‘Dün Srebrenitsa, bugün Gazze’: Binlerce kişi Filistin için sokağa döküldü
İsrail cumartesi günü kuzeyde iki, Refah'ta sekiz asker kaybetti. İsrail lideri savaşın devam edeceği sözünü verse de Refah'ta bir sonraki duyuruya kadar günde 11 saat ateşe ara verileceği açıklandı. Ancak Netanyahu ordunun kararına tepkili.
Dünya İsrail ve Gazze arasında ABD’nin önerdiği çerçeve ateşkesin kabul edilmesi için el ele verirken son iki haftada yüzlerce insanı katleden İsrail biraz frene basmaya karar verdi. İsrail ordusu sınırda biriken insani yardımların Gazze’ye daha rahat ulaşabilmesi için şeridin bir kısmında askeri faaliyetlerde günübirlik “taktiksel duraklama”ya geçeceklerini söyledi. Ordu duraklamanın Refah bölgesinde sabah sekizde başlayıp akşam yediye kadar yürürlükte kalacağını söyledi. Saldırılar bir sonraki açıklamaya kadar her gün bu saatlerde geçerli olacak.
İsrail geçen ayın başlarında Refah’a girdiğinden beri Gazze’nin dışa açılan yüzü olan Refah sınırı kapatıldı. Mısır sınır kapısının ancak İsrailli askerler Refah’tan çekildiğinde açılabileceğini söyledi. İki ülke karşılıklı görüşmeler gerçekleştirse bile İsrail işgalini kritik “Philadelphia” olarak da bilinen Selahaddin Koridoru’na kadar uzattı. Dolayısıyla masada varılan anlaşma gerçekte uygulanamadı. Şimdilik açık olan kapıların ikisi de İsrail’e bakıyor. Bunlar Refah’a yakın Kerem Şalom ile Gazze’nin kuzeyinde kalan Erez.
Refah’tan yardım giremediği için kuzeyden güneye sürülmüşlerle birlikte bir milyondan fazla insanın sığındığı bölgede insanlar yeniden orta kesimlere doğru göç etmeye başladı. Çoğu derme çatma çadır kamplarında kalıyor, tuvalet olarak çukurları kullanıyor. Üstelik saldırıların hedefindeki bölgelerden uzaklaşsalar bile güvende değiller çünkü İsrail tahliye bölgesi dışındaki yerleri de vurmaya devam ediyor. Bunlara Birleşmiş Milletler (BM) çadır kentleri ve okulları da dahil.
BM İsrail’in yardımların bölgeye ulaşmasını engellemesi ve su kaynaklarını kesmesi nedeniyle bölgede açlığın yaygın bir durum haline geldiğini ve yüz binlerce insanın kıtlığın eşiğine geldiğini bildirdi. BM’nin insani yardım ajansı OCHA’nın verilerine göre 6 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar Gazze’ye günde ortalama 68 BM kamyonu girdi. Nisan ayında bu sayı 168’di. Ancak yardım kuruluşlarına göre bölgeye günlük olarak girmesi gereken kamyon sayısı 500. Yani hem nisanda hem de mayısta bu miktarın çok altında kalındı.
İsrail saldırıları belli zaman aralıklarında duraklatma kararını yardım kamyonlarının Kerem Şalom sınırından Gazze’nin içindeki yerlere ulaştırılması için kuzey-güney yönündeki Salahaddin yolundan güvenli bir şekilde geçebilmesi için aldığını açıkladı. Bu karar BM ve uluslararası yardım kuruluşları ile ortaklaşa koordine edildi.
Gazze’ye yardımların dağıtımını denetleyen İsrailli askeri kurum Cogat kamyonların girişinde bir kısıtlama olmadığını iddia ediyor. Cogat 2 Mayıs’tan 13 Haziran’a kadar tüm sınır kapılarından günde 201 kamyon olmak üzere hem yardım hem de ticari amaçlı 8600’den fazla kamyonun geçtiğini söylüyor. Ancak bu yardımların çoğu geçiş noktalarında yığılarak nihai hedeflerine ulaşamadı.
Cogat sözcüsü Şimon Freedman yüklerin sınır kapılarının önünde yığılmasının BM’nin hatası olduğunu iddia ediyor. Ajansların “en temel lojistik sorunları çözemediğini” söyleyen Freedman kamyon konusunda da sıkıntılar yaşandığını söylüyor. BM ise sorumluluğun kendisine atılmasına karşı çıkıyor. BM İsrailli askerlerin araçların geçişine geç onay verdiği için sürecin uzadığını, güvenliğin eksik olması nedeniyle bazı durumlarda yardım konvoylarının Gazze yollarında ilerlerken kalabalıklar tarafından yağmalandığını belirtiyor.
Yeni düzenleme kamyonların Gazze’ye girip çıkması için her gün 11 saatlik kesintisiz yolculuk imkanı sağlıyor. Bununla birlikte İsrailli askerlerin Salah a-Din yolu boyunca kamyonları koruyup korumayacağı belli değil.
Öte yandan Netanyahu bu plan konusunda orduyla anlaşmazlığa düşmüş gibi görünüyor. Reuters’de yer alan habere göre İsrailli yetkililerden biri, “Başbakan sabah 11 saatlik insani yardım molası haberlerini duyunca sekreterine döndü ve bunun kendisi için kabul edilemez olduğunu açıkça belirtti” dedi. Benzer bir tepkiyi de Netanyahu’nun iktidar koalisyonundaki aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir verdi. Taktiksel duraklama fikrini kınayan Ben-Gvir, böyle bir karar alan kimse işini kaybetmesi gereken bir “aptal” olduğunu söyledi.
Karar her ne kadar bölgedeki yardım tıkanıklığını aşmak için alınmış görünse de son iki günde İsrail’in Gazze’de verdiği kayıpların üstüne gelmesi dikkat çekti. Cumartesi günü Gazze’nin kuzeyinde iki İsrail askeri öldürüldü, aynı gün Refah’ta zırhlı aracı hedef alan patlamada sekiz asker öldürüldü. Gazze işgalinin tam teşekküllü başladığı 27 Ekim’den bu yana ordunun verdiği en ağır kayıplar arasında yer alan bu ölümler İsrail içinde ateşkes çağrılarının artmasına ve özellikle ultra-Ortodoksların askerlikten muaf tutulmasına duyulan öfkeyi yükseltecek. Ultra-Ortodokslar dini eğitimlerini gerekçe göstererek askerlik görevinden kaçabiliyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu cumartesi günkü konuşmasında askerlerin ölümlerinden dolayı “derin üzüntü” duyduğunu dile getirerek Hamas’ı “iğrenç ve cani” olarak niteledi. Savaş hedeflerine sadık kalmaya devam edeceklerinin sözünü veren Netanyahu “Hamas’ın askeri ve siyasi gücünü yok etmek, kaçırılan tüm rehinelerimizi geri getirmek, Gazze’nin artık İsrail için tehdit oluşturmayacağından emin olmak ve hem kuzeyde hem de güneyde yaşayan halkımızı güvenli bir şekilde evlerine döndürmek hedeflerine ağır maliyetine rağmen sadık kalmalıyız” dedi.
İsrailli askerlerin aileleri, çocuklarının uzayan savaşta daha fazla tehlike altında kalmasını istemiyor. Bu sebeple Refah işgali başlamadan hemen önce büyük bir kısmı imza toplayarak çocuklarının evlerine dönmesini istedi. Ancak onların talepleri de rehine ailelerinin istekleri gibi duyulmadı. Rehinelerin aileleri savaşın başından bu yana ateşkesin imzalanmasını ve rehinelerin evlerine sağ salim dönmesini istiyor. Netanyahu hükümeti ise bir anlaşmaya varmak yerine geçen hafta Nuseyrat mülteci kampında kurtarma operasyonu yürüttü. Dört rehine için 270’ten fazla Filistinli hayatını kaybedince bu yöntemin meşruluğu sorgulanır oldu.