Pasifik’te ‘pasifikasyon’ adımı: Çin, Güney Kore ve Japonya’dan dört yıl sonra ilk zirve
Güney Kore en son sıkıyönetim ilan ettiğinde 18 yıl ülkeyi yöneten Park Chung Hee yeni suikasta uğramıştı. Bunu Gwangju ayaklanmaları ve 200 öğrencinin ölümü takip etmişti. Cumhurbaşkanının dünkü sıkıyönetim ilanı o günleri hatırlattı.
Güney Kore’de geçen yıl bir film gişe rekorları kırdı: Seoul-ui bom. Bu film ülkenin acı geçmişinin bir tasviriydi. 1979 yılında diktatör Devlet Başkanı Park Chung-Hee’nin suikast sonucu ölmesi askeri darbenin önünü açmış, ülke sıkıyönetimin pençesine sürüklenmişti. İşte bu yüzden dün gece Yoon Suk Yeol kürsüye çıkıp da sıkıyönetim ilan ettiğinde Güney Koreliler ülkenin karanlık dönemini hatırlayarak aynı şeyleri yaşayacakları korkusuyla doldu. Yoon geri adım atmak zorunda kaldı, çünkü kendi partisi dahil bütün siyasetçiler karara karşı çıktı. 190 milletvekili, ordunun kuşattığı parlamento binasına çitleri aşarak girdi, hepsi sıkıyönetim karşıtı oy kullandı. Dahası halk gece, soğuk demeden sokaklara döküldü.
Emekli Korgeneral Chun In Bum CNN International’a “Bugün bu çağda sıkıyönetim ilan edileceği kimin aklına gelirdi? Ama oldu işte. Hepimiz için bir sürprizdi bu” dedi.
Ancak Yoon’un yarattığı bu birkaç saat süren kaos henüz cezasını bulmuş değil. Altı muhalefet partisi bugün Yoon’un azli için yasa tasarısı sundu. Bununla birlikte Yoon’un bu şekilde görevden ayrılması çok da tuhaf sayılmaz, en azından Güney Kore’nin siyasi tarihi için. Seleflerinin çoğu yüksek makamlardan utanç içinde ayrıldı. Ülkenin siyasi tarihine bugüne kadar darbeler, hapis cezaları, aziller ve suikastlar hakim oldu.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Japon sömürgesinden kurtulan Güney Kore’de ilk cumhurbaşkanı 1960 yılında öğrenci isyanıyla iktidardan düştü. Halefiyse ancak iki yıl koltuğunda kalabildi, sonrasında o da darbeyle görevden alındı.
Bir sonraki devlet başkanı, 18 yıl boyunca ülkeyi yönetecek Park’tı ama o da 1979 yılında istihbarat başkanı tarafından öldürüldü. İşte tam bu noktada ülkenin siyasi tarihinde unutulmaz bir iz bırakan başka bir diktatörlük dönemi başladı.
Park’ın ölümünden kısa süre sonra Tümgeneral Chun Doo Hwan darbeyle iktidara geldi. Sıkıyönetim ilan ederek muhalifleri tutukladı, üniversiteleri kapattı, siyasi faaliyetleri yasakladı, basını susturdu. Ülkede son kez sıkıyönetim ilan edilmişti. O dönemi deneyimlemiş çoğu kişi için Yoon’un ömrü kısa askeri yönetim ilanı baskı ve terörün hatırlatıcısı oldu.
1980’de ülkenin güneyindeki Gwangju kenti öğrenciler öncülüğünde demokrasi yanlısı gösterilere sahne oldu. Öğrencilerin isteği cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasıydı. Chun o zaman ayaklanmayı bastırmak için orduyu görevlendirdi. Askerler bu protestolara katılan 200 öğrenciyi öldürdü. Chun’un demir yumruğu 1988 yılına kadar sürdü.
90’lara geldiğimizde Chun darbe ve Gwangju katliamı nedeniyle yargılandı. İdam cezasına çarptırılsa da sonra cezası affedildi.
80’lerin sonundan bu yana Güney Kore protesto, ifade özgürlüğü, adil seçim ve barışçıl iktidarın hakim olduğu güçlü bir demokrasiye dönüştü. Ancak iç siyasetteki kutuplaşma sürüyor, muhafazakârlarla solcular arasında sürekli el değiştiren iktidarın ucu hep azillerle ya da kovuşturmalarla son buluyor.
2003-2008 yılları arasında cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Roh Moo Hyun, görevden ayrıldıktan sona hakkında açılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle intihar etti. Halefi Lee Myung Bak ise istifasından sonra yolsuzluk suçuyla 15 yıl hapis cezası aldı.
Park Chung Hee’nin kızı ve Güney Kore’nin ilk kadın cumhurbaşkanı olan Park Geun Hye ise son yılların en büyük skandalına imza attı. Zira Park’ın görevden alınmasına neden olan olay tarikatlarla bağlantısının ortaya çıkmasıydı. Park görevden alınsın diye halk günlerce, haftalarca protestolar düzenledi. Sonra yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma suçlarından 24 yıl hapis cezası alan Park’ın cezası kısa süre sonra affedildi.
Yoon dönemine Itaewon’daki Cadılar Bayramı’nda çıkan izdihamda 150’den fazla gencin ölmesi damga vurduysa, Park dönemi bugüne kadarki en büyük trajediyi gördü: 2014’teki Sewol feribot kazası. Çoğu lise öğrencisi olan 476 yolcuyu Incheon’dan Jeju Adası’na taşıyan feribot seyir halindeyken battı. Kaptan ve mürettebatı feribotu terk eden ilk kişiler olmuştu. Üstelik yolculara odalarında kalmalarını sıkı sıkıya tembih etmişlerdi gitmeden önce. Onların bu talimatı ve kurtarma operasyonundaki gecikmeler neticesinde 304 yolcu hayatını kaybetti. O kazanın meydana geldiği gün Park yedi saat boyunca hiçbir şekilde halkın karşısına çıkıp açıklama yapmadı.
Seul’deki Ewha Üniversitesi’nden Leif-Eric Easley, CNN International’a Güney Kore’deki demokrasinin hem liderlik hem de hesap verebilirlik konusunda yüksek riskli yaklaşım benimsediğini söyleyerek, siyasi partilerin başarısının ideoloji ya da politika tabanlı olmaktan ziyade karizmatik liderlere bağlı olduğunu söyledi. Bu durumun partiler arası sürekliliğe ve uzun vadeli stratejilere zarar verdiğini söyleyen Easley, medya ve halkın skandallara karşı epey hassas olduğunu söyledi.
Herhalde bugüne kadar alnının akıyla görev süresini tamamlayan tek lider, şu anda parlamentoda da çoğunluğa sahip olan Demokrat Parti’den Moon Jae In oldu. Ancak onun döneminde bile bazı bakanları yolsuzlukla hedef alındı…