Apple AB’den onayı aldı, ödeme hizmetlerini diğer firmalara açacak
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan AB'ye üye ülkelerin dışişleri bakanları arasında düzenlenen gayriresmi toplantılara katılacak. Türkiye beş yıl sonra ilk kez bu toplantılara davet edildi. Peki masada neler olacak?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dışişleri bakanlarının katılacağı Gymnich denen gayriresmi toplantılara katılmak için bugün Brüksel’de olacak. Bu toplantı önemli çünkü Ankara ve Atina arasında Doğu Akdeniz’de çıkan gaz krizi nedeniyle Türkiye’ye uygulanan yaptırımlar kapsamında Ankara beş yıldır bu toplantılara davet edilmiyordu. En son toplantıya 2019 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katılmıştı. Dolayısıyla Türkiye AB’den gelen bu davetin ikili ilişkilerin canlanması için “dönüm noktası” olmasını umuyor. Peki Fidan ve mevkidaşları bu toplantıda Ankara’yı ilgilendiren hangi konuları ele alacak?
Bu toplantılarda mutlaka Ukrayna ile Gazze savaşından bahsedilecek ama AB üyelik sürecinin yeniden canlandırılması ve vize serbestisi gibi Türkiye için can alıcı konular da olacak. AB ise muhtemelen Kıbrıs meselesine ve Suriyeli mülteciler konusuna dikkat çekecek. Aslında bu toplantının geleneğe uygun şekilde dönem başkanı olan ülkenin topraklarında yapılması gerekiyordu ama şu anda dönem başkanı Macaristan. Macar lider Viktor Orban geçen ayki NATO zirvesinden önce “barış turu” adı altında hem Rusya hem de Çin’e gittiği için AB ülkeleri Macaristan’a toplantıları Brüksel’de yaparak ceza verme kararı aldı.
Türkiye’ye daveti de bizzat AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell iletti. Zaten Borrell, Türkiye ve AB ilişkileri hakkındaki rapora imza atan isimlerden biri. Ancak pazar günü Santander’de düzenlenen “Quo Vadis Europa” etkinliğine katılan Borrell’in Doğu Akdeniz ile ilgili söylediği sözlerin pek olumlu anlamlar taşıdığı da söylenemez. Borrell o etkinlikte “Afrika’da olup bitenler konusunda endişelenmeliyiz. Brüksel’e ilk geldiğimde Fransızlar ve İtalyanlar Libya’daydı. Her zaman uyum içinde değillerdi ama oradaydılar. Bugün ise Libya’da hiç Avrupalı kalmadı, sadece Türkler ve Ruslar var” dedi. Verilen bu mesajı da akılda tutarak masaya nelerin yatırılacağına göz atalım:
Fidan’ın bu toplantıda vereceği mesajların başında Türkiye’nin AB’ye tam üyelik adaylığı statüsünün devam etmesi olacağı tahmin ediliyor. Daha önce hem Cumhurbaşkaı Tayyip Erdoğan hem de Fidan bu talebi çok açık şekilde kamuoyu önünde dile getirdi. Dolayısıyla Fidan’ın Brüksel’de mevkidaşlarına ve Avrupa Komisyonu yetkililerine süreci canlandıracak adımları atmaları için çağrı yapması bekleniyor. Bunun için de ilişkileri sarpa sardıran Temmuz 2019 kararlarının geri çekilmesi talep edilecek.
Avrupa’nın adaylık sürecini yeniden canlandırıp canlandırmayacağı muamma ama en son 2030 genişleme raporunda Balkan ülkelerinin, Ukrayna ve Moldova’nın adı geçirilirken Türkiye’nin T’sine bile yer verilmemişti. Yıl boyu yayınlanan Türkiye ile ilgili raporlarda da insan hakları ihlalleri olduğuna vurgu yapılarak Türkiye’nin AB vizyonundan uzak olduğunun altı çizilmişti. Türkiye’nin üyelik müzakereleri 2005’te başladı ancak ilerleyen süreçte dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin çabalarıyla Türkiye’nin üyelik süreci yokuşa girdi. 2019’da alınan kararlar da tuzu biberi oldu.
Yine de Türkiye’nin toplantıya davet edilmesi Avrupa’nın da adım atmaya istekli olduğunun bir işareti. Ortaklık Konseyi ve yüksek düzeyli siyasi toplantıların yeniden başlatılması gibi konularda yeniden diyalog mekanizmasının kurulmasını isteyen Ankara’nın umudu Avrupa Parlamentosu seçimlerindeydi. Zaten bu da seçim sonrasındaki ilk Gymniach toplantısı.
Ankara’nın taleplerinin başında da Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda yeni adımlar atılması geliyor. Malum, Türk vatandaşları ister profesör, ister normal vatandaş, Schengen Vizesi konusunda giderek artan sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Üç ay önce açıklanan Schengen vize istatistiklerine göre AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize ret oranı yüzde 16’yı aştı. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya o zamanki açıklamasında 2019’da yüzde 9,7 olan Türk vatandaşlarının başvurularına ret oranının 2023’te yüzde 16,1’e yükseldiğini söylemişti. 2024 yılında vize müracaatı yapabilmenin dahi başarı olduğunu belirten Bağlıkaya Türk vatandaşlarına ret oranının Çinlilere göre yaklaşık üç kat yüksek olduğunu açıklamıştı.
Türk diplomatik kaynaklar “Vize süreçlerinde yaşanan sorunların giderilmesi AB ile aramızdaki ticari, kültürel, akademik ve insani bağların sürdürülmesi bakımından en temel meseledir” diyor. Aslında daha dün Solingen’deki saldırıyla ilgili girdiğimiz haber Avrupa’nın çifte standartlarına da güzel örnek oluşturuyor. Türk vatandaşları vize sorunları yaşayadursun, sığınma talebi reddedilen IŞİD bağlantılı saldırgana Almanya “özel koruma statüsü” vermiş.
AB’ye üye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve Fransa ise Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda birtakım sorunlar çıkarıyor denebilir. Diplomatik kaynaklar, Kıbrıs sorunun çözümü için sürecin devam ettirilmesi ve Türk-Yunan yakınlaşmasının somut adımlarla desteklenmesinin bu tür sorunların çözümü için yararlı olabileceğini belirtiyor. AB dışişleri bakanlarnın bu konuyu toplantıda gündeme getirmesi bekleniyor.
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Peter Stano salı günü gazetecilerin sorularını yanıtlarken Gymnich toplantısının Kıbrıs sorunun ele alınması için iyi bir fırsat olacağını, “Türk muhataplarımızdan yapıcı çözümlere nasıl ulaşmayı amaçladıklarını dinlemeye hazırız” sözleriyle ifade etti. Borrell’in ta geçen yıl kasım ayında hazırladığı ama ancak bu yaz ele alınabilen Türkiye raporunda da Ankara ile ilişkilerin düzelmesini Kıbrıs sorununun “federatif” bir şekilde çözüm bulmasının Türkiye’nin de devreye girmesiyle mümkün olacağını söylüyor.
Ancak Kıbrıs Harekâtı’nın 50’nci yıldönümü için yapılan törenler gösterdi ki Türkiye’nin böyle bir adımı desteklemek gibi bir planı yok. Zaten Türk diplomatik kaynaklar da Fidan’ın Avrupalı mevkidaşlarına bu sorunda Ankara’nın tutumunun “net” olduğunu anlatacağını söylüyor. Türk tarafı çözümün ancak her iki tarafın da eşit uluslararası statüye sahip olursa mümkün olacağını düşünüyor. AB tarafı ise konunun BM parametrelerine göre müzakere edilmesi gerektiğinde ısrarcı. Oysa zaten BM’nin eski Genel Sekreteri Kofi Annan döneminde bir referandum yapılmış ve Güney Kıbrıslılar Kuzey’le birleşmeyi reddetmişti.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın Brüksel’de Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile de ikili bir görüşme yapması ve ikili konuların yanı sıra Ege ve Kıbrıs sorunlarını ele alması bekleniyor.
Türkiye’nin Avrupa için bir diğer önemi de Avrupa’ya geçmek isteyen mültecileri durduran üçüncü ülkelerin başında gelmesi. Resmi kayıtlara göre Türkiye’de üç milyon 105 bin 539 Suriyeli var. Türkiye’nin Suriyelilerin başına göçmen polisi kesilmesinin bir karşılığı da var elbette. Avrupa 2016’daki anlaşma uyarınca Türkiye’ye altı milyar euro tahsis etti. Bu paranın yaklaşık 5,3 milyar euroluk kısmı kullanılırken, kalan kısmı da 2025 ortasında tamamlanacak projeler için kullanılacak.
Türkiye’nin gönderilen AB yardımlarının bu noktada Suriyeli mültecileri evlerine döndürmek için kullanılması gerektiğini söylüyor. Yeni yardımların Suriye’de yapılacak yerleşim alanları için harcanmasını düşünüyor. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ülkedeki kontrolün büyük bir kısmını sağlamış durumda, Suriye’nin kuzeyi hariç. Ayrıca Araap Birliği de Esad’ı yeniden aralarına kabul etti. Türkiye de Suriye ile normalleşme yolunda adımlar atmaya çalışıyor. Bu noktada gündem Suriyeli mültecilerin “gönüllü bir şekilde” evlerine dönmelerini sağlamak. AB ise Suriye topraklarında bu tür altyapı projelerini finanse edemeyeceğini söylüyor.