ChatGPT’yle gündem: İsrail’in hastaneyi vurmadıklarını kanıtlamak için paylaştığı materyaller yapay zekâ destekli olabilir mi?
İsrail'e karşı Lahey'de açılan soykırım davasının mimarı olan Güney Afrikalı Bakan Naledi Pandor, İsrail istihbaratı tarafından tehdit edildiğini söyledi. Pandor tehditelere rağmen geri adım atmayacağı mesajını verdi.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde saldırılarını tüm ateşkes çağrılarına rağmen aralıksız sürdürdüğü bir ortamda Güney Afrika, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) Tel Aviv’e soykırım davası açmıştı. UAD de 26 Ocak’ta görülen duruşmada İsrail’in eylemlerinin soykırım anlamına gelebileceğinin “makul” olduğuna hükmetmiş ve ateşkes içermeyen ihtiyati tedbir kararı vermişti.
UAD’deki dava sürerken, davanın mimarı Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Naledi Pandor basın mensuplarına konuştu. Cape Town’da yaptığı açıklamada Pandor, İsrail istihbaratının kendisini tehdit ettiğini söyledi ve sosyal medyada defalarca hedef gösterilen ailesinin güvenliği için endişeli olduğunu ifade etti.
International Relations and Cooperations Minister Naledi Pandor has accused Israeli intelligence of trying to intimidate her after the International Court of Justice (ICJ) ruling. https://t.co/JqWz9oRuYs
— Mail & Guardian (@mailandguardian) February 9, 2024
Güvenliğin artırılması için talepte bulunduğunu söyleyen Pandor “Daha fazla güvenliğe sahip olmamızın daha iyi olacağını düşündüm. Ama beni en çok endişelendiren şey ailem. Bazı sosyal medya mesajlarında çocuklarımdan bahsediliyor ama bu olağan bir durum. İsrail ajanları, istihbarat servisleri böyle davranıyor, sizi korkutmaya çalışıyorlar. Bu yüzden korkmamalıyız. Yürütülmekte olan bir davamız var” dedi.
Hükümetin tıpkı Filistin halkının Güney Afrika’nın apartheid sistemine karşı verdiği mücadelede olduğu gibi UAD davasını sonuna kadar götürmeye kararlı olduğunu söyledi ve ekledi:
“Artık geri duramayız. Onlarla (Filistinlilerle) birlikte olmalıyız. Bence izin vermememiz gereken şeylerden biri de cesaretimizin kırılmasıdır. Buna devam etmemiz son derece önemli. Güney Afrika halkıyla konuştuk; neden bu ahlaki yolu seçtiğimizi anlıyorlar. Duraksamamalıyız, korkmamalıyız. Cape Town ve tüm Güney Afrika halkının desteğiyle bu çok önemli görevi yerine getirecek güce sahip olacağımıza inanıyorum.”
Güney Afrikalı Bakan Birleşmiş Milletler’in pasif duruduğunu savunarak örgüt yapısında radikal bir değişiklik çağrısında bulundu:
“BM’de gerçek bir reforma doğru somut bir şekilde ilerlemek hepimizin üstlenmesi gerektiğine inandığımız kilit görevlerden biri. Çünkü barışı uygulama kabiliyetine sahip daha güçlü bir BM olsaydı Filistin’de gördüğümüz bu durum yaşanmazdı. Dolayısıyla önümüzdeki beş yıl içinde BM reform gündeminin Güney Afrika için güçlü bir dış politika hedefi olması gerektiğini düşünüyorum.”
Pandor ayrıca Güney Afrika’nın avukatlarının önümüzdeki aylarda kendi bakanlığı ve adalet bakanlığı ile birlikte UAD’deki bir sonraki duruşma için çok çalışacaklarını söyledi.
Güney Afrika’nın UAD’ye gitmesi ve ardından gelen mahkeme karar dünyayı kutuplaştırdı. 7 Ekim’de Hamas tarafından gerçekleştirilen saldırının ardından Batılı ülkeler İsrail’in kendini savunma hakkını desteklerken, Arap Birliği de dahil olmak üzere diğer ülkeler Güney Afrika’nın açtığı davayı destekledi.
Güney Afrika Cumhuriyeti 29 Aralık 2023’te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açtı.
Güney Afrika, Gazze’deki durumun aciliyet teşkil etmesi sebebiyle UAD’den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar 11-12 Ocak’ta Lahey’deki Barış Sarayı’nda yapıldı.
Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi’nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetti.