Gazze’nin güneyine 10 binler sürülüyor: Şifa’dan geldik ve yolda ölüm gördük
İsrail Başbakanı da Cumhurbaşkanı Erdoğan da BMGK için New York'a gidecek. Lübnan saldırılarını artıran İsrail'in Başbakanı ziyaretini ertelerken Erdoğan da Tel Aviv yönetimine sert çıktı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ziyaretini bir gün erteledi. Netanyahu’nun ziyaretinin ertelenme sebebi olarak, “İsrail’in kuzeyindeki güvenlik durumu” gösterildi. Netanyahu, New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na (BMGK) hitap edecekti.
Netanyahu, BMGK’ya hitap edecek ama Lübnan saldırısı da iyiden iyiye mercek altına alınmış durumda. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Güvenlik Konseyi’ne Hizbullah’ın iletişim cihazlarına yapılan saldırıların uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve savaş suçu teşkil edebileceğini bildirdi. “Saldırıların büyüklüğü ve etkisi karşısında dehşete düştüm” diyen Türk, “sivilleri terörize etmeye yönelik şiddet uygulamak bir savaş suçudur” diye ekledi.
Geçtiğimiz salı ve çarşamba günü Hizbullah üyelerini hedef alan saldırılar tüm dünyada şok etkisi yaratmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da BMGK için gideceği ABD ziyareti öncesinde konuştu. Erdoğan’ın gündeminde Lübnan ve İsrail vardı. Erdoğan, “Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar, İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı. Netanyahu ve şebekesi radikal siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona, her türlü tahrike başvurmaktadır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap edeceğini belirterek, “İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşan kış mevsiminin Gazzeli kardeşlerinin yaşadığı zorlukları daha da ağırlaştıracağını belirterek, açlık, susuzluk, temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliğinin sahadaki durumu giderek kötüleştirdiğini kaydetti. İsrail hükümetinin bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlettiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Neredeyse bir yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya, özellikle Birleşmiş Milletlere önemli görevler düşüyor. Ziyaretimizde bunları bir kez daha muhataplarımıza hatırlatacağız. İlk günden beri İsrail’in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar, İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı. Netanyahu ve şebekesi radikal siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona, her türlü tahrike başvurmaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılar ve tacizler de aynı kirli senaryonun birer parçasıdır.”
Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetlerinin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: “Bugün de aynı yerdeyiz. Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor. Genel kurul marjında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla Türkevi’nde görüşmelerim olacak. Bütün bunlarla beraber bu ikili görüşmeler yanında yine bizlerden randevu talebinde bulunan devlet başkanlarıyla hükümet temsilcileriyle görüşmelerimi sürdüreceğim.”
ABD’de yoğun bir toplantı ve görüşme trafiği olacağını belirten Erdoğan, bu yıl genel kurulun en dikkat çekici etkinliğinin BM Genel Sekreterinin ev sahipliğinde tertiplenecek “Geleceğin Zirvesi” olduğunu söyledi.
Liderler, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul başlangıcının hemen öncesinde, 22-23 Eylül’de “Geleceğin Zirvesi” için BM’de toplanacak. Yaklaşık 130 devlet ve hükümet başkanının katılması beklenen etkinlikte Türkiye için de konuşma süresi ayrıldı. “Daha iyi bir bugün ve geleceği korumak için uluslararası mutabakat sağlanmasının” amaçlandığı zirvede üye ülkelerin çatışmaların engellenmesi ve çözümü, iklim değişikliğiyle mücadele ve daha adil finansal sistem oluşturulması gibi farklı alanlarda birlikte hareket etmeleri teşvik edilecek.
BM üyeleri, 2020’de kuruluşun 75. yılını kutlarken gelecekte küresel işbirliğinin nasıl geliştirilebileceğine ilişkin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bir vizyon oluşturmasını talep etti. Bu çerçevede 2021’de “Ortak Gündemimiz” adlı rapor yayımlayan Guterres, küresel işbirliğinin geliştirilmesine dair önerilerini sundu ve 2024’te zirve düzenlenmesini istedi. Guterres, “21. yüzyıl sınamaları için sorunlara çözüm sağlayabilen 21. yüzyıl kuruluşlarına ihtiyaç var” mesajını verdi.
BM Güvenlik Konseyi ve finansal mimari dahil mevcut küresel kuruluşlarda reform yapılması gerektiğinin altını çizen Genel Sekreter, “Dedelerimiz için oluşturulan sistemle torunlarımız için bir gelecek inşa edemeyiz” dedi. Görev süresi Ocak 2026’da sona erecek Genel Sekreter Guterres’in “mirası” olarak değerlendirilecek zirve için üye ülke temsilcileri, bir süredir “Gelecek Paktı” üzerinde müzakereler yürütüyor. Gelecek Paktı’na aynı zamanda “Gelecek Nesiller için Deklarasyon” ile “Küresel Dijital Sözleşme”nin de eklenmesi bekleniyor.
193 ülkenin çıkar ve isteklerini bir araya getirmeye çalışan anlaşma, “sürdürülebilir kalkınma ve kalkınma finansmanı, uluslararası barış ve güvenlik, bilim, teknoloji ve dijital işbirliği, gençler ve gelecek nesiller ile küresel yönetişimin dönüştürülmesi” başlıklarından oluşuyor. Müzakerelere dahil olan temsilciler, üye ülkelerin özellikle silahsızlanma, BMGK reformu ve mali kuruluşların yapılandırılmasına ilişkin bölümlerde anlaşma sağlayamadığına işaret ediyor.
Diğer taraftan, zirveye BMGK’nin 5 daimi üyesinin lider düzeyinde katılmaması da eleştirilere yol açıyor. Tüm ülkelerin tek bir anlaşmaya imza atabilmesi büyük başarı olarak görülse de 193 ülkenin taleplerini karşılamaya çalışmak, anlaşmanın “dilini zayıflatma” ve etkisini azaltma ihtimalini gündeme getiriyor.
Lübnan’da 17 Eylül ve 18 Eylül’de Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Patlamalarda 70 kişi ölürken 2 bin 323 kişi yaralandı. Lübnanlı yetkililer olaydan İsrail’i sorumlu tutarken İsrail’den konuyla ilgili henüz bir açıklama gelmedi. İsrail-Lübnan sınırında 8 Ekim 2023’ten bu yana taraflar arasında zaman zaman şiddetlenen çatışmalar meydana geliyor.