Öğrenciye ücretsiz yemeği kaldırmışlardı: Şimdi de kantin denetimi ertelendi
Londra'daki Sushi Kanesaka adlı restoran, bütün müşterilerin yemeğin tadına layığıyla varabilmesi için restorana gelirken parfüm kullanılmamasını istedi. Uzmanlara göre ortamdaki koku, yenilen yemekten alınan zevki etkileyebiliyor.
Bazı restoranlarda kılık kıyafet kuralı uygulanır. Peki parfüme karışılır mı? The Guardian’ın haberine göre Londra’daki sushi restoranı Kanesaka bunu yapıyor: Müşterilerinden, gelirken ağır kokular kullanmamalarını istiyor, böylelikle sunduğu yemeklerin kendi kokusunun ve tadının tam olarak algılanabileceğini söylüyorlar.
Acaba diğer restoranlar da bu yaklaşımı benimsemeli mi? Parfümler yeme içme deneyimini hakikaten olumsuz etkiler mi?
Londra Üniversitesi Felsefe Enstitüsü Direktörü Prof. Barry Smith, “Koku, tat almanın en önemli parçasıdır” diyor. “Dilden aldığınız tatlar; tatlı, tuzlu, ekşi ve acıdır. Diğer tüm tatlar burundan gelir.”
Ancak Smith kokunun iki bileşeni olduğuna dikkat çekiyor. Çevreden solunan kokular ve nefes verme sırasında ağızdan buruna gelen kokular: “Çevresel kokular ağzınızdaki kokularla etkileşime girebilir mi? Bu çok net değil.”
Yine de, Smith’e göre ‘yanlış bağlamda yanlış koku’, hoş olmayan bir duyusal uyumsuzluk yaratabiliyor. Smith, Londra’da, çiçek tarhlarında deniz yosunu kompostu kullanılmaya başlayan bir meydanda yediği öğle yemeğinden bahsediyor: “Çürüyen deniz yosunu kokusu iticiydi. Sandviç yerken akla çürüyen bir şeyin gelmesi çok rahatsız etti.”
Araştırmalar ve günlük deneyimler, ortamdaki kokuların yemek deneyimi için önemli olduğu görüşünü destekliyor. Oxford Üniversitesi’nde psikolog olan Prof. Charles Spence, “Ortamdaki kokular kesinlikle yemeğin tadını ve ruh halini etkileyebilir” diyor: “Bir şeyin kokusunu aldığınızda beyninizin bunu neye bağlayacağı biraz belirsizdir. Garsona mı, restorana mı, yemeğe mi?”
Son zamanlarda şefler, restoranlara özel koku hazırlanması konusunda adımlar atıyor ki Prof. Spence’in araştırması bu yaklaşımın bilimsel dayanağını da sunuyor. Spence’in International Journal of Gastronomy and Food Science dergisinde yayımlanan makalesinde, ortam kokularının restoranlarda ‘belirli bir ruh hali yaratmak ve/veya yemek yiyenlerin zihninde nostaljiyi tetiklemek’ amacıyla da kullanılmaya başlandığı belirtiliyor. Spence’e göre ille de parfüm kullanmak isteyenler, belki de sabunlu ya da sentetik kokular yerine mutfak ortamıyla uyum sağlayacak (mesela karabiber ya da çilek) kokuları tercih ederek daha az çatışma yaratabilirler.
Kişi başı 500 dolar, ki bugünkü kurla 12 bin liraya yaklaşan bir meblağ bu, hesap ödediğiniz restoranın parfümünüze karışmasını kabul eder misiniz? Bu sorunun cevabı, Kanesaka’nın uygulamasının yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağını da belirleyecek gibi görünüyor.