Yaptırımlardan kaçan Rus oligarkların jetlerinin yeni rotasında Türkiye de var
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Çin'e resmi ziyaret gerçekleştirdi. Macron, Ukrayna savaşının sonlandırılması konusunda Beijing'den daha aktif rol oynamasını istedi. von der Leyen'in ise Çin'e karşı daha sert bir tutum sergilemesi bekleniyor.
Rusya’nın geçen yıl 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal ederek başlattığı savaş, şiddetinden bir şey kaybetmeden ve hatta daha da artarak devam ediyor. Böyle bir dönemde Çin’i 3 günlüğüne ziyaret eden Macron, Çinli mevkidaşı Şi Cinping’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ‘aklını başına getireceğine’ ve savaş halindeki iki tarafı ‘müzakere masasına oturtabileceğine’ inandığını söyledi.
Macron ayrıca Şi’den nükleer silahların yayılmasının önlenmesine ilişkin uluslararası kurallara uyması için Putin’e baskı uygulamasını istedi. Fransa cumhurbaşkanının bu talebinin sebebi ise Rusya’nın Belarus’a taktik nükleer silah yerleştirme planı.
Ancak Şi bu talebe karşılık verirken Rusya’nın adını anmayarak tüm ülkelerin nükleer silah kullanmama taahhütlerine saygı göstermesi ve ‘nükleer savaş yapılmaması’ çağrısında bulundu. Şi’nin bu cevabı manidar. Çünkü ABD’nin de Almanya’da nükleer silah konuşlandırdığı biliniyor. Ayrıca Rusya, Belarus’a nükleer silah yerleştirme kararını açıkladığında, ABD’nin eylemini örnek göstermişti.
Öte yandan Çin’i ziyaret eden tek lider Macron değil. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Beijing’e geldi. Bazı analistler bu iki liderin Çin’e gelişinin tesadüf olmadığını belirtiyor. Macron’un ilişkilerde iyileşmeyi teşvik ederken, von der Leyen’in ise daha zorlu konuları ele alacağını öne sürüyorlar. Bir nevi ‘iyi polis, kötü polis’ oynanacağı öngörülüyor.
Aslında haksız da çıkmadılar. Zira Macron, Şi ile görüşmesi sırasında oldukça sıcakkanlı davranırken, von der Leyen Çin ziyaretinden günler önce yaptığı açıklamalarda Avrupa’nın gittikçe güçlenen Çin’den hem diplomatik hem de ekonomik açıdan biraz uzaklaşması gerektiğini söylemişti.