Kılıçdaroğlu’nun bir günü | ‘Kandil esas Cumhur İttifakı’nı destekliyor’
İran'da 28 Haziran'da yapılacak seçimler için geri sayım sürüyor. Tek reformist adayın bulunduğu seçimler için muhaliflerden boykot çağrısı gelirken katılımın çok düşük olacağı tahmin ediliyor.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin geçen ay helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından İranlılar cuma günü sıkı kontrol edilen bir seçimde cumhurbaşkanı seçecek. Sonucun İran’ın en üst düzey karar mercii olan dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in halefini etkilemesi bekleniyor.
İran’ın dini lideri artık 85 yaşında olduğundan bir sonraki cumhurbaşkanının sert görüşlerini paylaşan adayların yarışa hakim olmasını sağlayan Hamaney’in halefini seçme sürecine yakından dahil olması muhtemel.
Seçim Gazze’deki savaş nedeniyle tırmanan bölgesel gerilimler, hızla ilerleyen nükleer programı nedeniyle İran üzerinde artan Batı baskısı ve siyasi, sosyal ve ekonomik krizler nedeniyle artan ülke içi muhalefet ile aynı zamana denk geldi.
Ancak Batı karşıtı Hamaney’in yerine geçecek kişinin geliyor olması İran’ın seçkin din adamları arasında en büyük endişe kaynağı. Hamaney’e bağlı din adamları ve hukukçulardan oluşan sertlik yanlısı inceleme organı Muhafız Konseyi 80 kişilik ilk havuzdan beş sertlik yanlısı ve bir düşük profilli ılımlı adayı onayladı.
Sertlik yanlıları arasında parlamento başkanı ve güçlü Devrimci Parti’nin eski başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ve eski nükleer müzakereci Said Celili öne çıkıyor. Tek ılımlı aday olan Mesud Pezeşkiyan ise ülkede siyasi olarak kenara itilmiş reformist grupların desteğine sahip.
Hamaney hiçbir adayı kamuoyu önünde desteklemedi. Ancak devlet medyasının bildirdiğine göre danışmanı Yahya Rahim Safavi seçmenleri “görüşleri yüce liderin görüşleriyle çelişmeyen bir cumhurbaşkanı” seçmeye çağırdı.
“Halk kendisini ikinci adam olarak gören bir cumhurbaşkanı seçmeli. Cumhurbaşkanı bölünme yaratmamalı” diyen Safavi Devrim Muhafızları Ordusu’nun da eski baş komutanlarından.
Her ne kadar cumhurbaşkanının rolü yüksek bir uluslararası profile sahip olsa da gerçek güç dış politika ve nükleer politikalar gibi devlet meselelerinde son sözü söyleyen ve hükümetin tüm kollarını, orduyu, medyayı ve mali kaynakların büyük kısmını kontrol eden dini liderde.
Helikopter kazasında Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile birlikte hayatını kaybeden Reisi, Hamaney’in potansiyel halefi olarak görülüyordu ve ani ölümü İran’ın bir sonraki en üst düzey liderinin seçimini etkilemek isteyen sertlik yanlıları arasında yarışa yol açtı.
Konunun hassasiyeti nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen ve Hamaney’e yakınlığıyla bilinen bir İranlı Reuters’a verdiği demeçte dini liderin “iktidardakiler arasında uyumun esas olduğu durumlarda siyasi çekişmelere tahammülü olmadığını” söyledi.
İçeriden bir yetkili “Dini lidere sadık ve onunla tamamen uyumlu, aynı zamanda Devrim Muhafızları’nın güvenilir bir müttefiki olan bir cumhurbaşkanı, iktidarın sorunsuz bir şekilde el değiştirmesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir” dedi.
Dini kurumların dindar destekçilerinin sertlik yanlılarına oy vermesi beklenirken, birçok İranlı sınırlı seçim seçenekleri, muhalefete yönelik baskılardan duyulan hoşnutsuzluk ve yaşam standartlarının kötüleşmesine duyulan öfke nedeniyle çekimser kalmayı tercih edebilir.
Hamaney’e de sıkı sıkıya bağlı olan Pezeşkiyan’ın şansı 2020’den bu yana seçimlerde evde kalan milyonlarca hayal kırıklığına uğramış, çoğunlukla genç seçmeni çekmesine ve beş sertlik yanlısı aday arasında devam eden bölünmelere bağlı.
Ancak bazı seçmenler reformistlerin geçmiş iktidar dönemlerinde daha çok özgürlük sağlayamadığına inandıkları için bu kesimin seçim gücü belirsizliğini koruyor.
Genç bir Kürt kadın olan Mahsa Amini’nin 2022’de gözaltında ölmesiyle başlayan huzursuzluk liderlerinin “rejim değişikliği” talep eden göstericilerle aralarına mesafe koymasının ardından reformistlerle iktidar tabanları arasındaki uçurumun derinleştiğini gözler önüne serdi.
Reformistler İran’ın teokratik yönetimine sadık kalmakla birlikte Batı ile yumuşamayı, ekonomik reformu, sosyal liberalleşmeyi ve siyasi çoğulculuğu savunuyor.
Hem yurtiçinde hem de yurtdışında yaşayan İranlı muhalifler yüksek katılımın İslam Cumhuriyeti’ni meşrulaştıracağını savunarak sosyal medya platformu X’te “#ElectionCircus” hashtag’ini yaygın şekilde kullanarak seçim boykotu çağrısı yaptı.
Nobel Barış Ödülü sahibi tutuklu İranlı Nergis Muhammedi Tahran’daki ev hapsinde tutulduğu yerden gönderdiği mesajda bunun “sahte” bir seçim olacağını söyledi.
Muhammedi hükümetin iktidarını sürdürmek için baskıya dayandığını ve seçimi düzenlemekteki amacının “demokrasiyi ve insan haklarını korumak değil iktidarı ve tiranlığı güçlendirmek olduğunu” ifade etti.
Ancak önde gelen reformist siyasetçiler düşük katılımın sertlik yanlılarının devletin tüm kolları üzerindeki kontrolünü sürdürmesine olanak sağlayacağı uyarısında bulundu.
Reisi 2021’de yaklaşık yüzde 49’luk bir katılım oranıyla -2017’deki yüzde 70 ve 2013’teki yüzde 76’lık katılım oranlarına kıyasla önemli bir düşüşle- zafere ulaştı.
Beş sertlik yanlısı aday kampanyaları ve televizyon tartışmaları sırasında sosyal ve siyasi özgürlükleri tartışmaktan büyük ölçüde kaçınırken krizin üstesinden gelmek için özel planlar sunmadan ülkenin ekonomik sıkıntıda olduğunu kabul etti.
69 yaşındaki eski sağlık bakanı Pezeşkiyan sosyal özgürlükleri savunuyor ve İslam Cumhuriyeti’ndeki kadınların ve etnik azınlıkların haklarını dile getiriyor. Daha pragmatik bir dış politika izleyeceği sözünü de veriyor.
İran’daki seçim sistemine göre hiçbir aday, boş oylar da dahil olmak üzere kullanılan oyların en az yüzde 50 artı birini alamazsa ilk iki aday arasında ikinci tur oylama yapılacak.