Somali onay vermiş: Türkiye Somali’ye uzay üssü kuracak
Fransa'da bir okul müdürü ve üç öğrencisi arasında 28 Şubat'ta yaşanan başörtüsü tartışmasının yankıları devam ediyor. 2020 yılında öldürülen Paty'nin kız kardeşi de tartışmalara dahil oldu. Paty, hükümete yüklendi.
Fransa’da üç öğrenci ve okul müdürü arasında yaşanan tartışmayla patlak veren başörtüsü tartışması devam ediyor. 28 Şubat’ta yaşanan kavganın görüntüleri Fransa’da okullardaki başörtüsü yasağı tartışmalarını alevlendirirken 2020 yılında radikal İslamcı tarafından başı kesilerek öldürülen öğretmen Samuel Paty’nin kız kardeşi yetkilileri suçladı.
Paris’teki Maurice-Ravel okulu müdürü 28 Şubat’ta üç öğrenciden 2004’te çıkarılan yasa gereği başörtülerini çıkarmalarını istedi. Ancak üç öğrenciden biri müdürün talebine karşı çıktı ve kavgadaki tansiyon da böylelikle yükselmiş oldu. Olayın ardından basına konuşan öğrenci “şiddet gördüğünü” söyleyerek müdürü şikayet etti. Öğrenci müdürün koluna sert bir şekilde vurduğunu öne sürdü. İddia müdür tarafından reddedildi ve süreç yargıya taşındı. Aradan geçen bir ay da bu olayın yatışmasına neden olmadı. Müdür 22 Mart günü okuldaki iş arkadaşlarına bir e-posta göndererek “kendi ve okulun güvenliği için” istifa kararı aldığını duyurdu.
Fransa Başbakanı Gabriel Attal da 27 Mart’ta gazetecilere hükümetin genç kız hakkında “iftira” suçlamasıyla şikayette bulunduğunu açıklayarak okul müdürünün arkasında durdu.
Bu olayın ardından alevlenen tartışmalara bir isim daha eklendi. 2020 yılında bir radikal İslamcı tarafından başı kesilerek öldürülen öğretmen Samuel Patty’nin kız kardeşi. Başbakan’ın açıklamasına rağmen Mickaëlle Paty hükümeti ve eğitim yetkilileri gerekli önlemleri almamakla suçladı. İstifasını duyuran müdürün ölüm tehditleri aldığını belirterek istifa etmesi ardından kardeşinin ölümünü de anımsatarak açıklama yapan kız kardeş Paty, hükümetin ve yetkililerin kardeşinin cinayete kurban gitmesi ardından dahi yeteri kadar önlem alamadıklarını ve hâlâ daha eğitimcilere yönelik devam tehditlerin ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Paty’e göre bu durum hükümetin kardeşinin cinayetinden de ders almadığının göstergesi.
Paty, okul ve eğitim yetkililerinin “çok sayıda hatası” olduğunu ve bakanların kardeşinin ölümüne yol açabilecek tüm boşlukları incelemeleri gerektiğini söyledi. Paty, kardeşinin ölümünden önce belli mecralarda hedef gösterildiğini bundan büyük bir endişe duyduğunu ancak yetkililerin bu endişeyi görmezden geldiğini ifade etti. Paty şunları söyledi: “İstihbarat servisi tüm bu tehdit unsurlarını tespit edebildi, bilgi toplamada bir kusur yoktu. Ancak sorun bu bilgilerle ne yapıldığıydı. Sanki bir eylem olup olmayacağını görmek için beklediler. Aslında kardeşimin korunması gerektiği gayet açıktı” dedi.
Paty, hükümetin sorumluluğunu “inkar” ettiği suçlamasında bulunarak kardeşinin tehdit edilmesinin ardından “bekle ve gör” tavrı sergilediğini söyledi.
Aslında basına konuşarak ilgiyi üzerine çekmek istemediğini belirten Paty, son yaşanan olayların ardından kendisini daha fazla tutamadığını söyledi. Son yaşanan olaylar ardından yetkililerin bu konuyu daha ciddiye alması gerektiğini vurgulayan Paty, kardeşinin başına gelenlerin de herkesçe bilinmesini istediğini söyledi. Paty, şunları söyledi, “İlerleme sağlanamaması, son üç buçuk yılda kardeşimin başına gelenlerin bilinmemesi beni devleti bir şeyler yapmaya zorlamak konusunda daha çok konuşmaya itti” dedi.
Üç yıl önce Çeçen bir mülteci öğrencilerine Hz. Muhammed karikatürleri gösteren öğretmen Samuel Paty’yi başını keserek öldürmüştü. Paty’nin karikatürleri öğrencilerine göstermeden önce sınıftaki Müslüman öğrencileri dışarı çıkardığı biliniyordu. Ancak öğrenciler durumu ailelerine anlatınca konu hızla Facebook’taki Müslüman göçmenlerin bulunduğu gruplarda yayıldı. Olaydan kısa süre sonra Paty’nin başı kesik cesedi eğitim verdiği okulun yakınına bulundu. Beş ay önce de Fransa’nın kuzeyindeki Arras kentinde Dominique Bernard adında bir öğretmen 20 yaşındaki eski bir öğrencisi tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Bernard’ın başına gelenlerin sorumlusu öğrenci de radikal İslamcıydı.
Türkiye’de 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı’ndan ardından sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, Kur’an kurslarının Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanması, kaçak kursların önlenmesi, tarikatların faaliyetlerine son verilmesi, kılık kıyafet yasasının ödünsüz uygulanması gibi kararlar alınmıştı. 28 Şubat’ta başörtülü kadınların okula alınmaması bugün hâlâ seçim kampanyalarında dile getiriliyor.
Fransa’da okul müdürü ve öğrencileri arasındaki başörtüsü tartışmasının 28 Şubat’ta çıkması da bu yüzden dikkat çekici.