Avrupa teyakkuzda: Stokholm’de silah sesleri, Fransa’da sinagogu ateşe vermeye çalışan kişi öldürüldü
Fransa'da aşırı sağın ilk turdaki zaferinin ardından sol ittifak ve merkez sağ güçlerini birleştirdi, güçlü olmadıkları yerlerde adaylarını çekti.Çoğunluk hükümeti kurmak isteyen Le Pen'in partisi RN üçüncü sıraya düşerken sol ittifak birinci çıktı.
Fransa Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden beri diken üstünde. Fransa’daki AP seçimlerini kazanan aşırı sağın bir de alelacele yapılan meclis seçimlerinin ilk turunu birinci sırada tamamlaması Fransızları paniğe soktu. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri aşırı sağa geçit vermeyen ülke ikinci turda sürpriz dönüş yaptı. Marine Le Pen’in aşırı sağcı partisi Ulusal Birlik (RN) seçimin ikinci turunda birinci gelmesi beklenirken üçüncü sıraya düştü.
Ipsos’un ilk tahminlerine göre tüm ideolojik farklılıklarını bir kenara bırakarak aşırı sağı yenmek için birleşen sol Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) sandıktan 171 ila 187 sandalye, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un merkez sağcı ittifakı Ensemble’ın 153 ila 163 arasında milletvekili çıkarması bekleniyor. Le Pen’in üçüncü sıraya düşen partisi RN’in ise 134 ila 152 sandalyeye sahip olması bekleniyor. İlk tahminlerin ardından Paris sokaklarında kutlama yapılırken RN’in genel merkezinde ölüm sessizliği hakimdi.
Sonuçlar Fransa’nın üç bloktan oluşan ancak net çoğunluğu olmayan kararsız bir parlamentoya sahip olacağı anlamına geliyor. Çünkü mecliste çoğunluk sağlanabilmesi için bir parti ya da ittifakın en az 289 sandalye çıkarması gerekiyor. Mevcut ittifakların hiçbiri bunu başaramadı. Yani Macron uzun zamandır politikalarını eleştiren muhalif partilerle koalisyon hükümeti kurmak için müzakere masasına oturmak zorunda kalacak.
Sandıklar kapandıktan hemen sonra sonuçlar açıklandığında konuşma yapmayacağını açıklayan Macron sonuçlar netleşince yazılı açıklamasında seçim sonuçlarına saygı gösterileceğinin altını çizdi. Öte yandan Başbakan Gabriel Attal “ilkeleri” doğrultusunda bu sabah Macron’a istifasını ileteceğini söyledi.
Seçim sonrası düzenlediği basın toplantısında mevcut şartların birçok kişiyi belirsizliğe sürükleyecek “emsalsiz bir siyasi durum” yarattığının farkında olduğunu söyleyen Attal ulusun “üç bloğa bölünmesini görmek istemediğini” söyledi ve ekledi:
“Bu Fransa’ya yakışmaz, Fransız halkının politikalarına göre değil. Yarından itibaren tüm Fransızları kapsayacak, açık değerlere sahip, birliğimizi koruyacak ve bölünmemizi engelleyecek yeni bir siyasi uzlaşmaya ulaşmak için çalışmalıyız.”
Diğer tüm sol partiler içinde en fazla sandalye kazanacağı tahmin edilen solcu Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) lideri Jean-Luc Mélenchon dün gece Paris’in kuzeyindeki La Rotonde Stalingrad restoranında yaptığı konuşmada “Cumhurbaşkanı Yeni Halk Cephesi’ni hükümete çağırmakla yükümlüdür” dedi. Seçmenlerin solun “imkansız” görülen zaferini mümkün kılmak için gösterdiği çabayı öven Mélenchon “Halkımız en kötü senaryoyu açık açık reddetmiştir. Bu gece RN mutlak çoğunluğa ulaşmaktan çok uzak” diyerek, bunun “yeni Fransa’yı oluşturan milyonlarca kişi için rahat nefes almak anlamına geleceğini” söyledi. Bu arada Mélenchon, halka seslenişinde sol hareketin sembollerinden olan Enternasyonel marşını seçmenleriyle birlikte hep bir ağızdan söyledi.
Everyone stand up for The Internationale 🫡🇫🇷🌹 pic.twitter.com/8DXbqNvvVj
— /leftypol/ – leftypol.org (@leftypol_org) July 7, 2024
Mélenchon’un konuşmasında dikkat çeken bir diğer nokta da Filistin meselesiydi. “Yeni Halk Cephesi’nden başbakanımız olacak” diyen Mélenchon, “Pek çok şeye kararnameyle karar verebileceğiz. Filistin devletini uluslararası düzeyde tanımamız gerekecek” dedi. Ancak NFP tek başına iktidara gelemediği için merkez sağın bu talebi nasıl karşılayacağı muamma.
Macron’un seçim kararından dört gün sonra kuruldu Yeni Halk Cephesi. İsmi de 1936’da faşistlerin iktidara gelmesini önleyen Halk Cephesi’nden geliyordu. Bu geniş ve aslında ideolojik olarak solun farklı köşelerinde bulunan ittifakta Mélenchon’un partisinin yanı sıra Sosyalist Parti, Komünist Parti ve Yeşiller yer alıyor. İttifakın başbakan olarak kimi aday göstereceği ya da koalisyonun ne kadar kalıcı olacağı belli değil.
30 Haziran’daki ilk turda Marine Le Pen’in partisi aşırı sağcı RN ülke genelinde oyların yüzde 33,35’ini alarak birinci olmuştu. Bunun üzerine sol ve merkez sağ kolları sıvadı; bir hafta içinde hangi bölgede hangi aday daha yüksek oy oranına sahipse onun lehine olacak şekilde 200’den fazla kişi adaylığını çekti. Böylelikle örneğin solun oylarının iyi olduğu bölgede merkez sağ, merkez sağın oylarının iyi olduğu yerde sol aday göstermedi.
RN’de kan kaybettiren bir diğer şey de adaylarının bazılarının ırkçı, homofobik ve yabancı düşmanı açıklamalarıydı. Partinin önceki destekçileri için bu bir şok etkisi yaratmasa da kararsız seçmenlerin oy vermesinde RN adaylarının şiddetlenen söylemlerinin de etkisi oldu. Yine de aşırı sağın kazanımlarının olmamasını söylemek haksızlık olur. İki yıl önceki seçimlerde RN 89 sandalye çıkarabilmişti. Bu seçimde kendi rekorunu kırmayı başardı. Yine de Le Pen çoğunluğu sağlayabileceğine inanıyordu. Bu nedenle de birinci gelirlerse azınlık hükümeti kurulmayacağının altını çizip duruyordu.
RN’in mevcut lideri Jordan Bardella seçimden sonra kürsüye çıkarak yaptığı konuşmada Macron ve sol arasındaki işbirliğini “onursuzluk ittifakı” olarak niteleyerek hedef aldı. Aşırı sağın daha önce görmediği seviyede oy almasına yardım ettiği için Fransız halkına teşekkür eden Bardella, Macron ve Başbakan Gabriel Attal’ın aşırı sol ile “tehlikeli seçim oyunları” oynadığını iddia etti. Hayal kırıklığına uğradığı görülen Bardella, Macron’u “ülkeyi belirsizliğe ve istikrarsızlığa itmekle” suçladı.
france tonight:
far left/far right split screen pic.twitter.com/FEhWkGtVnP— ian bremmer (@ianbremmer) July 7, 2024
Oysa Paris’teki Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan halk belirsizlik ya da istikrarsızlığa düşünmeden kutlama yapıyordu. Çünkü haftalardır sokaklarda tepki gösterdikleri aşırı sağ, tam da istedikleri gibi başa geçememişti. Atılan sloganlardan biri “Gençler Ulusal Cephe’yi mahveder”di. Le Pen RN’i, ırkçılığını ve antisemit duygularını gizlemeyen babası Jean-Marie Le Pen’den devralmış, partinin imajını temizlemek için babasını partiden ihraç ettiği gibi, Ulusal Cephe olan parti adını Ulusal Birlik olarak değiştirmişti. Bu arada bir not düşelim: Fransa İçişleri Bakanlığı’na göre katılım oranı yüzde 58’i görerek son 50 yılın en yüksek katılım oranı oldu, bu da aşırı sağ korkusunun sandığa gitmeyenleri bile harekete geçirdiğini gösteriyor.