Gazze yolunda öldürülen Bilal Öztürk’ün son mesajı 10Haber’de
İsrail, işgal altındaki Golan Tepeleri'ne düzenlenen roket saldırısında 12 kişinin öldüğünü açıkladı. Hizbullah 'Biz yapmadık' diyor ama İsrail Lübnan'daki Hizbullah'ı sorumlu tutuyor. Netanyahu ABD'den erken ayrıldı, savaş kabinesini toplayacak.
İsrailli yetkililer, ülkenin kuzeyinde Lübnan ve Suriye sınırındaki Golan Tepeleri‘nde bulunan Mecdel Şems kasabasındaki bir futbol sahasına düzenlenen roket saldırısında 12 kişinin öldüğünü ve 6’sı ağır 24 kişinin de yaralandığını duyurdu. İsrail askeri sözcüsü Daniel Hagari ölenler arasında çocukların da bulunduğunu söyledi ve Lübnanlı grup Hizbullah’ı saldırıyı gerçekleştirmekle suçladı.
Ancak Hizbullah olayla ilgisi olduğunu reddetti. İran destekli örgütten yapılan açıklamada “Mecdel Şems’in hedef alınmasıyla ilgili olarak bazı düşman medya kuruluşlarında yer alan iddiaları kategorik olarak reddettiğini” söyledi: “İslami Direniş’in (Hizbullah’ın askeri kanadı) bu olayla hiçbir bağlantısı yoktur.”
Saldırıyı Hizbullah’ın gerçekleştirdiğine ilişkin ellerinde “kesin istihbarat” bulunduğunu dile getiren Hagari ise güvenlik teşkilatının saldırıya nasıl karşılık verileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunduğunu “siyasi iradeyle ortak kararlar alıp harekete geçeceklerini” belirtti: “İstihbaratımız net. Hizbullah masum çocukların öldürülmesinden sorumludur. Örgüte karşı bir yanıt için hazırlanacağız ve derhal harekete geçeceğiz.”
Çok geçmeden İsrail ordusu yaptığı kısa incelemede, Mecdel Şems’i vuran saldırının Lübnan ve işgal altındaki Golan Tepeleri sınırında yer alan Şeba (Sheba) köyünün kuzeyindeki bir bölgeden kaynaklandığını açıkladı. X’te paylaşılan açıklamada, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’nde bir futbol sahasına isabet eden roketten yine Hizbullah’ın sorumlu olduğu belirtildi.
Bu arada Hizbullah, İsrail’in Gazze’ye savaş açtığı 8 Ekim’den bu yana İsrail-Lübnan sınırına yakın bölgelerde İsrail güçleriyle sürekli karşılıklı çatışıyor. Örgütün, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı sırasında Filistin halkıyla dayanışma amacıyla başlattığını söylediği sınır ötesi saldırılar, daha büyük bir bölgesel çatışmasından korkulmasına neden oluyor.
Bu son saldırının hedefindeki 1200 kilometrekarelik bir plato olan Golan Tepeleri, İsrail’in 1967’de Altı Gün Savaşı’nın ardından işgal ettiği ve 1981’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) oybirliğiyle kınadığı bir hamleyle ilhak ettiği Suriye toprağı. Bölgede yaşayanların çoğu Suriyeli Dürzilerden oluşuyor ve bunların bir kısmı İsrail vatandaşlığına sahip.
Golan Tepeleri’ne yapılan bu saldırı dünya basınında geniş yankı uyandırırken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun ABD’li üst düzey yetkililerle bir araya geldiği ABD gezisinden erken döneceği belirtildi. Söz konusu açıklamada “Başbakan Binyamin Netanyahu, Mecdel Şems’teki felaketi öğrenir öğrenmez İsrail’e dönüşünün mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi talimatını verdi” dendi.
The Times of Israel gazetesinin haberine göre ABD’deki Netanyahu’nun mahiyetindeki bir yetkili, ABD saatiyle gece 23.00 olarak planlanan uçuşun saat 18.00’e çekildiğini kaydetti. Daha sonra tekrar bir açıklama yapan Netanyahu’nun ofisi, Başbakan’ın ülkeye döner dönmez güvenlik kabinesini toplayacağını bildirdi.
İsrail merkezli Kanal 14 televizyonu ise bomba bir iddiayı ortaya attı. Kanalın verdiği habere göre Netanyahu, Hizbullah’a yönelik operasyon için ABD’den onayı aldı. Bu, İsrail’in Lübnan’a geniş çaplı saldırılar düzenleyebileceği anlamına geliyor.
Beyaz Saray, Dürzi köyü Mecdel Şems’e düzenlenen ve aralarında çocukların da bulunduğu 12 kişinin ölümüne neden olan füze saldırısının “korkunç” olduğunu söyledi ve İsrail’e desteğin “demir gibi sağlam” olduğunu belirtti.
Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby yaptığı açıklamada “Lübnan Hizbullah’ı da dahil olmak üzere İran destekli tüm terörist gruplara karşı İsrail’in güvenliğine olan desteğimiz sarsılmaz ve tereddütsüzdür” dedi.
Lübnan hükümeti ise yaptığı açıklamada “tüm cephelerde çatışmaların derhal durdurulması” çağrısında bulundu ve sivillere yönelik saldırıları kınadı.
Ulaştırma Bakanı Ali Hamiyye de Mecdel Şems kentine yönelik ölümcül saldırı sonrası Lübnan hava sahasının uçuş trafiğine kapatıldığı iddialarını yalanladı.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Mecdel Şems’teki saldırının ardından “Dünya Nasrallah’ın terör saldırıları karşısında sessiz kalmaya devam edemez” dedi.
“İran tarafından silahlandırılan ve finanse edilen Hizbullah, çocuk ya da yetişkin, asker ya da sivil, Yahudi ya da Müslüman, Dürzi ya da Hıristiyan ayrımı yapmaz” diyen Herzog “İsrail Devleti vatandaşlarını ve egemenliğini kararlılıkla savunacaktır” diye ekledi.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin Mecdel Şems’te ölümlü roket saldırısının gerçekleştiği yeri ziyaret ettiği ve belde sakinleriyle görüştüğü aktarıldı.
İsrail ordusundan yapılan bir başka açıklamada da İsrail Ordusu Kuzey Komutanlığı Komutanı Tümgeneral Ori Gordin’in, saldırıya ilişkin 210’uncu Tümen Komutanı Tuğgeneral Yair Peli ve diğer komutanlarla değerlendirme toplantısı yaptığı bildirildi.
Gordin’in saldırının gerçekleştiği futbol sahasını da ziyaret ettiği ve Dürzi lider Muafak Tarif, yerel yöneticiler ve belde sakinleriyle bir araya geldiği söylendi.
İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise Mecdel Şems saldırısının bedelini Lübnan’ın “bir bütün olarak” ödemesi gerektiğini söyledi. Hizbullah lideri Hassan Nasrallah’a atıfta bulunan Smotrich “Küçük çocukların ölümünün bedelini Nasrallah kellesiyle ödemeli” dedi.
İsrailli bakan “Benim gerekli adımlara ilişkin tutumum bilinmektedir. Başbakan derhal geri dönmelidir. Şimdi eylem zamanı!” diye ekledi.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de Mecdel Şems saldırısında “kırmızı çizginin” aşıldığını söyledi ve buna “artık” izin verilmemesi gerektiğini savundu.
Aşırı sağcı bakan, Dürzi ve Yahudi toplumları arasındaki bağa atıfta bulunarak, bu bağın genellikle “kan sözleşmesi” ve “yaşam sözleşmesi” olarak adlandırıldığını söyledi.
Al Jazeera’den Hamdah Salhut, saldırının sınır ötesi çatışmaların başlamasından bu yana meydana gelen en ölümcül olaylardan biri olduğunu ve geniş çaplı bir savaş korkusunun arttığı bir dönemde meydana geldiğini söyledi. “Hizbullah bunun kendilerinden kaynaklanmadığını söylüyor, oysa İsrailliler anında örgütü suçlamaya başladılar” diyen Salhut, iki tarafın da topyekûn bir savaş istemediğini ancak buna hazırlıklı olduğunu savundu.
İsrail gazetesi Haaretz’in köşe yazarlarından Gideon Levy “Şimdi işler gerçekten kontrolden çıkabilir” uyarısında bulundu: “Bu dramatik bir an. Bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Çok fazla belirsizlik var. Önümüzdeki saatler belirleyici olacak. İsrail’in bu olayı görmezden geleceğini sanmıyorum.”
Siyasi analist Ori Goldberg de saldırının İsrail ile Hizbullah arasında “topyekûn bir savaşa” yol açmasının pek olası olmadığını düşündüğünü söyledi. “Her iki taraf da topyekûn bir savaş istemiyor, bu çok açık bir şekilde ortaya kondu” diyen Goldberg, saldırının İsrail’in merkezinde değil, çevresinde gerçekleştiğine dikkat çekti: “Bunun bizi topyekûn bir savaşa götürmek için yeterli olacağını sanmıyorum.”
Futbol sahasına yapılan saldırı, aynı gün Lübnan’da dört Hizbullah mensubunun öldüğü bir İsrail saldırısını takip etti. Lübnan’daki iki güvenlik kaynağı, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki Kfar Kila’ya düzenlediği saldırıda öldürülen dört savaşçının farklı silahlı gruplara mensup olduğunu ve bunlardan en az birinin Hizbullah’a ait olduğunu söyledi.
İsrail ordusu uçaklarının Hizbullah’a ait bir askeri yapıyı hedef aldığını ve binaya giren savaşçıları tespit ettiklerini açıkladı. Hizbullah, Kfar Kila saldırılarına misilleme olarak aralarında Katyuşa roketlerinin de bulunduğu en az dört saldırı gerçekleştirdiğini iddia etti.