İsrail’in ‘Deyf’i hedef aldık’ dediği saldırısında ölen sivil sayısı 90’a yükseldi
İsrail'in İran saldırısının ölçeği Tahran'da alay konusu oldu. Siyasiler bir yandan İsrail'in saldırı gücüyle dalga geçip kendi savunma sistemlerini överken diğer yandan nasıl karşılık verileceğini konuşmaya başladı.
İsrail’in cumayı cumartesiye bağlayan gece İran’a saldırısı gerilimi daha da tırmandırmaktan kaçınacak şekilde ölçülü düzenlenmişti. Haftalardır konuşulan “Ya İran’ın petrol altyapısını vurursa” endişeleri de böylece bir süreliğine rafa kalkmış oldu. Ancak ölçülü de olsa saldırı, saldırıdır. İranlı siyasiler beklenenden zayıf saldırı hakkında ne düşünüyor? Bundan sonra Ortadoğu’da ne görmeyi beklemeliyiz?
Cumartesi günkü saldırı İran’ın 1 Ekim’de Lübnan Hizbullahı lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesinin intikamı olarak 180’den fazla balistik füzeyi İsrail’e ateşlemesine karşılık olarak, birkaç saat içinde dalgalar halinde düzenlendi. Onlarca savaş uçağı İran’ın üç farklı noktasında füze üretim ve hava savunma tesislerini vurarak İranlı dört askerin ölümüne neden oldu. İsrail saldırıyı Körfez ülkelerine saatler öncesinde bildirdi.
İsrail’in hedef aldığı askeri varlıklar arasında Rus yapımı S-300 hava savunma sistemleri de vardı. Ama İranlı yetkililer saldırının etkisini en aza indirerek hasarın sınırlı kalmasını sağladıklarını söyledi. Analistler hasarın boyutunun henüz değerlendirilmediğini ama değerlendirilse bile Tahran’ın tüm hasarı açıklamayabileceğini düşünüyor. İsrail’in tepkisi zayıf olduğu için Tahran’ın tepkisinin de güçlü olmayacağı kanaatindeler.
Vurulan hedeflerin sayısı, İsrail’in saldıracağına dair İran’ı uyaran bazı Arap yetkilileri de şaşırttı. İran bölgedeki diğer ülkelere saldırıyla karşılık verme niyetinde olmadığını söylese de bazı diplomatlar saldırının daha da büyük bir savaşı tetiklemesinden endişe duyuyor. Bunun sebebi de İran’ın saldırıdan çok önce “İsrail bizim petrol altyapımızı hedef alırsa biz de Körfez’i vururuz” demiş olması.
İsrailli yetkililer İran’ın füze üretimini ve hava savunma sistemini hedef almalarının “isteseler İran’da her yeri vurabileceklerine dair güçlü mesaj verdiğini” söylüyor. Yine de cuma günkü saldırı Netanyahu hükümetindeki ılımlıların ve Biden yönetiminin baskılarının etkili olduğunu bir işareti.
Şimdi karar verme sırası İran’da. İsrail’in hava sahasını ihlal etmesine tepki atışı mı yapılacak yoksa ABD’nin tavsiyelerine kulak vererek misilleme yapmamaya mı karar verecek? Hükümetin ilk tepkisi “misilleme yapacağız” söylemlerinden ziyade, hava savunma sistemlerinin ne kadar etkili olduğu konusunda duydukları gururu ifade etmek oldu. Bazıları kendi savunma sistemlerinin İsrail’in Demir Kubbesi’nden daha iyi olduğunu söyleyecek kadar ileri gitti.
Tabii tüm bu gururlanmanın ardından nasıl bir tavır alacakları konusunda tartışma da baş gösterdi. Aşırı muhafazakâr milletvekili Emir Hüseyin Sabeti, “Güvenliğimizin istikrarı otoriteye ve düşmanın en küçük hatasına dahi güçlü bir yanıt vermeye bağlıdır. İsraillilerin dağı fare doğurmamış olsa bile İran’ın kırmızı çizgisi ihlal edilmiştir ve topraklarımıza girilmesine onları şaşırtacak bir cevap verilmelidir. En uygun zaman da Gazze ve Beyrut’ta kendilerini yıprattıkları şu andır” dedi.
İran parlamentosunun Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi İbrahim Rızai ise İsrail’in saldırısıyla dalga geçti. “Birkaç dakika önce Mehrabad Havaalanı’ndan Tahran’a gelip bazı sokaklardan geçtim, olağandışı bir şey göremedim” diyen Rızai, “Siyonist düşman bozuk para gibidir, ses çıkardığıyla kalır, ne bir değeri ne de etkisi vardır. Büyük İran’a ciddi bir şekilde zarar veremeyecek kadar zayıflar” diye yazdı.
İran’ın eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin danışmanı Hesamuddin Asena ise “Aslanın kuyruğuyla oynadınız. Burası Filistin, Lübnan, Irak ya da Afganistan değil. İran” diye konuştu.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, İsrail’in saldırısıyla ilgili ilk kez konuşarak “İki gece önce bir hata yaptılar elbette abartıyorlar. Bunu büyütmek yanlış ancak küçültmek de yanlış” diyerek saldırıyı hafife alanlara seslendi. Hamaney konuşmasına “Siyonist rejimin İran’a karşı hesap hatası var. Bu bozulmalı. İran’ın gücünü, kabiliyetini ve iradesini hala tam olarak anlayamadılar. Bunu onlara anlatmamız lazım” diye devam etti. Yine de daha önceki İsrail saldırılarında olduğu gibi doğrudan misilleme çağrısı yapmadı.
Bu saldırı İsrail, Hamas ve Katar, ABD ile Mısır gibi arabulucu ülkelerin Gazze’deki savaşı bitirme amacıyla Katar’ın başkenti Doha’da yeniden görüşmeye başlayacağı bir dönemde meydana geldi. Şimdiye kadar yapılan görüşmelerin hiçbiri sonuç vermedi. İsrail ve İran arasındaki gerilimin bugünkü görüşmeleri karmaşık hale sokması pekâlâ mümkün.
Bir yıldır süren savaşın Lübnan’a doğru genişlemesi İran’ın işine gelmedi. İsrail’e karşı İran’ın bölgedeki en caydırıcı gücü Hizbullah ancak şu anda örgütün yönetici kadrosunun büyük kısmı ölü. Geriye kalanlar isim açıklamaktan kaçınıyor çünkü sıradaki hedefin bu kişi olmasından endişe duyuyorlar. Aynı şey Hamas için de geçerli.
Ayrıca İbrahim Reisi’nin ölümünün ardından cumhurbaşkanı olan Mesud Pezeşkiyan, Batı’yla ilişkilerini yumuşatmak istediği bir politika gütmeyi hedefliyor. İsrail’in Ortadoğu’daki yardımcılarına ağır hasar vermesi İran’ın Ortadoğu’daki gücünü azaltıcı bir etki yaratacağından kışkırtmaların sürmesi halinde İran bir şekilde İsrail’le sıcak savaş haline geçebilir. Bu da Pezeşkiyan’ın ılımlılık stratejisine zarar verebilir.
Öte yandan İsrail’in de büyük savaştan kaçınmak için kendince nedenleri var. Nihayetinde İsrail halihazırda iki cephede sıcak savaş halinde. İran’la savaşmak için ekstra güce ihtiyacı var. Oysa şu an bile yedek askerlere güvenmek zorunda. Savaşın daha da uzaması, normalde başka işlere sahip yedek askerlerin daha fazla orduda kalmasına ve ekonominin hasar görmesine neden olabilir.
İsrail ve İran’ın şu anda yaptığı şey ise doğrudan ateş teatisine girişmek. Ancak İsrail ve Hizbullah arasındaki savaş da bir ateş teatisiyle başladı. Yanlış bir hesaplama ortaya bir savaşın çıkmasına neden olabilir.