İsrail’in kara operasyonu başlarsa: Bölgesel savaş ve göç krizi ihtimali

Hamas'ın İsrail'e başlattığı saldırının tetiklediği savaş bugün altıncı gününde. Can kayıpları binleri bulurken, İsrail, Gazze'yi tam kontrol altına almayı hedeflediği 'kara operasyonu'nun sinyallerini veriyor. Bu sinyaller ne anlam ifade ediyor, Hizbullah savaşa daha da müdahil olursa ne olur?

Dünya 13 Ekim 2023
Bu haber 7 ay önce yayınlandı
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarından. Fotoğraf: AA

Gazze’de yönetimi elinde tutan Hamas’ın İsrail’e karşı başlattığı ‘Aksa Tufanı’ operasyonu altıncı gününe giriyor. Ancak ‘Hamas’ dediğimize bakmayın. Başlatan Hamas olsa da operasyonda İslami Cihat’ın yanı sıra laik-sosyalist Filistin Kurtuluş Demokratik Cephesi’nin (DFLP) silahlı kanadı Ulusal Direniş Tugayları’nın, Marksist-Leninist Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) de yer aldığı biliniyor. Ankara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi yüksek lisansı yapan Filistinli Jeelan’a göre bu çok önemli bir detay. Zira Batı medyası savaşta sadece Hamas’ın adını zikrediyor.

Orta Doğu uzmanı gazeteci Hediye Levent de 10Haber’e bilgi verirken Hamas’la ilgili değerlendirmenin taraflara göre değiştiğini söylüyor. “İsrail ve İsrail’in bakış açısı çerçevesinde hareket eden Batı nezdinde Hamas radikal islamcı olarak değerlendiriliyor” diyen Levent “Arap dünyasında Hamas radikal islamcı olarak görülmüyor, özellikle Filistinliler açısından. Müslüman kardeşlerin Gazze kolu olması, hedefleri ve yöntemleri gibi birtakım konularda Filistinler arasında da ciddi itirazlar söz konusu. Ama Hamas’ı sevmeyenler bile bu grubu İsrail’e karşı durabilen iki güçten biri olarak görüyor” diye devam ediyor.

İsrail, Gazze'ye karadan girmeye hazırlanıyor, 2 milyon Gazzeli'nin kaçabileceği bir yer yokİsrail, Gazze’ye karadan girmeye hazırlanıyor, 2 milyon Gazzeli’nin kaçabileceği bir yer yok

Jeelan’a göre Hamas 2008’de patlak veren Gazze Savaşı’ndan bu yana askeri açıdan büyük bir gelişme kaydetti. Nitekim birçok uzman İsrail’in saldırı karşısında bu kadar gafil avlanmasında Hamas’ı ‘fazla hafife almasının’ önemli bir etken olduğunu belirtiyor. İsrail bu zamana kadar Hamas’ı Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’ne karşı dengeleyici bir unsur olarak görüyordu. Ayrıca hükümetin meseleye bakışı daha çok, “Hamas böyle bir saldırıya kalkışırsa onu ezeriz ve bu Gazze halkının Hamas’a bakışını değiştirir” şeklindeydi. Jeelan’a göre Filistin tarihte hiç radikal islamcıların hakimiyetine girmedi ve Hamas’ın şu anda Gazze’de hakim güç olmasından İsrail’in yayılmacı politikası sorumlu. Hamas’ın bu kadar etkili güç olmasında, maddi ve manevi destek veren İran, Hizbullah gibi İslamcı grupların da etkisi büyük.

Hamas saldırılarının öncesi de var

Jeelan’a göre Filistin halkının büyük bir kısmı direnişi destekliyor. Bunda bir hafta boyunca süren Sukot Bayramı’nda Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya büyük çaplı baskınlar düzenlemesinin de önemli etkisi var. Hamas öncülüğündeki saldırıların birdenbire başlamadığını söyleyen Jeelan son haftalarda yaşanan ama dünya basınında pek yankı bulmayan Mescid-i Aksa baskınlarına binlerce yerleşimcinin katıldığına, savaşa kadarki süreçte de sene başından beri belki de yüzlerce baskın gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Bu baskınların en büyüklerinden biri temmuz ayında Cenin mülteci kampına İsrail ordusu tarafından, ‘silahlı direniş gruplarının burada faaliyet gösterdiği’ gerekçesiyle gerçekleştirildi.

Sosyal medyaya yansıyan şiddet görüntülerinin ya da Gazze’den yapılan roket saldırılarının insancıl olmadığı konusunda pek çok kişi hemfikir. Ancak Jeelan burada bir parantez açıp Hamas’ın saldırı düzenlediği bölgede yaşayanların büyük çoğunluğunun askeri eğitim aldığını vurguluyor. “İsrail’de askerlik zorunlu ve 12 yaşından itibaren bunun eğitimini alıyorlar” diyen Jeelan Gazze tarafındaki yıkımın çok daha büyük olduğunu belirtiyor.

Jeelan’ın babası 70’lerdeki Yıpratma Savaşı’na katılmış. Ancak aile o dönemden bu yana uygulanan ambargo nedeniyle Filistin’e bir daha dönememiş.

Abbas’ın tutumu nasıl?

Savaş başladıktan sonra Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin Devlet Başkanı konumunda bulunan Mahmud Abbas, Hamas öncülüğündeki saldırıları “Filistin’in kendini savunma hakkı vardır” diye destekledi. Yaklaşık üç gün sonra da Birleşmiş Milletler’den bölgedeki kritik duruma müdahale etme çağrısında bulundu. Abbas’ın bu tutumunu “Yapabileceği başka bir şey yoktu, karşı koyabileceği bir durum söz konusu değildi”  diye değerlendiren Hediye Levent, Abbas yönetiminin son dönemlerde Filistinlilerin eleştiri odağında olduğunu da dile getirdi.

Bu eleştirilerin ana nedenlerinden birinin El Fetih içindeki demokrasi yoksunluğu olduğunu belirten Levent “Yolsuzluk, El-Fetih yönetimine dair yolsuzluk iddiaları, maaşların ödenememesi, ekonomi başta olmak üzere birçok politikanın işlevsizliği gibi ciddi eleştiriler var” dedi.

Abbas’ın yaşının da problem olduğunu belirten Levent, o ve ülke yönetiminin 30 yaş, hatta 40 yaş altı kesimin taleplerini anlayamayacağı yönünde bir kanaat olduğunu söyledi. Levent, Abbas’ın bunca ciddi eleştirinin karşısında ‘Biz bu operasyona karşıyız’ demesinin büyük bir risk olacağını belirtiyor.

‘Hizbullah çok dahil olmak istemiyor’

Savaşın ilk günü Lübnan Hizbullahı’ndan İsrail’e yönelik “Gazze’ye ateş açılırsa biz de boş durmayız” minvalinde bir uyarı gelmişti. Hemen ertesi gün sabah saatlerinde Hizbullah’ın İsrail’e ateş açtığı görüldü. Salı günü de taraflar arasındaki gerginlik büyüdü. İsrail Lübnan sınırından İsrail’e girmeye çalışan beş kişiyi öldürdüğünü duyurdu, karşılıklı top ateşi açıldı. Hatta İsrail, Hizbullah’a ait siperleri ve gözetleme kulelerini vurdu.

Fotoğraf: AA

O olaydan sonra gerilimin azaldığını belirten Levent, Hizbullah’ın en azından Gazze’yi tam olarak kontrol altına almayı hedefleyen bir kara operasyonuna kadar savaşa daha fazla müdahil olmak istemeyeceğini söyledi. Levent “Hizbullah’ın savaşa ya da çatışmaya dahil olması demek, bütün Lübnan’ı İsrail’le çatışmaya, savaşa sürüklemek demektir. Ve Hizbullah’ın da bunu kolay kolay göze alamayacağını söyleyebiliriz” dedi.

1982’de kurulan Hizbullah, İsrail’in Güney Lübnan’ı işgaline karşı oluşmuş Şii bir grup. Askeri bir kanadı olan Hizbullah, Lübnan siyasetinde de kritik rol oynuyor. “Hizbullah, Lübnan içinde siyasi bir denge” diye devam eden Levent “Lübnan’ın iç siyasi dengelerinin zaten iki ana unsuru var. Biri Hizbullah ve ortakları, diğer tarafta da Sünni hareketler ve diğer grupların oluşturduğu hareketler var. Dolayısıyla Lübnan siyaseti bu gruplarla denge üzerinde duruyor. Şimdi Hizbullah’ın bütün bunları gözden çıkararak Lübnan’ın İsrail’in hedefi haline getirebilecek bir savaşa girmesi kesinlikle kolay değil. Hizbullah’a da faturası ağır olabilir böyle bir durumda” diyor.

Levent Hizbullah’ın en azından bugüne kadarki tavrını ‘uyarı’, İsrail’e karşı ‘Daha da ileri gidersen biz de devreye gireriz’ şeklinde bir çeşit caydırıcı tehdit olarak nitelendirebileceğimizi söylüyor.

Peki ya kara operasyonu başlarsa?

Gazze sınır yakınındaki Sedrot kentinde bulunan askeri bölgede konuşlu İsrail topçu birlikleri Gazze’ye saldırı düzenledi. Fotoğraf: AA

İsrail Sderot’a asker yığarak, İsrail’in güneyindeki yerleşim yerlerinden vatandaşlarını tahliye ederek kara operasyonu sinyali vermeye başlamıştı. Pazartesi günü Yahudi medyasında İsrail başbakanı Benyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Joe Biden’a kara operasyonuyla ilgili olarak “Başka çaremiz yok” dediği iddia edilmişti. Dün de Financial Times’da yer alan haberde İsrail’in 35 askeri tabur ve dört tümeni İsrail’in güneyinde konuşlandırdığı bildirildi. Ayrıca göreve acilen çağrılan 300 bin yedek askere ek olarak 60 bin kadar yedek asker daha çağrıldı. Savunma Bakanı Yoav Gallant “Hamas bir değişiklik istedi ve bunu yapacak. Gazze’de olanlar artık olmayacak. Saldırıyı havadan başlattık, daha sonra karadan da geleceğiz” dedi. Bu da çeşitli çevrelerde kara operasyonuna bir işaret olarak değerlendirildi. Peki kara operasyonu başlarsa ne olur?

Levent bu konuda “Gazze’deki 2 milyondan fazla insan nereye gidecek. Komşu ülkeler Mısır, Ürdün, Suriye ve hatta Lübnan’dan bahsedecek olursak bu dört ülkenin de iki milyonu aşkın insanı alacak kapasitesi ekonomik olarak da, siyasi olarak da, sosyal olarak da yok” diyor. Suriye zaten 12 yıldır devam eden iç savaşın içinde kendine bile yetemeyecek duruma geldi. 2015’te çeşitli ülkelere göç vererek son yılların en büyük göç dalgasını da başlatan ülke yine Suriye. Bu dalgadan en çok etkilenen ülkelerden biri de Lübnan oldu. Suriyeli mültecileri ilk zamanlar hoş karşılayan Lübnan, ekonomik olarak büyük darbe yediği dönemin ardından bu misafirperver tutumunu bırakmak zorunda kaldı. Şimdi Suriyeli mültecileri anavatanlarına göndermenin yollarını arıyor. Keza Mısır da seçim sürecine girecek ve orada da orta sınıfın giderek kaybolduğu yönünde haberler geliyor.

Gazze’nin İsrail’e karşı caydırıcı bir direniş gücü olan örgütlerin merkezi, kalesi olduğunu belirten Levent, “Eğer Gazze düşerse İsrail karşısında herhangi bir güç kalmayacak. İsrail böyle bir durumda Mahmud Abbas yönetiminin kontrol ettiği bölgeye yönelebilecektir. Bu da Gazze’deki 2 milyon insanın üstüne birkaç milyon insanın daha eklenebileceği korkunç bir göç hareketi başlatabilir” diyor.

Tabii tek sorun bu da değil. En kötü senaryoda Hamas gibi direnişçi grupların nereye gidebileceği sorusu da gündeme gelen sorulardan biri. Levent, bu grupların gidebilecekleri bir ülke olmadığını söylüyor ve bu söyleminin gerekçesini şu sözlerle ifade ediyor: “Sonuçta hangi ülke kendi toprakları üzerinden İsrail’e saldırılar yapılmasını ya da İsrail’e böyle planlar yapılmasını kabul eder bölgede? Hiçbir ülke kabul etmez bunu. Dolayısıyla böyle bir süreçte bir de Lübnan Hizbullahı’nı ya da işte Suriye’nin bu çatışma savaş sürecinin katılması da söz konusu olabilir. Böyle bir kara operasyonu yapılırsa Hizbullah’ın, Irak’ta Haşdi Şabilerin, Yemen’de Husilerin dahil olduğu bir bölgesel savaştan bahsetmemiz söz konusu olabilir.”

‘Husumeti başlatan hükümet’

Filistinli Jeelan, biraz daha sol diyebileceğimiz İsrail gazetesi Haaretz’e her gün göz attığını söylüyor. Savaşın başlarında Haaretz’in attığı başlıklardan birine dikkat çekiyor Jeelan: “Biz kan dökülmesini istemiyoruz, savaşın sonlanmasını istiyoruz.” Yahudiler içinde de yıllardır devam eden bu sorunun artık barışçıl yollarla çözülmesini isteyenler olduğunun farkında olduklarını belirten Jeelan, taraflar arasındaki husumetin büyümesinde İsrail’in bugüne kadarki en aşırı sağcı hükümetinin sorumlu olduğunu belirtiyor.

Netanyahu hükümeti başa geçtiğinden beri baskınlar arttı, yeni yerleşim planları duyuruldu. Jeelan bir gün her şey yoluna girdiğinde ülkesine dönmek istiyor. Ancak mevcut Netanyahu hükümeti varken ve ufukta kara operasyonu gözükürken her şeyin yoluna gireceği zamanların yakın olmadığı ortada.

İsrail-Hamas savaşının başından bugününe zaman çizelgesiİsrail-Hamas savaşının başından bugününe zaman çizelgesi

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.