IŞİD’liler sinagog ve kiliselerde keşif yapmış
Almanya'da Afgan mültecinin bir polisi öldürmesi sonrası sınır dışı tartışmaları gündemdeyken Başbakan Scholz da konuya dahil oldu. Scholz mecliste yaptığı konuşmada "Bu tür suçlular Suriye ve Afganistan'dan gelseler bile sınır dışı edilmeli" dedi.
Almanya’da geçen hafta Mannheim kentinde radikal İslamcı bir Afgan mültecinin aşırı sağcı aktivistlerin standına düzenlediği bıçaklı saldırı gündemden düşmüyor. Bir polis memurunun hayatını kaybettiği, dört kişinin de yaralandığı saldırı sonrası ülkede göçmenlere karşı daha sert bir politika talebi artıyor.
Saldırıda kendisini durdurmaya çalışan 29 yaşındaki polis memurunu öldüren 25 yaşındaki saldırganın 2014 yılında sığınmacı olarak Almanya’ya geldiği ortaya çıkmıştı.
Saldırı ülkede mültecilere yönelik zaten son dönemde ayyuka çıkan nefreti daha da körükledi. Son birkaç gün içinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ve aynı çizgideki diğer partiler bu saldırıyı daha sert bir göçmen politikası çağrısında bulunmak için propagandasında kullanmaya başladı.
Tüm ülkeyi şok eden saldırı Başbakan Olaf Scholz’un da gündemindeydi. Kıtadaki aşırı sağ popülistlerin büyük kazanımlar elde etmesinin beklendiği Avrupa Parlamentosu seçimleri başlarken Scholz Federal Meclis’te yaptığı konuşmada konuya değindi ve “Burada koruma arayan birinin en ciddi suçları işlemesi beni öfkelendiriyor. Bu tür suçlular Suriye ve Afganistan’dan gelseler bile sınır dışı edilmelidir” dedi.
“Böyle durumlarda Almanya’nın güvenlik çıkarları failin çıkarlarından daha ağır basıyor” diyen Alman politikacı “Ciddi suçlulara ve terörist tehditlere burada yer yok” diye ekledi.
“Mannheim’da yaşananlar radikal İslamcılığın insan düşmanı ideolojisinin bir ifadesidir. Bunun tek bir açıklaması var, o da terör. Teröre savaş ilan edelim” ifadelerini kullandı.
Almanya şu anda Afganistan veya Suriye’ye herhangi bir sınır dışı işlemi gerçekleştirmiyor. Alman hükümetinin Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Taliban’la herhangi bir diplomatik ilişkisi de bulunmuyor. Almanya ayrıca Suriye’deki güvenlik durumunun sınır dışı edilmeye izin vermeyecek kadar hassas olduğunu düşünüyor.
Ancak şansölye konuşmasında hükümetinin halihazırda hüküm giymiş Afganların Afganistan’ın komşu ülkelerine sınır dışı edilmesini sağlayacak çözümler üzerinde çalıştığını söyledi. Zira Almanya’da Suriye’ye sınır dışı işlemlerine yeniden izin verilmesi tartışılıyor.
Scholz ayrıca terör suçu işleyen veya teröü destekleyen herkes için sınır dışı kurallarının da sertleştirileceği sözünü verdi.
Ülkenin hantal bürokrasisi genellikle siyasi kararları yavaşlattığından Alman hükümetinin daha fazla suçlu yabancıyı sınır dışı etme işlemini ne kadar hızlı gerçekleştirebileceği açık değil.
Muhalefetteki Muhafazakar Hıristiyan Demokratların lideri Friedrich Merz “Uyarıların, kınamaların, inkarların ve açıklamaların dönemi artık bitti. İnsanlar bizden harekete geçmemizi bekliyor. Karar bekliyorlar” diye konuştu.
Scholz’un iktidar koalisyonunda yer alan çevreci Yeşiller’in parlamento lideri Britta Hasselmann da şansölyenin sınır dışı etme planlarının ne kadar gerçekçi olduğunu sorguladı. Hasselmann Taliban veya Afganistan’ın komşu ülkeleriyle bir sınır dışı anlaşması müzakere etmenin zor olacağını söyledi:
“Teröristleri veya ciddi suçluları kabul etmenin hangi üçüncü ülke açısından cazip olacağı incelenmelidir. Hangi cevapları bulacağımızı görmek için sabırsızlanıyorum.”
Kendi ülkelerindeki savaşlar ve istikrarsızlıkların ardından 2015-16’da Suriye, Afganistan ve Irak’tan 1 milyondan fazla insan geldiğinde pek çok Alman başlangıçta göçmenleri memnuniyetle karşıladı, ancak son yıllarda bu durum değişti.
AfD bazı Almanların yeni gelenlerle ilgili kaygılarından başarıyla yararlandı. Ancak son aylarda milyonlarca Alman, aşırı sağın iktidara gelmesi halinde Alman pasaportu taşıyanlar da dahil olmak üzere milyonlarca göçmeni sınır dışı etme yönündeki radikal planlarını protesto etmek için sokaklara çıktı.
Avrupa seçimlerindeki en iyi adaylarının Rusya ve Çin’e yakınlık iddialarına işaret ettiği bir dizi skandalın yanı sıra partinin üst düzey liderlerinden birinin Nazi sloganlarını tekrar tekrar kullanması, partinin son anketlerde düşüşe geçmesine neden oldu.
Scholz’un lideri olduğu Sosyal Demokrat Parti ile diğer ana akım partiler, seçmenlerin göçle ilgili meseleleri çözmek için AfD’ye yönelmeyeceği umuduyla kendilerini göç ve radikal İslam konusunda sert göstermeye çalışıyor.