ABD Seçim Günlüğü: Trump, Zelenski ile görüştü, Putin’le de görüşmek istediğini söyledi
Eski ABD Başkanı Trump'a suikast girişimi "seçim yılı" olarak anılan 2024'ün seçimlerin yanı sıra siyasi şiddetin de sahnesi olduğunu gösteriyor.
2024’ün dünya tarihinin en yoğun geçeceği seçim yılı olduğunu daha evvel çalışma arkadaşımız Beyza Topçu’nun kaleminden sizlerle paylaşmıştık. Dünya nüfusunun neredeyse yarısının sandık başına giderek seçimlerini yapacağı bu yıl siyasi sahnede artan gerilimi de beraberinde getirdi. Aşırı sağın yükseldiği, mülteci krizinin nefret söylemlerini artırdığı, savaşların kutuplaşma ve ekonomik sınanmaları da peşi sıra getirdiği 2024 bu nedenle aslında bir bakıma suikastlar ve suikast girişimlerinin yılı da oldu/olmaya da devam edecek gibi görünüyor. Zaten birçok uzmana göre bu saldırıların daha da artması muhtemel.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kasım ayında gideceği seçimlerde öne çıkan Cumhuriyetçi eski Başkan Donald Trump da cumartesi günkü suikast girişimiyle bu olaylar zincirine katılmış oldu. Trump uzmanların siyasetçilere yönelik artan tehdit ve şiddetin daha da artabileceğine dair uyarılarda bulunduğu dönemde 2024 yılının suikast girişimine maruz kalan en önemli figürü olarak tarihe geçti.
Trump’tan önce böyle konuşulan bir suikast girişimi de Slovenya’da yaşanmıştı. Aşırı sağcı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e desteği ile bilinen ülkenin Başbakanı Robert Fico mayıs ayı ortasında kurşunların hedefi olup sağ kurtulmuştu. Açıkçası ölümden dönmüştü desek yeri, keza kendisi epey hastanede kaldı.
Meksika seçimlerinde hem devlet başkanı hem de yerel yönetimler için sandığa gidildi. Yerel yönetimler için aday olanlardan 2024 yılında tam 33 kişi suikasta kurban gitti. Ancak dediğim gibi bunlar sadece 2024 yılının rakamları. Keza Meksika seçimlerinin suikast dalgası aslında 2023’te başladı. Yani seçim sürecinde 2023’ü de hesaba katarsak ülkede öldürülen belediye başkan adaylarının sayısı 40’ı buluyor.
Pakistan da Şubat ayında seçimlere gitti. Seçim süreci tabiri caizse kanlı bir savaştan farksızdı. Ülkede seçimlere özellikle son bir hafta kala hemen her gün bir siyasetçi suikast ya da suikast girişimine maruz kalmış, ülkede bunun dışında sivilleri de hedef alan 51 ayrı terör saldırısı yaşanmıştı.
Haziran ayı başında gerçekleştirilen ve aşısı sağın ciddi bir ivme yakaladığı Avrupa Parlamentosu seçimleri de büyük bir gerilimin gölgesinde gerçekleşmişti. Almanya’nın aşırı sağcı partisi AfD’nin (Almanya için alternatif) adayları suikast girişimlerine maruz kalmıştı.
2024’ün başlarına ve Asya’ya gidiyoruz şimdi de. Güney Koreli muhalefet lideri Lee Jae-myung da Ocak ayında suikast girişiminin hedefi olmuştu. Demokratik Parti’nin lideri Lee Jae-myung, Busan’da bıçaklı saldırıya uğramıştı. Basın mensuplarının sorularını yanıtladığı sırada imza alma bahanesiyle Lee’ye yaklaşan saldırgan, elindeki kesici aletle onu boynundan yaraladı. Muhalefet lideri de şanslı olanlardan, çünkü hayati tehlike almadan bu saldırıyı atlatmıştı.
Aslında bu şiddetin ayak sesleri yıllar öncesinden geliyordu. Özellikle son yıllarda yaşanan ve gündem yoğunluğu nedeniyle unutulan çok fazla suikast ve suikast girişimine tanık olduk. 2022 yılının kasım ayında Pakistan’ın eski Başbakanı İmran Han hedef alınmış, ölümden son anda kurtulsa da bacağından yaralanmıştı.
Pakistan’s former Prime Minister Imran Khan was shot and wounded today in an apparent assassination attempt at a crowded protest rally in Wazirabad.
Khan is reportedly not in danger and has been taken to a hospital. A suspect was apprehended. pic.twitter.com/glwNaH4hWv
— Middle East Eye (@MiddleEastEye) November 3, 2022
Dönemin Arjantin Başkan Yardımcısı Cristina Fernández de Kirchner de 2022’de silahlı saldırının hedefi olmuştu. Saldırganın silahı tutukluk yapınca son anda kurtulan Kirchner günlerce manşetlerde kalmıştı.
Eski Brezilya Devlet Başkanı, aşırı sağcı ve hatta Brezilya’nın Trump’ı olarak bilinen Jair Bolsonaro da aday olduğu 2018 yılında bıçaklanmıştı. Doktorların tamamen iyileşmesi iki ayı bulur dediği Bolsonaro, hastanede geçirdiği bir ayın ardından evine dönmüştü. Saldırının gerçekleştiği yıl, Bolsonaro seçimleri de kazanmıştı.
Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe 8 Temmuz 2022’de Nara şehrindeki Yamato-Saidaiji İstasyonu’nun yakınlarında gerçekleşen bir siyasi etkinlikte konuşurken öldürüldü. Liberal Demokrat Parti adayı için bir kampanya konuşması yaparken Abe, ev yapımı bir ateşli silahla yakın mesafeden sırtından vuruldu. Şüpheli Tetsuya Yamagami olay yerinde yakalandı. Abe, tıbbi helikopterle Nara Tıp Üniversitesi Hastanesi’ne götürüldü. Ancak beş buçuk saat sonra 17.03’te öldüğü açıklandı.
İngiliz siyasetçiler Jo Cox (2016’da) ve David Amess (2021’de) de suikast sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi.
Aylar önce “Suikast girişimleri artıyor, sıra ABD’de mi” diye The Hill’de yazmasıyla dikkat çeken God, Guns, and Sedition kitabının yazarlarından Jacob Ware bu kez de Foreign Policy’e konuştu. “Şu anda suikastların arttığını görüyoruz” savını yineleyerek insanların sandığı artık bir çözüm yolu olarak görmediğine dikkat çekti. Ware, “Politikacılar ve siyasi figürler kendilerini hedef tahtasında buluyorlar ve insanlar artık siyasi şikayetlerini dile getirmenin en iyi yolunun sandık ve seçimler olmadığını düşünüyor” diye konuştu.
Ware, son yıllarda ABD kamu görevlilerine yönelik tehditlerin sayısında dikkat çeken bir artış olduğuna işaretle bunun ülke genelinde siyasi kutuplaşmanın artmasıyla aynı zamana denk geldiğini ortaya söylüyor. Ware yazarlarından olduğu kitapta “Son altı yılda, tehditte bulundukları için federal düzeyde tutuklanan bireylerin sayısı önceki dört yıla göre neredeyse iki katına çıktı” diye yazarken, bu tür tehditler için federal kovuşturma sayısının 2023 ve 2024’te “yeni rekor seviyelere ulaşma yolunda ilerlediğini” de belirtti.
ABD, hem görevdeki başkanlarının hem de başkan adaylarına yönelik suikast ve suikast girişimlerine yabancı da değil. Dört eski ABD başkanı –Abraham Lincoln, James Garfield, William McKinley ve John F. Kennedy– başkanlık dönemlerinde öldürülmüştü. Franklin D. Roosevelt, Harry Truman, Gerald Ford, Ronald Reagan ve Gürcistan’ın Tiflis kentindeyken üzerine el bombası atılan George W. Bush da dahil olmak üzere birkaçı daha başarısız girişimlerden sağ kurtulmuştu. 1968 yılında Demokratların başkan aday adayı olan ABD Senatörü Robert F. Kennedy bir suikast sonucu öldürülmüştü.
Ancak ABD’liler şiddetin bu biçimine uzak geçmişten değil, yakın geçmişten de aşina. Yakın zamandaki iki örnek, sırasıyla başarısız kaçırma ve suikast planlarının hedefi olan eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ile gündeme gelmişti. Pelosi’nin kendisi evde olmadığı için saldırıdan kurtulmuş olsa da, kocası çekiçli saldırının hedefi olmuştu. Ve 2020’de FBI, Michigan Valisi Gretchen Whitmer’ı kaçırma ve vatana ihanetten yargılama planıyla bağlantılı olarak bir düzineden fazla kişiyi tutukladığını açıklamıştı, sonuçta dokuz kişi mahkum ve beş kişi de beraat etti.
Yalnız artan şiddet vakaları yukarıdaki örneklerle de düşününce açıkça görülecektir ki sadece ABD’ye özgü değil. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde yüksek profilli siyasetçilere yönelik suikastlar bugün nispeten az görülse de siyasetin daha yerel kısmında ciddi bir artış olduğu da aşikar.
Suikastların ötesinde, adaylara yönelik diğer şiddet olayları da bu yıl Meksika’da daha yaygındı. Yukarıda da değinmiştik. Yukarıda değindiklerimiz ölümle sonuçlanan şiddet eylemleriydi. Ölümle sonuçlanmayanların sayısında da ciddi bir artış var. Integralia, Meksika’da 2024 seçim süreci boyunca 828 ölümcül olmayan şiddet olayı kaydettiklerini açıkladı. Bu da ülkenin bir önceki başkanlık seçimlerinin yapıldığı 2018’de kaydedilen 389 saldırıyı gölgede bırakmış oldu.
Yasalardaki ve veri toplamadaki farklılıklar, araştırmacıların şiddet olaylarında küresel çapta bir artış olup olmadığını ölçmelerini zorlaştırıyor. Ancak sıraladığımız örnekler birçok şeyi de gözler önüne seriyor.
Bu bağlamda uzmanlar da Trump’a yönelik suikast girişiminin dünyadaki diğer liderler için bir alarm olduğu uyarısında bulunuyorlar. Pazar günü, Birleşik Krallık Lordlar Kamarası üyesi ve siyasi şiddet konusunda eski bir hükümet danışmanı olan John Woodcock, Guardian’a verdiği röportajda suikast girişiminin “tüm politikacıların savunmasızlığının canlı bir hatırlatıcısı” olduğunu söyledi ve Birleşik Krallık’ta benzer saldırıların olabileceği konusunda uyardı.
Ware “Birleşik Krallık’ta ABD tarzı agresif çatışma ve gözdağı siyasetinin geliştiğini gördük, bu da ne yazık ki tam olarak bir Birleşik Krallık siyasetçisine yönelik başka bir suikast girişimine yol açabilecek zehirli bir ortam, ki son yıllarda trajik bir şekilde bu tür suikast girişimlerine çokça şahit olduk” dedi.