Gülen’in cenazesine maskeli akını: Yüzlerini gizlediler
İsrail'in Gazze işgali "kâbus senaryosu"nu, yani ABD ve İran'ı içine alacak daha geniş çaplı Ortadoğu savaşını tetiklemedi. Ama son bir aydır yaşanan olaylardan sonra bu ihtimal ciddileşmeye başladı. Çıkış noktası da Kızıldeniz olabilir.
19 Kasım Kızıldeniz için kritik bir tarih oldu. Çünkü Yemen’deki İran destekli Husiler Japonlar tarafından işletilen ama esasen İsrailli bir iş insanına ait kargo gemisindeki mürettebatı kaçırarak Kızıldeniz’de yeni bir fitil ateşledi. O zamandan bu zamana pek çok gemi hangi bandırayı taşıdığından bağımsız olarak Husilerin hedefinde. Son hamle bir Norveç gemisine füze atılması oldu. Pek çok şirket Kızıldeniz’den geçmek yerine yolunu uzatmayı tercih ederken ABD pek çok ülkenin desteğini alarak Refah Muhafızı Operasyonu’nu başlattı. Krizin yeni perdesinde İran Kızıldeniz’e savaş gemisi yollarken ABD “dünyanın en büyük savaş gemisi”ni Kızıldeniz’den geri çekti.
Asya’yı Avrupa ve ABD’ye bağlayan önemli bir ticaret yolu olan Kızıldeniz’de deniz yollarının güvenliği dünya ekonomisi için büyük önem taşıyor. Zira küresel konteyner trafiğinin yüzde 30’u bu bölgeden geçiyor ve güvenliğe zarar verecek herhangi bir tehdit, petrol fiyatları ve Asya’da üretilen ürünlerin Batı’daki varlığı üzerinde zincirleme sonuçlar yaratabilir. İsrail de ithalat ve ihracatının büyük çoğunluğunu deniz yoluyla yapması nedeniyle Kızıldeniz trafiğine büyük ölçüde bağımlı.
ABD Kızıldeniz’de çok uluslu deniz koalisyonu oluşturmasındaki amacın bölgeden geçen ticari gemileri korumak olduğunu söylese de hafta sonu Husilere ait dört tekneden üçünü batırması ve 10 kişinin ölümüne neden olması korunmak istenen çizginin ilk kez aşıldığını gösteriyor. Bunun üzerine İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps’in “Husiler saldırmaya devam ederse İngiltere de yeni adımlar atmakta tereddüt etmeyecek” minvalindeki açıklamaları gerilimin daha da büyüyebileceğine işaret ediyor.
İran, Washington ve Londra’nın “Husilere desteğini sonlandır” çağrısına kulak asmadığı gibi bir destroyerini Kızıldeniz’e gönderdi. Alborz adındaki destroyer Kızıldeniz’in güney ucundaki Babülmendep Boğazı üzerinden Kızıldeniz’e girdi.
Cibuti’den haber geçen El Cezire muhabiri Resul Serdar İran’ın bölgeye savaş gemisi göndermesinin yeni bir gelişme olmadığını söylüyor. İran savaş gemilerinin zaman zaman bölgede faaliyet gösterdiğini belirten Serdar “Bu sular pek çok ülkeye olduğu gibi İran savaş gemilerine de açık” dedi. İran haber ajansı Tasnim İran’ın deniz filosunun “ticari gemilerin geçtiği yolları güvence altına almak, korsanları püskürtmek gibi amaçlar doğrultusunda 2009’dan beri” bölgede faaliyette olduğunu söyledi. Ancak bu seferki zamanlama manidar.
Pazar günü ABD donanmasına ait helikopterler Yemen açıklarında Maersk’e ait kargo gemisini önce füzelerle, sonra da teknelerle rahatsız eden Husilere ateş açtı ve 10 savaşçı öldürüldü. Bu gelişme İran Devrim Muhafızları’nın Suriye’de faaliyet gösteren üst düzey komutanlarından Seyyid Razi Musavi’nin geçen hafta İsrail’in Şam’a düzenlediği hava saldırısında öldürülmesinin ardından geldi.
İran’ın resmi haber ajansı IRNA’ya göre İran’ın Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan Husi yetkilisi Muhammed Abdülselam ile görüştü. Bu görüşmenin nerede ya da ne zaman gerçekleştiği bilinmiyor, ancak İran medyasına göre Ahmediyan’ın Tahran’ın Filistinlileri desteklediğini ve İsrail’e karşı durdukları için Husileri övdüğünü söylediği aktarıldı.
Husilerin lideri Abdülmalik El Husi 7 Ekim’de başlayan savaştan kısa süre sonra Hamas’ı desteklediğini duyurmuştu. Bu desteğini de şimdiye kadar İsrail ya da İsrail’i desteklediğine inandığı gemilere en az 17 saldırı düzenleyerek gösterdi. Husiler ateşkes ilan edilene kadar saldırılarını durdurmayacaklarının altını çiziyor. Bu saldırılar İsrail üzerindeki uluslararası baskının artmasına yardımcı oluyor ama aynı zamanda Husilerin kendilerini daha önemli bir küresel oyuncu haline gelebileceklerine ve uluslararası toplumun onları Yemen’le daha çok özdeştirebileceğine inanıyor olabilir.
ABD savaşın daha başlarında daha büyük bir savaşın ortaya çıkmaması amacıyla caydırıcılığı artırmak için Doğu Akdeniz’e gönderdiği dünyanın en büyük savaş gemisi USS Gerald Ford’u “küresel kuvvet gereksinimlerini yeniden değerlendirmek üzere geri çektiğini” duyurdu.
Yapılan açıklamada söz konusu uçak gemisinin 2 Mayıs’ta başlayan ve sekiz ay süren görevini tamamlayarak ana limanı Norfolk’a döneceği belirtildi. Kimilerince “dünyanın en ölümcül savaş aracı” olarak tanımlanan Ford 2017 yılında hizmete girmişti. ABD donanmasının en yeni uçak gemisi olmasının yanı sıra donanmanın 40 yılı aşkın bir süreden sonra tasarladığı ilk uçak gemisi olmasıyla da sınıfının öncüsü sayılıyor.
Şimdi Ford’un ayrılmasının ardından Kızıldeniz’de kalan ABD’ye ait tek uçak gemisi USS Eisenhower. Bölgede faaliyet gösteren Altıncı Filo’nun Eisenhower’dan ayrı olarak F-35 savaş uçaklarını taşıyabilen hücum gemisi USS Bataan, çıkarma gemisi USS Carter Hall ve USS mera Verde gemileri de Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteriyor. Yine de bu hamlenin tam da pazar günkü tekne batırma olayının ardından gerçekleşmesi dikkat çekici.