İsrail Refah’taki mülteci çadırını hedef alırken ABD havadan yardım attı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarından iki ay sonra İsrail'in saldırıdaki rolünü ilk kez kabul etti. Bunu da kabinedeki konuşmasında yaptı. Haberin İsrail basınına sızdırılması içerideki bölünmeyi gösteriyor.
Lübnan’da daha çok Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarının patlatılması sebebiyle onlarca kişinin öldürülmesi sonrası gözler İsrail’e çevrilmişti. Bu saldırıyı gerçekleştirenin İsrail olduğu herkesin bildiği bir şey olsa da ne İsrailli liderler ne de ordu bu bilgiyi doğrulamıştı. Ama iki ay sonra şimdi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bilgiyi teyit etti.
İsrail basınında yer alan haberlere göre Netanyahu dün kabinesine “Çağrı cihazı operasyonu ve Nasrallah’ın ortadan kaldırılması güvenlik kurumlarındaki üst düzey yetkililerin ve onlardan sorumlu siyasi kademenin muhalefetine rağmen yapılabildi” dedi.
Konuyla ilgili bilgili bir yetkili CNN International’a Netanyahu’nun gerçekten bu sözleri söylediğini doğruladı. Böylece İsrail ilk kez saldırıdaki rolünü üstlenmiş oldu. Hükümet içindeki bazı isimlerin Netanyahu’nun sözlerini İsrail basınına sızdırarak İsrail’in saldırılardaki yerini teyit etmesi, son haftalarda ülkenin iç siyasetindeki entrikalarda yeni bir perdeye işaret ediyor.
İsrail medyası Netanyahu’nun sözlerinde üstü kapalı bahsettiği kişiyi yeni görevden alınan Savunma Bakanı Yoav Gallant olduğunu düşünüyor. Netanyahu ve Gallant arasında savaş öncesine, yargı reformuna dayanan bir anlaşmazlık var. Savaş döneminde de taraflar arasında birçok kez anlaşmazlık yaşandı. Netanyahu güvenlikten sorumlu ekibine güvenmediği gibi Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de Netanyahu’ya güvenmiyordu.
Son dönemde Gallant’ın kovulup yerine Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın savunma bakanı ilan edilmesinin yanı sıra hükümet içinde başka depremler de meydana geldi. Mesela Netanyahu’nun bir yardımcısının ateşkes görüşmelerini zora sokan sahte istihbarat raporlarını uluslararası basına sızdırdığı ortaya çıktı. İddialar sonucunda beş kişi tutuklandı. Netanyahu’nun ofisi iddiaları kabul etmiyor.
17 Eylül’de Hizbullah üyelerinin çağrı cihazları, hemen bir gün sonra da telsizleri patlatıldı. Lübnanlı yetkililere göre bu patlamalarda aralarında çocukların da olduğu 37 kişi hayatını kaybetti, çoğu sivil yaklaşık üç bin kişi de yaralandı. Çağrı cihazlarının patlamasından bir gün sonra Gallant ülkesinin bu işteki rolünü üstü kapalı kabullenmiş gibi görünüyordu. Saldırıdan sonraki gün İsrail’in kuzeyindeki RAMAT-David Hava Kuvvetleri üssünü ziyaret eden Gallant “İsrail ordusu, ŞinBet ve MOSSAD ile çalışarak mükemmel başarılar elde ediyor, sonuçlar çok etkileyici” dedi.
O saldırıda öldürülen çocuklardan biri dokuz yaşındaki Fatma Abdullah’tı. Bekaa Vadisi’ndeki Sarain köyündendi. Cihazların patladığı sırada okuldan eve yeni dönmüştü. Bu onun dördüncü sınıftaki ilk günleriydi. Fatma bu saldırıda ölen tek çocuk değildi. Ülkenin Sağlık Bakanı Firas Abiad ölen diğer çocuğun 11 yaşında Bilal Kanj olduğunu söylemişti. İşte Netanyahu’nun kabullenip böbürlendiği saldırıda ölenlerin ikisi bölgedeki savaş hakkında muhtemelen çok az şey bilen iki çocuktu.
Netanyahu’nun çağrı cihazlarıyla ilgili açık beyanı ABD Başkanı Donald Trump ile son günlerde üç kez görüştüğünü söylediği sırada geldi. Dünkü kabine toplantısı öncesi konuşan Netanyahu üç görüşmeden bahsederek “İsrail ve ABD arasındaki ittifakı güçlendirmeyi amaçlayan çok iyi ve kritik görüşmelerdi” dedi. Netanyahu sözlerinin devamında “İran tehdidinin tüm yönleri ve yarattığı tehlike konusunda hemfikiriz. İsrail’in önünde barış, genişleme ve diğer alanlarda büyük fırsatlar görüyoruz” diye konuştu.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog yarın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile hem Gazze hem de Lübnan’daki durumu görüşecek. Biden geriye kalan iki ayını Lübnan’daki çatışmayı durdurmak ve Gazze’de rehine ve ateşkes anlaşmasında ilerleme kaydetmek için kullanmayı amaçlıyor. Ancak bir önceki döneminde İsrail’e desteğini esirgemeyen Trump’ın yeniden başkan seçilmesi onun bu çabalarını boşa çıkarabilir.
Netanyahu ayrıca geçen hafta Hollanda’da İsrailli futbol taraftarlarının antisemit saldırıya uğraması hakkında da konuştu: “Tarihin dehşetinin tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğiz. Ne antisemitizme ne de terörizme asla teslim olmayacağız. Hollanda topraklarında İsrail’i hedef alan Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e yönelik hukuki saldırıyla Amsterdam sokaklarında İsrail vatandaşlarını hedef alan şiddet arasında net bir bağlantı var.”
İsrail bugüne kadar Gazze’de 40 binden fazla insanı öldürdü, Lübnan’da da bu sayı iki bini aşmış durumda. Ayrıca Gazze’deki insanların ağır kuşatma altında elektriksiz, susuz ve gıdasız bırakılması bu kez soykırıma uğrayan tarafın Filistinliler olduğunu gösteriyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han, Gazze’deki insanlık suçları için hem Netanyahu hem de Gallant için tutuklama talebinde bulundu.
İsrail Amsterdam’daki saldırıların ardından yurt dışındaki İsraillilere spor ve kültürel etkinliklere katılmamalarını tavsiye etti. İsrail’in Ulusal Güvenlik Konseyi, Belçika, Birleşik Krallık ve Fransa’da da böyle saldırıların düzenlenebileceğini öne sürdü. Özellikle erşembe günü Paris’te oynanacak Fransa-İsrail futbol maçından kaçınmaları istendi. Fransız yetkililer maçta görev alması için dört bin polisi görevlendirmeyi planlıyor.