Yayın ekranı… Euro 2024 elemelerinde Fransa ve Hollanda sahne alıyor
İrlanda'nın 1937 anayasasında kadının rolü ve ailenin tanımıyla ilgili "modası geçmiş" ifadelerin çıkarılması amacıyla yapılan referandumda "hayır" oyu çıktı. Halkı yenilikçi anayasayı kabul etmemeye iten neydi?
İrlanda 8 Mart Kadınlar Günü’nde hem kadının evdeki rolü, hem de aile tanımıyla ilgili referanduma gitti. Referandumda temel olarak halka iki soru yöneltildi. Anayasadaki evlilik bağıyla tanımlanan “aile” ifadesi evli olmayanları da kapsayacak şekilde genişletilmeli mi? İkinci soru ise “Kadınların evdeki rolüne atıfta bulunmak yerine aile üyelerinin birbirlerine bakım konusunda yardımcı olması ifadesinin konmasını ister misiniz?” idi.
İkinci değişiklikte amaç kadının “eğer evdeki işlerini aksatmasına neden oluyorsa çalışmaması gerektiği” şeklindeki ifadeyi çıkarmak ve ailedeki bireylerin karşılıklı olarak birbirlerini desteklemesinin devlet tarafından da teşvik edileceğini resmen belirtmekti.
Referandumda halka yöneltilen sorular bir zamanlar boşanma ve kürtajın yasak olduğu muhafazakâr, ezici çoğunluğu Katolik olan İrlanda’nın çeşitliliği giderek artan, toplumsal olarak daha özgür bir ülkeye gidişinde yeni bir adım olarak görülüyordu. 1949 yılında cumhuriyet haline gelen İrlanda’da boşanma hakkı ancak 1995 yılında kazanıldı, 2015 yılında eşcinsel evlilik yasallaştı, 2018 yılında ise kürtaj yasağı kaldırıldı. Ne var ki önceki adımlar çok daha kritik olmasına rağmen halk bu sefer referandumda olumsuz oy verdi.
Aile ve ev içi bakım konusunda anayasada yapılması beklenen değişiklikle ilgili oy sayımında beklenen sonuç alınamadı. Seçmenlerin yüzde 67’si aileyle ilgili maddeye “hayır” oyu verdi, ev içi bakımla ilgili madde yüzde 74’ün ret oyuyla sandığa gömüldü.
Aile tanımının genişletilmesini ve kadının evdeki rolünü belirten ifadelerin kaldırılmasını isteyen, yani referandumu destekleyen İrlanda Başbakanı Leo Varadkar yenilgiyi kabul etti. “Eski kafalı” anayasa maddelerini kaldırarak modern aile yaşamının gerçeklerini anayasaya taşımayı ve böylelikle cinsiyet eşitliğini anayasaya yansıtmayı amaçlayan Varadkar seçmenlerin hükümete “iki darbe birden indirdiğini” söyledi. Varadkar “Açıkça görülüyor ki biz yanlış anlamışız. Atalarımız ‘Başarının babasının çok, başarısızlığın ise yetim olduğunu’ söylese de bu kadar büyük farkla kaybettiğinizde bir şeyleri yanlış anlayan çok insan olduğunu düşünüyorsunuz. Ben de kesinlikle onlardan biriyim” dedi.
Aslında referandum öncesi yapılan anketlerde her iki maddenin de değiştirilmesi konusunda halkın desteğinin büyük olduğu görülüyordu. Ama seçim günü gelip çattığında anketlerin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı.
Galway Üniversitesi hukuk profesörü ve İrlanda İnsan Hakları Merkezi yöneticisi Siobhan Mullaly Amerikan haber ajansı AP’ye yaptığı değerlendirmede Varadkar’ın oylamayı Kadınlar Günü’ne denk getirirse insanların daha da gaza gelerek anayasadaki mevcut maddenin çıkarılması yönünde oy vereceğini düşündüğünü söylüyor. Ne var ki durum Varadkar’ın sandığı kadar basit değildi. Muhalefet ve hak grupları öncekilerden çok daha kafa karıştırıcı, ilericilerin yabancı kaldığı cansız bir kampanya yürütüldüğünü belirtiyor.
Engelli hakları ve sosyal adalet savunucularının referandumu desteklememesinde kadının evdeki rolüyle ilgili soruda aranan cevabın çok kısıtlı olmasıydı. Mullaly çoğu kişinin anayasadaki cinsiyetçi dilin kaldırılmasını istediğini ancak hükümetin istenen kapsamlı hükmü getirmek yerine çok sınırlı ve zayıf bir hüküm getirdiğini belirtiyor. Liberal avukat ve akademisyenlerden bazıları anayasa değişikliğinin yeterince kapsamlı olmadığını kabul ederek, bunun vergilendirme, vatandaşlık ve diğer konularda istenmeyen sonuçlar doğuracağı konusunda uyarı yaptı.
Ülkede kürtaj ve eşcinsel evliliğin halkın oylamasına sunulduğu referandumlar epey hararetli geçmişken kadının evdeki rolü ve aile tanımıyla ilgili büyük bir tartışma yaşanmadı. Ülkenin merkeziyetçi hükümet koalisyonunun ortakları Fianna Fail ve Fine Gael ile muhalefet partisi Sinn Fein dahil önde gelen siyasi partilerin hepsi anayasa değişikliğini kabul etti.
Halktan referandumu desteklememesini isteyen siyasi partilerden biri Aontu’ydu. Aontu, kürtajın yasallaştırmasını desteklemesi üzerine Sinn Fein’den ayrılan daha gelenekçi bir parti. Partinin lideri Peadar Toibin hükümetin kullandığı ifadelerin muğlak olduğunu, bunun da ileride halkın sürekli mahkeme kapılarını aşındırmasına yol açacağını savundu.
Dublin’de hemşire olan Una Dhuinn “Referandum çok aceleye getirildi. Üzerinde düşünmek ve içeriğine bakmak için yeterli vaktimiz olmadı. Bu yüzden güvenli tarafta kalmak amacıyla her iki değişikliğe de hayır dedim. Değişiklik falan yok” dedi.
Ülke bir yıl sonra seçime gidecek. Dolayısıyla hükümetin bu konuya değil de seçimlere odaklanması bekleniyor. Ama gelecek yeni hükümet tekrar bu konuyla ilgilenmeyi düşünürse orası ayrı. Ama yeni hükümet olumlu sonuç almak istiyorsa mevcut hükümetin halka sunduğu değişikliklerden daha kapsamlı bir içerik sunması gerekiyor.