İran: Haniye suikastı kısa menzilli roketle düzenlendi
İsrail'in pazar günü yaptığı çadır kent katliamına gelen tepkiler bu ülkeyi yavaşlatmadı. İsrail ordusuna ait tankların Refah'ın merkezine kadar girdiği bildirildi. Refah işgali yayılırken ABD mevcut durumun "kırmızı çizgiyi geçmediğini" söyledi.
7 Ekim’de Gazze Şeridi’nde başlayan İsrail saldırıları tüm şiddetiyle devam ediyor. Şu ana kadar 36 binin üstünde Filistinlinin hayatını kaybettiği, 1.5 milyonu aşkın sivilin yerinden edildiği saldırılarda bölge halkının tek sığınağı olan şeridin en güneyindeki Refah kenti de ablukaya alındı. İsrail Refah’ın batısındaki mahallelere doğru ilerliyor. ABD’ye göreyse henüz kırmızı çizgi geçilmedi.
İsrail güçleri yaklaşık bir milyon insanın Refah’tan kaçmasına neden olan ve hâlâ orada barınanları korkunç koşullar ve ölümcül saldırılarla karşı karşıya bırakan işgal harekatına uluslararası tepkilere kulak tıkamayı sürdürüyor. İsrail güçlerinin pazar günü Birleşmiş Milletler’in (BM) çadır kentine düzenlediği saldırıda en az 45 kişi yaşamını yitirmişti. Bölge sakinleri ayrıca tepkilere rağmen İsrail güçlerinin gece boyunca şehri hava saldırıları ve tank ateşiyle vurduğunu söyledi. Hamas militanları tarafından yönetilen bölgedeki yetkililer o saldırıdan bu yana Refah’ta en az 26 kişinin daha İsrail ateşiyle öldürüldüğünü belirtiyor.
7 Mayıs’ta burada kapsamlı işgal harekatı başlatan İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tanklarının dün ilk kez şehir merkezine girdiği bildirildi. Görgü tanıklarının Reuters’a verdiği bilgiye göre tanklar Refah’ın simge yapılarından Al-Awda camisi yakınlarında görüldü. İsrail tankları batıdaki mahallelere doğru ilerlerken görgü tanıkları Zurub bölgesinde İsrail askerleri ile Hamas militanları arasında silahlı çatışmalar olduğunu bildirdi. Refah’taki görgü tanıkları İsrail ordusunun uzaktan kumandalı zırhlı araçlar getirdiğini ve bunların içinde ya da çevresinde personel izine rastlanmadığını söyledi.
İsrail’in üç hafta önce Mısır’a açılan Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü ele geçirerek başlattığı kara saldırılarından bu yana tanklar Refah’ın kenarlarında dolaşmış ve bazı doğu bölgelerine girmiş ancak şehre tam anlamıyla giriş yapmamıştı.
Bölgedeki sivil nüfus ise henüz pazar günkü çadır kent saldırısının etkisinden kurtulabilmiş değil. Saldırıdan sağ kurtulan Filistinliler yangından kaçmak için çaresizce çabaladıklarını anlatırken, birçoğu da kalıntılar arasında sevdiklerini teşhis etmeye çalıştı.
Kendisini Mahmud Diab Muhammed Elatar olarak tanıtan bir Filistinli “Bütün insanlar çadırlardan koşarak kaçtı. Aralarında küçük çocukların da bulunduğu insanlar Refah’ın Tal al-Sultan mahallesindeki yanmış çadır kampından geriye kalanları arıyordu. Burası masum insanlarla ve çocuklarla dolu. Acımasızca şehit edildiler” dedi.
Saldırıda tüm yakınlarını kaybettiğini söyleyen Elatar “Kuzenlerim ve tüm ailem nüfus kayıtlarından silindi. Hiç kimse kalmadı” diye konuştu. 20 yaşındaki gencin pazartesi günü yapabildiği tek şey aile üyelerini teşhis edebilme umuduyla ölenlerin kalıntılarını aramak olmuştu.
Ölümcül saldırının ardından Refah’a sığınmaya devam eden bazı Filistinliler Gazze’nin kuzeyinde daha güvenli bir yer bulma umuduyla bölgeden kaçmaya başladı.
Filistinli Ebu Tarık Elkaferna kendisi ve 13 kişilik ailesinin İsrail’in Gazze’ye saldırıları boyunca defalarca yerlerinden edildikten sonra bir kez daha “başa döndüklerini” hissettiklerini söyledi. Elkaferna ailesinin pazar gecesi “bombardıman altında” kalanlar arasında olduğunu belirtti: “Çocuklar için dehşet vericiydi.”
Saldırının dehşetine tanık olduktan sonra ailesinin daha kuzeydeki Deyr El Belah’a ulaşmak amacıyla Refah’tan kaçmaya karar verdiğini söyleyen Elkaferna “Burası güvenli bir bölgeydi ama, neye dönüştü, manzara korkunç” dedi.
Biden yönetimi dünkü açıklamasında İsrail’in en az 45 Filistinliyi öldürdüğü saldırıyı “trajedi” olarak yorumlasa da Biden’ın Refah’ta geniş çaplı askeri operasyon başlatılmaması yönündeki uyarısını ihlal eden bir durumun oluşmadığını belirtti.
Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, “Büyük bir kara operasyonu görmek istemiyoruz. Henüz böyle bir şey olmadı” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise ABD’nin İsrail’in soruşturmasını yakından takip ettiğini belirterek “İsrail saldırıyı gerçekleştirdikleri bölgenin yakınında Hamas’a ait bir depo olabileceğini söyledi. Bu cevaplanması gereken çok önemli bir soru” dedi. Başkan Yardımcısı Kamala Harris ise çadır kentteki yerinden edilmiş Filistinlilerin ölümlerini “ifade etmeye trajedi kelimesinin yetmeyeceğini” söyledi. Harris gazetecilerin bu saldırının kırmızı çizgiyi geçip geçmediği sorusuna cevap vermedi.
NBC News’e konuşan İsrailli bir yetkili ilk bilgilerin hava saldırısının muhtemelen bir yakıt tankını tutuşturduğunu, patlamaya ve yangına neden olduğunu, bunun da sivillerin çadırlarda barındığı kampa yayıldığını ve aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişinin ölümüne yol açtığını savundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise dün ölümcül olayın “trajik bir kaza” olduğunu ve soruşturulduğunu söylemişti. IDF başlangıçta iki üst düzey Hamas liderini hedef aldığını ve belirlenmiş bir insani yardım bölgesini vurmadığını ileri sürdü. Ancak ordu saldırının gerçekleştiği bölgede sivillerin ölümü konusunda kapsamlı bir soruşturma yürütüleceğini bildirdi.
Pazar günü erken saatlerde Hamas’ın askeri kanadı haftalar sonra ilk kez Tel Aviv’i hedef alan bir füze saldırısı düzenlediğini duyururken IDF de Refah bölgesinden İsrail topraklarına sekiz füzenin geçtiğinin tespit edildiğini açıklamıştı.
Saldırı İsrail’i ve baş müttefiki ABD’yi dünya sahnesinde giderek yalnızlaştırdı. Salı günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) acil bir toplantı düzenlerken üç Avrupa ülkesi de bağımsız bir Filistin devletini resmen tanıyacaktı.
Pazar günkü saldırı, BM’nin en üst mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Filistinliler için “acil risk” oluşturduğu gerekçesiyle İsrail’e Refah’taki saldırılarını derhal durdurma emri vermesinden birkaç gün sonra gerçekleşti.
Görüntüler Filistinliler güvenlik için koşarken ve yaralılara yardım etmeye çalışırken bölgenin alevler içinde kaldığını gösteriyor. Sosyal medyada paylaşılan bazı videolarda yanmış cesetler ve küçük bir çocuğun başsız bedenini tutan bir adam gibi son derece rahatsız edici görüntüler yer aldı.
Pazartesi günü bir ABD Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) sözcüsü görüntülerin yürek parçalayıcı olduğunu belirterek, yerel sağlık yetkililerine göre şu ana kadar Gazze’de 36 binden fazla insanın öldüğü bir savaşta İsrail’i sivilleri koruma sorumluluğu konusunda uyardı.
NSC sözcüsü “İsrail’in Hamas’ın peşinden gitmeye hakkı var ve bu saldırıda İsrailli sivillere yönelik saldırılardan sorumlu iki üst düzey Hamas teröristinin öldürülmesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak daha önce de açıkladığımız gibi İsrail sivilleri korumak için mümkün olan her türlü tedbiri almalıdır” dedi.
Gazze’de savaş, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil binden fazla kişinin ölümü, 5 bin 132 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından patlak verdi. Militanlar ayrıca yaklaşık 250 rehine ele geçirdi; İsrail’in tahminlerine göre bunlardan 128’i Gazze’de kaldı, 36’sı öldü.
Gazze’de Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in askeri misillemesi çoğu sivil ve birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 35 bin kişinin ölümüne neden olurken, İsrail kuşatması korkunç gıda kıtlığı ve kıtlık tehdidini de beraberinde getirdi. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan ‘insani ara’da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.
Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 270 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.