekleşti.
Bundan 50 yıl önce bir başka Yom Kippur’da (Yahudilerin Kefaret günü) dünya gözünü Ortadoğu’ya çevirmişti. 6 Ekim 1973’de Mısır ve Suriye, Golan Tepeleri ve Sina Yardımadası’nı geri almak için İsrail’e sürpriz bir saldırıyla savaş ilan edince Arap ülkelerinin İsrail ile son savaşı başlamıştı.
Mısır ve Suriye’nin Yahudiler için kutsal Yom Kippur gününü seçme nedeninin İsrail askerlerinin izinde olması olduğu anlatılır durur. Arap ülkelerinin İsrail ile bu savaşının üzerinden tam da 50 yıl geçmişken, Tel Aviv Yom Kippur Savaşı’nın 50’inci yıldönümünden bir gün sonra yine kanlı bir güne uyandı. Bu sefer ise taraflar ne Mısır ne de Suriye’ydi. 1948 yılında sürdükleri 700 bin Filistinlinin çocukları hatta torunlarıydı. Ancak karşılarında Yaser Arafat’ın liderlik ettiği Filistin Kurtuluş Örgütü değil, Gazze Şeridi’ni yöneten radikal islamcı Hamas vardı ve İsrail’e saldırdı. Hem Filistin’den hem İsrail’den yüzlerce kayıp verildi, sivillerin maruz kaldığı şiddet dünyanın dört bir yanından kimi destekliyor olursa olsun vicdanları rahatsız etti.
Batı, İsrail’den yana tavır alırken, çekimser kalanlar dışında Arap ülkeleri ağırlıklı Filistin’den yana tavır aldı. Filistinli direniş güçleri de Tel Aviv’e karşı birleşti ve Hamas’a destek verdi. Uzun yıllar sonra yaşanan bu kan revan günün şifreleri, on yıllarca geride yatıyor.
14 Mayıs 1948, İsrail’in tarihi Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etmesi bölgedeki istikrarsızlığın fitilini ateşledi. Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün’ün de aralarında olduğu bölge ülkeleri, 15 Mayıs 1948’de bağımsızlığını ilan eden İsrail’e savaş açtı.İsrail, savaşı kazandı. Batı Kudüs işgal edilirken, 700 binden fazla Filistinli de topraklarından sürüldü.
5 Haziran 1967’de bölgedeki varlığını pekiştiren İsrail, Mısır ve Suriye’ye savaş açtı. Tarihe ‘Altı Gün Savaşı’ olarak geçen muharebeye hazırlıksız yakalanan Mısır ve Suriye ordusu ağır bir yenilgi aldı. Altı Gün gibi kısa bir sürede Arap ülkelerinin binlerce askeri öldü, İsrail’in kaybı ise 700’den fazla olarak kayıtlara geçti.
Feci şekilde yenilen Araplar, “Altı Gün” isimlendirmesini aşağılayıcı bludukları için bu kara altı gün için, ‘Naksa’ demeyi tercih ettiler. ‘Talihsizlik’ anlamına gelen naksa, dönemin Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnâsır tarafından sıkça kullanıldı.
İsrail, Altı Gün Savaşı’nda Mısır ve Suriye ordusunun hava kuvvetlerinin neredeyse tamamını yok etti. Bölgedeki Arap ülkelerine karşı bir kez daha galip gelen İsrail, bu savaşta da Doğu Kudüs ve Batı Şeria’nın yanı sıra stratejik öneme sahip Suriye’nin Golan Tepeleri ile Mısır’a ait Sina Yarımadası’nı işgal etti.
1970’deki Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, Sina Yarımadası’ndan çekilmesi halinde İsrail’le barış imzalamaya hazır olduğunu açıklasa da Tel Aviv yönetimi bunu reddetti. İşte tüm bu gelişmeler bugün yıldönümü de kana bulanan Yom Kippur Savaşı’nın habercisiydi.
Suriye’nin o dönemki Devlet Başkanı Hafız Esad ve Mısır Cumhurbaşkanı Sedat, 1967’deki yenilgiyi unutturmak için İsrail’le tekrar savaşmaya karar verdiklerinde tarihler 6 Ekim 1973’ü gösteriyordu. İsrail, bugün Hamas’ın saldırılarına yakalandığı kadar hazırlıksızdı ve Mısır Hava Kuvvetleri’ne ait 220 savaş uçağından sadece 8’ini düşürebildi. İsrail’in vurduğu uçaklardan birinin pilotu Cumhurbaşkanı Sedat’ın kardeşi Atıf Sedat idi. Atıf Sedat, hava bombardımanı sırasında uçağının isabet alarak düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
Süveyş Kanalı’nı geçerek Sina’ya ulaşan Mısır askerleri, Sovyetler Birliği’nden alınan anti tank roketleri sayesinde İsrail’in bölgedeki tanklarını büyük ölçüde yok etti. Savaşın başlamasının üzerinde 24 saat geçtikten sonra 100 binden fazla Mısır askerinin yanı sıra binden fazla tank Süveyş Kanalı’nın doğusuna yani Sina Yarımadası’na geçmişti. Mısır için savaş planlandığı gibi gitmiş ve büyük başarı kazanılmış gibi gözüküyordu.
İsrail ordusu 8 Ekim’de Sina Yarımadası’nda karşı saldırıya geçse de Mısır ordusunun hazırlıklı olması sebebiyle başarı elde edemedi. Mısır, Sovyetler Birliği’nden aldığı hava savunma sistemlerini Süveyş Kanalı’nın doğusuna yerleştirmişti. İsrail, hava saldırılarıyla Mısır ordusunun gücünü kırmaya çalışsa da karada olduğu gibi havada da ağır kayıp verdi. Savaşın ilk dört gününde Mısır’a ait hava savunma sistemleri 50’ye yakın İsrail uçağını düşürdü. Mısır ordusu savaşın ilk haftasında Sina Yarımadası’nın 10 kilometre içine kadar ilerledi.
Savaşın ilk haftasında istediği şiddete karşılık veremeyen İsrail, Mısır’a mevcut pozisyonda ateşkese hazır oldukları mesajını gönderdi. Ancak Enver Sedat, İsrail’in Sina’dan tamamen çekilmemesi hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini belirtti. Sedat, öneriyi reddetti.
Savaşın diğer cephesi kuzeydeydi. Suriye’ye ait 150 savaş uçağı Mısır ile eş zamanlı olarak 6 Ekim’de Golan Tepeleri’ndeki İsrail hedeflerini vurmaya başladı. Bombardımanın ardından 40 bin Suriye askeri ile 600 tankı İsrail’in işgalindeki Golan Tepeleri’ne girdi. Suriye ordusunun savaşın ilk saatlerinde Golan Tepeleri’nde büyük başarı elde etmesiyle Suriye cephesinde de işler Şam ve Kahire’nin istediği gibi gidiyordu. Ancak İsrail tanklarının Suriye’ye ait tanklara göre daha üstün olması ve İsrail’e ait takviye tanklarının Şam’ın tahmininden önce bölgeye ulaşması sebebiyle savaşın ikinci gününden itibaren Golan’da işler tersine döndü. İsrail güçleri tarafından durdurulan Suriye ordusunun ilerleme girişimleri başarısız oldu.
Tarihler 9 Ekim’i gösterdiğinde İsrail karşı saldırıya geçti, Suriye ordusunu Golan’dan geri püskürttü. İsrail, önce hava saldırılarıyla Şam’daki askeri hedefleri vurdu ardından İsrail tankları 11 Ekim’de Golan’daki 1967 ateşkes hattını geçerek Suriye topraklarına girdi.
Suriye ordusu Golan’ın ardından İsrail ordusuna karşı direniş gösteremedi.
Artan baskılar sebebiyle Irak’ın ardından 17 Ekim’de Ürdün de Suriye’ye asker göndererek savaşa dahil oldu. Suudi Arabistan ve Fas’ın da Suriye’ye yardım amacıyla bölgeye asker göndermesi, İsrail’in Şam’a ilerleyişini durdursa da savaş sırasında işgal edilen Suriye topraklarının geri alınmasına yetmedi.
Savaşın ilk haftasında Mısır ordusu Suriye’nin aksine İsrail’e karşı büyük bir başarı kazansa da ikinci haftada Sina cephesinde de işler tersine dönmeye başladı.
İşlerin Mısır’ın istediği gibi gitmemesinde Enver Sedat ve bazı üst düzey komutanlarının aldığı yanlış kararlar etkili oldu. İlk olarak Mısır ordusu, Suriye’nin üzerindeki baskıyı azaltmak için 14 Ekim’de karşı saldırıya geçti. Sina’nın içlerine doğru ilerleyen Mısır tankları, İsrail ordusu tarafından durduruldu. Mısır, savunma pozisyonundan karşı saldırıya geçmesinin bedelini 250 tankını kaybederek ödedi.
İsrail’in Süveyş Kanalı’nın batısına geçerek savaşı lehine çevirmesiyle bu kez ateşkes isteyen taraf Mısır oldu. İsrail öneriyi reddetti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 22 Ekim’de taraflara ateşkes çağrısında bulundu. Ateşkes kararı yürürlüğe girdiğinde, Mısır 3. ordusuna mensup 20.000 kişi ile 200 tanktan müteşekkil birliklerinin anavatanları ile bağlantısı kesilmiş bulunuyordu.
Bu savaş sonunda Mısır 500, Suriye 500, Irak 120 tank, İsrail ise 600 tank kaybetmiştir. Savaş sırasında Mısır-Suriye kuvvetleri 8500, İsrail ise 6000 kayıp verdi.
Yom Kippur Savaşı, İsrail’i; askeri, diplomatik ve ekonomik alanlarda ABD’ye eskisinden daha bağımlı kıldı. Savaşın hemen ardından başlayan, başını Suudi Arabistan’ın çektiği ve İsrail’i destekleyen ülkeleri hedef alan petrol ambargosu Mart 1974’e kadar sürdü. Ambargo sonucu petrol fiyatları yükselirken, dünya çapında benzin sıkıntısı ortaya çıktı.
Yaklaşık 3 hafta süren savaşta İsrail’in yanı sıra Mısır ve Suriye ağır kayıplar verdi.
Savaşta 2 bin 500’den fazla askerini kaybeden İsrail’in 102 savaş uçağı ve 400’den fazla tankı imha edildi. İsrail’de Nisan 1974’te yürütülen soruşturma sonucu Genelkurmay Başkanı’nın da aralarında bulunduğu üç üst düzey komutan savaşta ihmalleri olduğu gerekçesiyle görevden alındı. Dönemin İsrail Başbakanı Golde Mir, soruşturmada aklansa da kamuoyu baskısı sebebiyle 11 Nisan 1974’te istifa etti.