Cephede işler kızışıyor: Zaman dolarken Ukrayna misket bombasına mı sarıldı?
Rumların 'Türk işgali' olarak adlandırdığı Barış Harekatı'nın 50. yıldönümü sebebiyle Lefkoşa'da konuşan Miçotakis "Kıbrıs birleşene kadar mücadeleyi bırakmayacağız" dedi. Erdoğan yine Lefkoşa'da 'Herhalde sataşmazsın' diyerek Miçotakis'i uyarmıştı.
Kıbrıs, 1974 Barış Harekatı’nı, 50 yıllık etnik bölünmüşlüğün dönüm noktasını güneyde yasla andı, kuzeyde ise kutlama gibi belirgin zıtlıkların yaşandığı bir ortam vardı. Uluslararası tanınırlığa sahip güneydeki Kıbrıslı Rumlar sabah saat 05.20’de, elli yıl önce binlerce Türk askerinin Doğu Akdeniz adasına gelişini hatırlatan hava saldırısı sirenleriyle uyandı. Türk askerinin kontrolü altındaki kuzeyde ise o dönüm noktası sevinç yarattı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Özgür Özel ve birçok Türk yetkili askeri geçit törenini izlemek ve harekatı anmak üzere uçarak adaya geldi.
Erdoğan yaptığı konuşmada 1983 yılında tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana sadece Ankara tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) “gözbebeğimiz, canımızın bir parçası” olarak nitelendirdi. Erdoğan 20 Temmuz’da doğan güneşin, 1974’te ada nüfusunun yüzde 18’ini oluşturan “Kıbrıslı Türkleri saran 11 yıllık karanlığa son verdiğini” söyledi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’e seslenen Erdoğan “Ayın 20’sinde biz Kuzey Kıbrıs’tayız. Duydum ki sen de güneydesin. Herhalde oradan (Yunanistan Savunma Bakanı Nikos) Dendias gibi bizlere sataşma yapmazsın” diyerek bir mesaj göndermişti.
Adanın savaşla bölünmüş başkenti Lefkoşa’da kavurucu sıcağa rağmen toplanan sevinçli kalabalığa “Kıbrıs Barış Harekatı Kıbrıslı Türkleri zulümden kurtardı ve özgürlüğe kavuşturdu” dedi.
Türkiye 1974’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Atina’daki askeri cunta tarafından darbe emri verilip harekete geçilmesinden beş gün sonra ‘Attila’ kod adlı amfibi çıkarmasını başlatmıştı.
Adanın Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un ülkeyi terk etmesine neden olan harekat, 1960’ta ülkenin İngiltere’den bağımsızlığını kazanması sonrası yıllar süren toplumlar arası şiddetin ardından gerçekleşti.
16 Ağustos itibariyle Türk ordusu adanın kuzeyinin yüzde 37’sini ele geçirmiş, bu süreçte tahminen 200 bin Kıbrıslı Rum ve 45 bin Kıbrıslı Türk yerinden edilmişti.
On yıllardır süren BM arabuluculuğundaki yeniden birleşme çabaları o zamandan beri başarısız oldu. Ülke sadece arabulucular için bir “mezarlık” olarak ün kazanmakla kalmadı, aynı zamanda NATO üyeleri Yunanistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerde sürekli bir diken vazifesi gördü.
Adanın Rum tarafının Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides de yıldönümünü “derin düşünme ve ölüleri hatırlama için hüzünlü bir fırsat” olarak nitelendirdi: “Misyonumuz kurtuluş, yeniden birleşme ve Kıbrıs sorununu çözmektir. Bu trajik yıldönümünde gerçekten bir mesaj vermek istiyorsak Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek için mümkün olan her şeyi yapmalıyız.”
Dün erken saatlerde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis Linkedin sayfasında kanla lekelenmiş bir Kıbrıs haritasının resmini şu sözlerle paylaştı: “Kıbrıs’ın ulusal trajedisinin üzerinden yarım asır geçti.”
Daha sonra Atina’dan Lefkoşa’ya geçen Başbakan Miçotakis Barış Harekatı’nın (Rum tarafına ve birçok ülkeye göre ‘Türk işgali’) 50. yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşmada “Helenizm’in Kıbrıs yeniden birleşene kadar mücadeleyi bırakmayacağını” söyledi.
Miçotakis “Türk-Yunan yumuşamasının Kıbrıs meselesinin ilerlemesine yardımcı olduğuna inanıyoruz” dedi: “Türkiye ile konuşuyor olmamız aynı fikirde olduğumuz ya da pozisyonlarımızdan geri adım attığımız anlamına gelmiyor. Yunanistan her bakımdan güçlü bir devlet olarak herkesle görüşür” diye ekledi.
Yunan politikacı BM Genel Sekreteri’nin temsilcisi Maria Angela Holguin’in tavsiyeleri temelinde görüşmelerin yeniden başlamasının ileriye dönük tek yol olduğunu kaydetti. Genel Sekreter Antonio Guterres de Yunanistan Başbakanı ile yaptığı son görüşmede bu görüşü paylaştı.
“Sadece haksız olanlar ve argümanlardan yoksun olanlar diyalogdan kaçar. Provokasyonlara başvurduklarında durumu daha da kötüleştirirler” diyen Miçotakis, Türkiye’nin düzenlediği kutlamalara atıfta bulundu.
Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk kesimlerini ayıran bir duvarla bölünmüş olan başkent Lefkoşa’nın Avrupa’nın tek bölünmüş başkenti olmaya devam ettiğini belirten Miçotakis bunun “tüm Avrupa ve tüm Batı için bir güvenlik meselesi” olduğunu savundu. Yetkililerden oluşan dinleyici kitlesine Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola’nın yakın zamanda birleşik Kıbrıs için verdikleri desteği hatırlattı.
“Atina ve Lefkoşa’da bizler duygularımızı bir kenara bırakmadan durumu pragmatizmle değerlendirmeliyiz. Her çözüm cesur kararlar gerektirir. Ancak mücadele edenleri daha iyi ve daha az vatanseverler olarak ayırmamalıyız. İki devletli çözüm söz konusu olamaz” diyen Miçotakis, her iki ülkenin de tüm uluslararası forumlardaki müdahalelerini koordine ettiğini sözlerine ekledi.
Bu arada görüşmeler, 2017 yılında İsviçre’nin Alp Dağları’ndaki Crans-Montana tatil beldesinde müzakerelerin çökmesinden bu yana durmuş durumda. Bu eşi benzeri görülmemiş duraksama, adayı ikiye bölen Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki ateşkes hattında son dönemde artan gerilime bağlanıyor.
Ancak dünkü askeri geçit töreni öncesinde konuşan Erdoğan, Kıbrıslı Rumlar ve Avrupa Birliği (AB) üyesi diğer ülkeler tarafından açıkça reddedilen iki devletli bir çözüme desteğini yineleyerek barış sürecinin hızlı bir şekilde yeniden başlaması umutlarını boşa çıkardı: “Kıbrıs’ta federal bir çözüm mümkün değil, biz buna inanıyoruz.”
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de “trajik bir yıldönümü” olarak nitelendirdiği bu yıldönümünde, AB’nin son bölünmüş üye devletine olan desteğini yineledi. X hesabından yaptığı paylaşımda Von der Leyen “Kıbrıslılar barış, bir arada yaşama, istikrar ve refah koşullarında yeniden birleşmiş bir ülkede yaşamayı hak ediyorlar” diye yazdı.
Von der Leyen “Kıbrıs sorunu bir Avrupa sorunudur. İlgili BM güvenlik konseyi kararları doğrultusunda, bölünmüş son AB üye ülkesini yeniden birleştirme çabalarında Kıbrıs’ı kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz” diye ekledi.
Adanın etnik bölünmüşlüğünün her iki tarafında da Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler 1974’te yaşanan olayların yaralarını sarmaya çalışıyor. Atina’nın darbedeki rolü ve ABD’nin o dönemde iktidarda olan cuntaya verdiği askeri destek giderek daha fazla kınanır hale geldi.