Çevreci batarya, bir start-up’a 55 milyar dolarlık satış yaptırdı
Dışişleri Bakanı Fidan 14 Afrika ülkesinden mevkidaşıyla Cibuti'de bir araya geldi. Amaç 2021 yılında alınan işbirliği kararlarının gözden geçirilmesiydi. Fidan işbirliğini artırma mesajı verdi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 14 Afrika ülkesinden mevkidaşlarıyla bu hafta sonu Cibuti’de bir araya geldi. Bu toplaşmanın sebebi Türkiye-Afrika Ortaklığı Üçüncü Bakanlar Gözden Geçirme Konferansı’ydı. Türkiye son dönemde dış politikada özellikle Afrika ile ilişkilerini geliştirmeye oynuyor. Öyle ki son 20 yıl içinde Afrika’daki Türk konsolosluklarının sayısı neredeyse dört katına çıktı.
Bu zirvede de amaç katılımcı ülkelerin stratejik işbirliği vizyonunun altını çizerek güvenlik, enerji ve ticaret gibi alanlarda süregelen projeleri değerlendirmekti. İlki İstanbul’da düzenlenen zirvede alınan kararlar ve eylem planları de yine ele alınacak konulardandı. Bu bakımdan Fidan iki gün süren zirvede birçok mevkidaşıyla ikili görüşme gerçekleştirdi. Bunlar arasında Burundi, Moritanya, Cibuti ve Afrika Birliği Komisyonu başkanı vardı. Liderler seviyesinde beş yılda bir yapılan Ortaklık Zirvesi, 2026 senesinde Afrika’da bir ülkede gerçekleştirilecek.
Türkiye’nin Afrika açılımının ardında yatan sahibi Fidan zirvenin son günü yaptığı konuşmasında şöyle anlattı: “Afrika’nın kendisini 21. yüzyılda daha büyük bir rol almaya hazırladığına tanıklık ediyoruz.” Kıtanın işsizlik, terörizm, eşitsizlik, iklim değişikliği ve siyasi istikrarsızlık gibi olaylarla çalkalanması ve bölgedeki birçok ülkenin artık Batı’nın boyunduruğundan çıkmak istemesi, başka güçlerin devreye girmesine olanak tanıyor. Örneğin Nijer, Mali ve Burkina Faso’daki darbelerin ardından Fransa’nın devre dışı bırakılıp Rus paramiliter grup Wagner’in devreye girmesi tesadüf değil.
Afrika doğal zenginliklerine rağmen fakir kalmış bir kıta. Bunun sebebi de sömürgeci devletlerin yarattığı sistemi bir türlü terk edememeleri. Mesela Nijer uranyum zengini bir ülke, darbe olana kadar bu zenginliği kendisi için kullanmak yerine Fransa’ya verdi. Şimdi senaryodan Fransa çıkmış olsa da başka bir güç, Rusya, bu zenginliklere ortak olmaya hazırlanıyor. Karşılığında da Nijer’in El Kaide tehlikesine karşı korumayı taahhüt edebilir. Tıpkı Mali ve Burkina Faso’da yaptığı gibi.
İşte Türkiye de benzer bir uygulamayı Somali için çok yakın zamanda hayata geçirdi. Yapılan 10 yıllık deniz anlaşmasıyla Türk donanması Somali denizini korsanlık ve terör tehlikesine karşı koruyacak. Ayrıca Somalili askerleri eğitecek. Bunun karşılığında Somali’nin münhasır ekonomik bölgesinden elde edilen gelirin yüzde 30’unu alacak. Daha bir ay önce Oruç Reis araştırma gemisi Somali denizinde petrol aramak için yola çıktı, bir hafta önce de Somali’ye vardı.
Ancak Türkiye bu atılımı sadece Somali ile sınırlandırmak istemiyor. Zirvenin ikinci gününde konuşan Fidan Türkiye’nin 2008’den bu yana Afrika Birliği’nin stratejik ortağı olduğunu söyleyerek “Biz tüm Afrika ülkeleriyle ilişkilerimizi yapılandırılmış, sistematik ve ihtiyaca uygun bir yaklaşım çerçevesinde iki taraflı olarak geliştirdik. Aynı zamanda Afrika Birliği çerçevesinde çok taraflı ilişkilerimizi de güçlendirdik. Bizler, Afrika’nın istikrarına en üst düzey önem veriyoruz ve Afrika’nın güvenlik endişelerini çok ciddi değerlendiriyoruz” dedi. Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin Afrika’da misyonlarının sayısının artış hızındaki dikey yükseliş de bunun bir göstergesi. Afrika’da Türkiye’ye ait 44 büyükelçilik, Ankara’da 38 Afrika ülkesinin büyükelçiliği var.
Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ticaret hacmi de her yıl biraz daha artıyor. Örneğin Fidan’ın konuşmasına göre geçen yıl sonu itibariyle ticaret hacmi 35 milyar doları aştı. Bu da 2013’ten bu yana ticari işbirliklerinin yüzde 50’yi aştığını gösteriyor. Türk müteahhitler, Batılıların güvenlik endişesi nedeniyle uzak durduğu Nijer gibi ülkelerde faaliyet göstererek otel, havaalanı gibi en az 1800 altyapı projesinde rol alıyor. Türkiye’nin Afrika’daki doğrudan yatırımları da yedi milyarın üstünde. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugüne kadar 31 Afrika ülkesine 50’den fazla ziyaret düzenledi. Bu hafta perşembe günü de Senegal Cumhurbaşkanı Beşir Cuma Fay Ankara’da resmi törenle ağırlandı.
Analistlere göre Türkiye’nin Afrika stratejisi 2011’de Türk işletmelerin söz konusu kıtanın yükselen ekonomik gücünden faydalanmak istemesi ve Ankara’nın nüfuzunu yakın çevresinin ötesine taşıma arzusuyla başladı. Erdoğan o zaman büyük bir kıtlığın pençesindeki Somali’yi ziyaret ederek bunu yapan ilk Afrikalı olmayan lider olmuştu. O zaman Somali’nin başkenti Mogadişu’da dalgalanan Türk bayraklarıyla coşkulu bir şekilde karşılanan Erdoğan, “Buradaki trajedi, medeniyet ve çağdaş değerler açısından bir sınavdır” demişti. Erdoğan’ın o ziyareti Afrika kıtasının tamamına “Türklerin Afrikayla çalışmayı gerçekten istediğini” gösterdi.
Türkiye’nin istikrarın tehlikede olduğu bölgelerde aldığı riskler her zaman işe yaramıyor. Geçen nisan ayında Sudan’da başlayan iç savaş ülkedeki Türklerin tahliye edilmesine neden oldu. Tahliye edilen Türkler oradaki işlerini apar topar bırakmak zorunda kaldı. Fidan’ın zirvede Sudan için de bir çift sözü vardı: “Biz Sudan’ın uluslararası toplumun dikkatinden kaçmasına izin vermemeliyiz ve hemen bir ateşkes ve kalıcı çözüm elde etmek için birlikte hareket etmeliyiz.”
Bu arada Türkiye sadece ticarete değil, yumuşak güç girişimlerine yatırım yapıyor. Örneğin Gana’nın başkenti Akra’da Sultanahmet Cami tarzında büyük bir cami inşa etmeye 10 yılını verdi. Mali, Cibuti, Sudan ve başka Afrika ülkelerinde de cami yapımları için paralar harcandı. Somali Türkiye’nin inşa ettiği okul ve hastanelerden faydalanıyor. Afrikalı öğrenciler değişim ve burs programlarıyla Türkiye’de eğitim alıyor. TRT geçen yıl İngilizce, Fransızca, Svahili ve Hausa dillerinde yayın yapan Afrika özelinde haber hizmeti vermeye başladı.
Analiz şirketi Cirium’un ağustos ayı uçuş verilerine göre Türk Hava Yolları, diğer tüm hava yolu şirketlerinden daha fazla Afrika bölgesine uçuş hizmeti veriyor. Birçok Afrika ülkesine vize kısıtlamalarını gevşeten Ankara, bu şekilde Sahel’den gelen orta ve üst sınıf Afrikalıların iş, eğlence ve sağlık ihtiyaçları için Türkiye’yi tercih etmesinin yolunu açtı.