Netanyahu’nun oğlu orduyu suçladı: 7 Ekim’de neredeydi?

Hamas ve beraberindeki Filistinli örgütlerin 7 Ekim’de İsrail kontrolü altındaki toprakları hedef aldığı ve ‘Aksa Tufanı Operasyonu’ adını verdiği saldırılarda 1200 kişi yaşamını yitirmiş, en az 250 rehine de Gazze’ye kaçırılmıştı. Dünya gündemine bomba gibi düşen o saldırıda İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) sınırdaki güvenlik açığı ve koordinasyonsuzluğu tartışmaya açılmış, soruşturma başlatılmıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun oğlu Yair Netanyahu da Yüksek Adalet Divanı’nın devlet denetçisine 7 Ekim’deki başarısızlıkla ilgili soruşturmasının IDF ve Şin Bet’i (İsrail’in yurt içi gizli servisi) ilgilendiren tüm yönlerini askıya alma talimatı veren ara kararına atıfta bulunarak orduya yüklendi:

“Neyi saklamaya çalışıyorlar? Ortada bir ihanet yoksa neden dışarıdan ve bağımsız tarafların neler olduğunu kontrol etmesinden bu kadar korkuyorlar?”

Denetçi Matanyahu Englman’ın soruşturması Aralık 2023’te duyurulduğundan bu yana tartışmalara neden oldu. Bazı gruplar konunun müfettişin yetkisinde olmadığını ve IDF’in operasyonel kabiliyetlerine zarar vereceğini savunarak bu girişime karşı mahkemeye dilekçe verdi.

Gruplar ayrıca soruşturmanın saldırının siyasi sorumluluğunu göz ardı edeceği endişesini dile getirdi. Ordu ve savcılık da soruşturmaya karşı çıktı.

Genç Netanyahu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında “7 Ekim’den önceki gece yapılan görüşmeyle ilgili olarak başbakanı neden bilgilendirmediklerine dair bugüne kadar hiçbir cevap verilmedi” dedi.

Oğul Netanyahu muhtemelen İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin 7 Ekim sabahı saat 5 sularında bir ordu üssünde “Gazze’den gelen bazı işaretler” hakkında gönderilen bir e-postanın ardından yaptığı telefon görüşmesine atıfta bulunuyordu.

‘Eriha’nın Duvarları’

Zira o dönem Halevi ve üst düzey askeri yetkililerin saldırılarla ilgili “erken uyarı”dan haberdar olmadığı iddia edilmişti. Aralık ayında New York Times’ta (NYT) çıkan bir haberde İsrail’in saldırıdan bir yıldan daha uzun süre önce Hamas’ın ayrıntılı savaş planlarını ele geçirdiği, 40 sayfalık belgeye ‘Eriha’nın Duvarları’ kod adını verdiği öne sürülmüştü.

Planların roket yağmuru, güvenlik kameralarını devre dışı bırakmak için insansız hava araçlarının (İHA) kullanılması ve yaya, motosikletli ve yamaç paraşütlü bir işgali öngördüğü belirtilmişti.

Başbakan Netanyahu da 7 Ekim’deki saldırılarla ilgili İsrail ordusu ve İç Güvenlik Teşkilatı Şin-Bet’i “güvenlik ve istihbarat zafiyeti” nedeniyle suçluyordu.

Bu arada İsrail’de yargı özellikle de savaşın patlak vermesinden bir yıl önce Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlamaya çalışarak büyük tartışmalara ve geniş çaplı bir protesto dalgasına yol açan Netanyahu hükümetinin sık sık öfkesine hedef oluyor. Geçen yıl İsrail sokakları Netanyahu karşıtlarıyla dolup taşmıştı.

Netanyahu’nun Miami’de ikamet eden oğlu üslubuyla tartışma yaratıyor

Yair Netanyahu internetteki provokatif varlığıyla tanınıyor ve sosyal medya faaliyetleri nedeniyle yasal işlemlerle karşı karşıya kalıyor. Cumartesi günü de üst düzey güvenlik şeflerini “ölümcül başarısızlıklar” olarak gösteren bir gönderi paylaşmıştı.

Geçen ay da maskeli bir IDF yedek askerinin başbakana bağlılık yemini ettiği bir video paylaşmış, ordunun Hamas’a karşı “tam zafer” kazanmaması halinde Genelkurmay Başkanı Halevi ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı isyanla tehdit etmişti.

Aralık ayında Halevi’yi 7 Ekim’de fiili askeri darbe başlatmakla suçlayan bir sosyal medya paylaşımını beğenmiş ve askeri şefin Hamas’ın yıkıcı saldırısını önceden bildiğini ancak başbakana söylemediğini iddia etmişti.

Şu anda Miami yakınlarında ikamet eden Yair Netanyahu tartışmalı sosyal medya varlığının yanı sıra askere gitmemesiyle de tartışma konusu. Genç Netanyahu on binlerce İsrailli gencin 300 bini aşkın ihtiyat askerlerine katılmak üzere evine döndüğü bir ortamda ABD’de kaldığı için eleştirilere maruz kalıyor.

Bu arada İsrail’de orduya yönelik tepkiler başbakanın oğluyla sınırlı değil. Pazar günü de Netanyahu bakanlara “Ordusu olan bir ülkemiz var, ülkesi olan bir ordumuz değil” demişti.

Gazze: 7 Ekim sonrası neler yaşandı?

Gazze’de savaş, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil binden fazla kişinin ölümü, 5 bin 132 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından patlak verdi. Militanlar ayrıca yaklaşık 250 rehine ele geçirdi; İsrail’in tahminlerine göre bunlardan 128’i Gazze’de kaldı, 36’sı öldü.

Gazze’de Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in askeri misillemesi çoğu sivil ve birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 35 bin kişinin ölümüne neden olurken, İsrail kuşatması korkunç gıda kıtlığı ve kıtlık tehdidini de beraberinde getirdi. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan ‘insani ara’da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.

Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 300 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.

İsrail içinde yeni anlaşmazlık: Refah’ta yardım geçişi için günde 11 saat ateşe ara verilecek

İsrail Netanyahu’dan bıktı: Başbakan olarak Gantz’ı istiyorlar