Her gün yeni bir ceset: Akdeniz kıyıları mezarlığa döndü
Lübnan, Hizbullah lideri Nasrallah'ın ölümünü sindirmeye çalışırken İsrail bombardımanlarını sürdürüyor. İsrail ordusu dünkü hava saldırısında bir Hizbullah komutanını daha öldürdüğünü açıkladı. İşte Lübnan'daki son gelişmeler...
İsrail Lübnan Hizbullahı lideri Hasan Nasrallah’ın ölümünün ardından da bölgeyi bombalamayı sürdürüyor. Bu sabah yeni bir bombardıman başladı, cumartesi günü düzenlenen saldırıda da bir diğer üst düzey Hizbullah komutanı Nebil Kauk’un öldüğü bildirildi. İsrail ordusu dün Lübnan’da aralarında roket rampaları ve silah depolamak için kullanıldığı söylenen binalar dahil onlarca hedefi vurduğunu söyledi. Saldırılarda toplamda 57 kişi hayatını kaybetti. İki gün önceki hava saldırılarında da Beyrut çevresi vurulmuş, Lübnan Sağlık Bakanlığı bombardımanda 33 kişinin öldüğünü ve 195 kişinin yaralandığını açıklamıştı.
İşte İsrail, Hizbullah’ın Önleyici Güvenlik Birimi komutanı ve aynı zamanda merkez konsey üyesi Nebil Kauk’u dünkü saldırılardan birinde öldürdüğünü duyurdu. Orduya göre Kauk, Hizbullah’ın tepesindeki isimlere yakındı ve ‘son günlerinde bile İsrail’e yönelik saldırı planlayan’ bir isimdi. Bu arada İsrail içine olası bir saldırı planından bahseden İsrail son bir haftada Lübnan’ın adeta içinden geçti, 700’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Bir kısmı kadın ve çocuklardı, yani İsrail Hizbullah’ı vuracağım derken sivilleri de öldürmekten kaçınmamıştı.
Hizbullah Kauk’un öldüğünü doğruladı. Hizbullah liderliğinde Cihad Konseyi’nde olan Lübnan’ın güney komutanı Ali Kiraki 27 Eylül’de, grubun en kritik komutanı Fuad Şükür 30 Temmuz’da, grubun elit komando birliğinin başındaki İbrahim Akil 20 Eylül’de hayatını kaybetti. Grubun Şura Konseyi’nde yer alan Naim Kasım, Haşim Safiyuddin, İbrahim Emin El Sayid ve Muhammed Raad ise hayatta. Zaten Nasrallah’ın akrabası olan Safiyuddin’in grubun yeni lideri olması bekleniyor.
Öte yandan Lübnan ordusu ‘ülke tarihindeki en tehlikeli ve hassas aşamalardan biri’ olarak değerlendirdiği bu dönemde Lübnan halkını “ulusal birliği korumaya” çağırdı. Lübnanlıların “iç barışı etkileyebilecek eylemlerin içine çekilmemesini” isteyen ordu “Düşman İsrail yıkıcı planlarını uygulamak ve Lübnanlılar arasında bölünmeyi yaymak için çabalıyor” dedi.
Avrupa’da Fransa Dışişleri Bakanı Jean Noel Barrot, İngiliz mevkidaşı David Lammy ve Alman mevkidaşları Annalena Baerbock birbirlerinden ayrı olarak Lübnan’da ateşkes çağrısı yaptı. Barrot İsril’in saldırılarını bir an önce durdurmasını isteyerek olası bir kara operasyonuna karşı olduklarının altını çizdi. Lammy Lübnan Başbakanı Necip Mikati ile görüştüğünü söyleyerek “Akan kanın durması için derhal ateşkes ilan edilmesi konusunda mutabık kaldık” dedi. Baerbok ise Nasrallah’ın öldürülmesinin Lübnan içinde istikrarsızlık riski yarattığını söyledi.
Papa Francis de Lübnan’da ateşkes çağrısı yapan liderlerden biriydi. Belçika’nın başkenti Brüksel’de Kral Baudouin stadyumunda 40 bin kişinin katıldığı ayinde Angelus duasını okuduğu sırada Papa “Lübnan bizlere bir mesajdır ama şu anda acıyla dolu bir mesaj. Bu savaşın halk üstünde yıkıcı etkileri var. Barış için dua edelim. Lübnan’da, Gazze’de, Filistin’in geri kalanında ve İsrail’de bir an önce ateşin durulmasını istiyorum. Rehineler serbest bırakılsın, insani yardıma izin verilsin” dedi.
Ancak herkes ateşkes çağrısı yapmıyordu. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin son iki günde üçüncü kez İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile yaptığı görüşmede “İsrail’in kendini savunma hakkı” olduğunu söyleyerek ABD’nin desteğinin İsrail’in arkasında olduğunu söyledi.
Büyükbaşlar birbirini yerken olan sivillere oluyor. Dünya Gıda Programı son günlerde İsrail’in saldırılarıyla sığınaklara taşınmak zorunda kalan bir milyon kadar Lübnanlıya gıda yardımı sağlayabilmek için acil operasyon başlattığını açıkladı. Birleşmiş Milletler’e bağlı ajans “Bu hafta sonu çatışmaların iyice hızlanması acil insani müdahale ihtiyacını artırdı” dedi.
Pazartesi gününden beri bombardımanlardan kaçan kişilerin 90 bin kadarı Beyrut’ta akıbetlerinin ne olacağını bilmeden hayatta kalma mücadelesi veriyor. Beyrut’ta kaldırımlar ve parklar güvenli yer arayışıyla evlerinden kaçan Lübnanlıların eşyalarıyla dolu. Bu kişilerin birçoğu son iki geceyi evsiz ve aç geçirdi. Ekonomik krizin boyunduruğu altındaki Lübnan devleti ise insani krize yanıt veremiyor. Oluşan boşluğu küçük ölçekli STKlar ve hatta bireyler doldurmaya çalışıyor.
Yardım kuruluşu Relief International, Lübnan’daki çatışmaların büyümesinin zaten durumu kötü olan ülkedeki insani kriz için “son derece vahim sonuçlar” doğuracağını söyledi. Kuruluşun Başkanı Giacomo Lapo Baldini, İsrail’in vurduğu tesisler nedeniyle yaklaşık 300 bin kişinin temiz suya erişiminin olmadığını söyledi. Baldini, Lübnanlıların yatak ve psikiyatri hizmetlerine de büyük ihtiyaç duyduğunu sözlerine ekledi.
İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberinde, İsrail hükümetinin Lübnan’da ‘sınırlı bir kara operasyonu’ düzenlemeyi ciddi bir şekilde düşündüğü ancak ABD’nin bunun gerçekleşmemesi için İsrail’e benzeri görülmemiş bir baskı uyguladığı öne sürüldü.
Hükümetin henüz bu konuda nihai bir karar almadığı aktarılan haberde, ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında bir anlaşmaya varmak ve geniş bir askeri çatışmaya sürüklenmemek gerektiğine inandığı kaydedildi.
İsrail basınına göre olası kara operasyonu ile Lübnan’ın güneyinde bir tampon bölge kurulması amaçlanıyor.
Lübnan’da sular durulmazken Yemen’deki İran destekli Husiler ise İsrail ile uzun soluklu bir savaşa gireceklerini belirtti. Husilere bağlı sözde Savunma Bakanlığı Manevi Yönlendirme Dairesi Müdür Yardımcısı Abdullah bin Amir, İsrail ordusundan yapılan “Husilerin de zamanının geleceği” şeklindeki açıklamaya tepki gösterdi.
Bin Amir ’26sep.net’ sitesine yaptığı açıklamada “İsrail ‘Yemen’in de vakti gelecek’ diyor. Yemenliler ise ‘O vakit gelinceye kadar beklemeyeceğiz’ diyor. Allah’ın izniyle ilerleyen günler ve aylar yenilgi değil zaferlerle dolu olacak. Bu, uzun ve geri dönüşü olmayan bir savaş olacak” dedi.
İsrail devlet televizyonu KAN’ın dünkü haberine göre İsrail ordusundan, “Husilerin de zamanının geleceği ancak ordunun şu an Hizbullah’a saldırı üzerinde yoğunlaştığı” yönünde bir açıklama yapılmıştı.
Pentagon Sözcüsü Tümgeneral Pat Ryder tarafından paylaşılan yazılı açıklamaya göre, Savunma Bakanı Lloyd Austin, hafta sonu boyunca ekibiyle, Ortadoğu’daki anlık gelişmeleri takip etti. Açıklamada “Kendisi (Austin) ve Savunma Bakanlığı liderleri, bölgedeki ABD vatandaşlarının ve güçlerinin korunmasına, İsrail’in savunulmasına ve caydırma ve diplomasi yoluyla durumun azaltılmasına odaklanmaya devam ediyor” dendi.
Pentagon’un açıklamasında Austin’in, ABD’nin İran ve İran destekli ortaklarının ‘durumu istismar etmesini veya çatışmayı genişletmesini engellemeye’ kararlı olduğu vurgulandı. Savunma Bakanlığı’nın, bölgede ‘önemli miktarda yetenek bulundurmaya’ ve gelişen güvenlik durumuna göre kuvvetlerini dinamik tutmaya devam ettiği bilgilerine yer verilen açıklamada ayrıca, önümüzdeki günlerde ABD’nin savunma hava desteği yeteneklerinin ‘daha da güçlendirileceği’ vurgulandı.
İsrail’in Lübnan’ın başkenti Beyrut’a düzenlediği saldırıyla Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ı öldürmesi sonrasında ABD’nin Beyrut Büyükelçiliği, Lübnan’daki ABD vatandaşlarından olası çatışmalara karşı ‘kriz eylem planı’ oluşturmaları ve ‘uzun süreler boyunca yerlerinden ayrılmamaya’ hazırlanmaları çağrısında bulunmuştu. Bölgede çatışmaların artma ihtimaline karşın ülkede kalan ABD vatandaşlarının yakınlarının Lübnan’ı ziyaret etme planlarını yeniden gözden geçirmesi istenmişti.