İsrail, Eurovision yönetimini ikna etti: Şarkı sözleri değişti
İsrail ve Filistin arasında süren savaşa çözüm yolu bulmak için Ürdün'ün ev sahipliğinde zirve yapılacaktı. ABD, Ürdün, Filistin ve Mısır'ın masada olacağı zirve, Gazze'deki bir hastaneye gerçekleştirilen ve 500 kişinin ölümüne neden olan saldırı sonrası iptal edildi.
Abluka altındaki Gazze Şeridi’ndeki ‘savaşı durdurmanın’ yollarını görüşmek üzere diplomasi trafiği dün akşam itibarıyla ciddi bir sarsıntı yaşıyor. Ürdün, bugün İsrail-Filistin sorunu için önemli bir zirveye ev sahipliği yapacak, ABD Başkanı Joe Biden, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralının eşliğinde bir araya gelecekti. Ancak gece Gazze’de El-Ehli Baptist hastanesinin vurulması ve yüzlerce insanın ölmesi bu masayı dağıttı.
Önce Filistin Geçici Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas masadan kalktı. Abbas bu zirve için dün Ürdün’e geçmişti ama saldırı haberi gelir gelmez gerisin geri Batı Şeria’ya, Ramallah’a döndü. Onun zirveye katılmayacak olmasının belirginleşmesinin ardından Ürdün Kralı 2. Abdullah da zirveyi iptal etti.
O saatlerde Amerikan Başkanı Joe Biden da uçağına binip bölgeye hareket etmek üzereydi. Biden, saldırıyla ilgili olarak bir kınama açıklaması yaptı ama saldırganın kimliğine dair hiçbir şey söylemedi. Ardından genel beklenti Biden’ın da seyahatini iptal edeceğiydi ama o iptal etmedi,
İsrail’e gelmek üzere yola çıktı, bugün Tel Aviv’de olacak.
Kral Abdullah’ın ABD ve Mısır liderlerinin katılacağı dörtlü zirveye de ev sahipliği yapacağı kaydedilen açıklamada, zirvede, ‘Gazze’deki tehlikeli gelişmeler, bunların bölgeye yansımaları, barış sürecini canlandıracak siyasi bir çözüm bulunması’ konularının ele alınacağı aktarılmıştı.
Kral Abdullah’ın Mısır ve Filistin liderleriyle ayrı ayrı görüşmeler yapacağı belirtilen açıklamada, Ürdün’ün Mısır ve Filistin liderleriyle gerçekleştirilecek üçlü zirveye de ev sahipliği yapacağı belirtilmişti.
Zirve, İsrail’in Filistinlileri itmek istediği Mısır’ın katılımı açısından da önem teşkil ediyordu. Çünkü, Kahire yönetiminin şu anki en büyük endişesi Gazze ve Mısır arasındaki tek geçiş noktası olan Refah Sınır Kapısı. Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah, İsrail’in tehcir için zorladığı 1 milyondan fazla insanın yığılması tehlikesiyle karşı karşıya. Öte yandan elektrik, su kesintisi ile ilaç ve gıda tedarikinin engellendiği Gazze’ye ülkelerin gönderdikleri yardımları iletme sorumluluğu da Kahire’de. Ancak bu sorumluluk da Kahire için bir tehdide dönüştü çünkü İsrail, Gazze’yi tam kuşatma altına aldıktan sonra, Refah kapısından geçmeye çalışan herhangi bir yardım konvoyunu bombalayacağını açıkladı. Yardım gönderen ülkeler arasında Türkiye de var.
Ancak zirvede ‘Garantörlük formülü’ kapsamında arabuluculuk için hazır olduğu mesajını veren ve konunun ‘bölge devletleri’ dahilinde masaya yatırılmasının önemini vurgulayan Türkiye y0ktu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır ziyareti ardından gittiği Lübnan’da bölgede barışın tesisi için diplomasi trafiğini sürdürüyor. Sürdürdüğü diplomatik temaslarda Ankara’nın masada olmasının önemini vurgulayan Hakan Fidan, Filistin konusunda garantör olacak ülkeler arasında Türkiye’nin dahlinin de büyük önem taşıdığı vurgusunu yapıyor.
Aralık ayında seçimlere hazırlanan Mısır’da ekonomik kriz Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi için büyük bir yükken şimdi de hemen kapı komşusu büyük bir katliamı yaşıyor. Ekonomik olarak büyük bir göçmen akınını kaldırmayacak olan Mısır, bir yandan halkın ve Müslüman ülkelerin Filistinlileri görmezden geldiği şeklinde yorumlar yapma ihtimalinden çekiniyor bir yandan da ABD’nin ‘barış planı’ gereği İsrail’e karşı söylemlerini kısıtlıyor.
ABD’nin Ortadoğu’daki barış planı, bölge ülkelerinin İsrail ile normalleşmesini öngörüyordu. Hatta Suudi Arabistan ve İsrail arasında şimdilik ‘dondurulan’ normalleşme süreci de buna bir örnek. Ancak Mısır’ın ‘normalleşme’ süreci çok daha eskiye, 6 Ekim 1973’teki Yom Kippur Savaşı ardından yapılan meşhur Camp David anlaşmasına dayanıyordu. Taraflar, antlaşmayı, dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın İsrail ziyaretinden 16 ay sonra 26 Mart 1979’da imzalamıştı. Antlaşmanın temelini, 17 Eylül 1978’de Mısır Cumhurbaşkanı Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin tarafından ABD Başkanı Jimmy Carter gözetiminde imzalanan Camp David Sözleşmesi oluşturmuştu.
Mısır dünyada İsrail’i resmen tanıyan ilk Arap ülkesi. Ve bugün tüm bu bağlamda sınırına 1 milyondan fazla Filistinli zorunlu olarak göç ettirilirken eli, kolu bağlanmış durumda. Pazar günü Mısırlı yetkililerle görüşen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze’ye yardım gönderilmesi için sınır kapısının açılabileceğini söylemiş ancak detay vermemişti.
Hamas’ın Müslüman Kardeşlerin Filistin kolu olarak kurulması nedeniyle Kahire örgüte, çekimser yaklaşıyor. Refah Sınır Kapısı da Filistinlilerin yaratabileceği göçmen akını ve İslamcı militanların ülkeye giriş yapmasından duyulan endişe nedeniyle kapalı tutuluyor.
Bu endişe nedeniyle Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Filistinlileri ‘topraklarında kalma’ çağrısını yineliyor. Ve Filistinlilerin orada kalmasının ‘Filistin davasının dağılmaması’ açısından önemli olduğunu vurguluyor.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı. Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmıştı.
Gazze’den düzenlenen saldırılarda 299’u asker 1400 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarında Gazze’de 2 bin 778 kişinin öldüğünü, 10 binden fazla kişinin yaralandığını duyurmuştu. İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 61 Filistinlinin öldüğü, yaklaşık 1250 kişinin yaralandığı belirtilmişti.
İsrail’in saldırılarında ayrıca 13 gazeteci yaşamını yitirmişti.
Lübnan’ın güneyindeki İsrail sınırında 8 Ekim’den bu yana Hizbullah ve İsrail ordusu arasında çıkan çatışmalarda ise şu ana kadar 3 sivil ile 4 Hizbullah milisi ve 2 Filistin İslami Cihad Hareketi üyesi öldü.
Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri hayatını kaybetti.