Türkiye’den en çok Ruslar ve Suudiler konut aldı
Suriye'de 61 yıllık Baas rejimi ve 50 yıllık Esad ailesi diktatörlüğü bir gecede bitti. Beşar Esad'ın Rusya'ya kaçtığı ve burada ona sığınma verildiği ortaya çıktı. Peki şimdi Suriye'yi kim yönetiyor? Bu sorunun cevabı biraz karışık.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 13 yıl iç savaşla geçen iktidarı muhaliflerin başkent Şam’a girmesiyle son buldu. Savaşçılar televizyonda canlı olarak yayınlanan konuşmalarında başkenti kurtardıklarını söyledi. Suriyeliler sokağa dökülerek kutlamalara başladı. Peki ya Esad’a ne olmuştu? Suriye’de mi yoksa ülkeden ayrılmış mıydı? Dün akşam saatlerinde bu sorunun cevabı belli oldu: Esad, Rusya’ya sığınmıştı.
Peki bundan sonra Suriye’ye ne olacak?
Suriye Dışişleri Bakanlığı “Suriye tarihinde yeni bir sayfa açıldığını” ifade ettiği bir açıklama yayınladı. Açıklamanın tam metni şöyle: “Suriyeli kardeşlerimiz: Bugün Suriye tarihinde yeni bir sayfa açılıyor, adalet ve eşitliğin hüküm sürdüğü, herkesin hak ve sorumluluklara sahip olduğu, tek bir görüşten uzak tek bir vatan inşa etmek için Suriyelilerin birleştiren, bölücülükten uzak ulusal anlaşma ve tüzüğün başındayız. Ve vatandaşlık bu anlaşmanın temelini oluşturuyor. Suriye Arap Cumhuriyeti ve yurt dışındaki diplomatik misyonlarımız, Suriye halkını temsil etmeye ve vatandaşlarımıza hizmet sunmaya kararlıdır.”
Bu metinden de anlaşılacağı üzere Suriye’nin yurt dışındaki diplomatik misyonları kaldığı yerden devam edecek. Suriye Başbakanı Muhammed Gazi El Celali, kaydettiği videolu mesajda “halkın seçeceği herhangi bir liderle işbirliği yapmaya hazır olduklarını” söyledi. Daha sonra muhalifler, Celali’yi bulunduğu otelden alarak siyah bir SUV’a bindirdi.
Bununla birlikte ülkeyi kimin yöneteceği konusu şimdilik muamma. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu’nun kıdemli analisti Jerome Drevon, CNN International’a “Suriye’de yeni bir yönetim sistemi oluşturmanın muhalifler için son derece zorlu olacağını” söyledi. Bunun sebebinin çok çeşitli muhalif gruplar olduğunu söyleyen Drevon “HTŞ ve bazı müttefikleri daha yapısal, organizeyken diğerleri daha yerel oluşumlar” dedi. Bununla birlikte Türkiye ve Katar gibi ülkelerin Suriye’nin istikrara kavuşmasına yardımcı olacağını belirten Drevon, Körfez ülkelerinin de kendi çıkarları için devreye girebileceğine dikkat çekti.
Anlaşıldığı kadarıyla muhalif grupların savaşı yürütürken kurdukları koordinasyon mekanizması bugünlerde ülkeyi yönetirken de geçerli olacak. Suriye muhalefeti onlarca parçadan oluşuyor ve bu gruplar bir yere hücum ederken hep ‘ortak komuta odası’ kuruyor ve koordinasyonu oradan sağlıyorlar. Şimdi aynı yöntemi devlet yönetmede de kullanacakları anlaşılıyor.
Fidan, Katar’ın başkenti Doha’daki basın toplantısında “Bu geçiş döneminde dikkatli olmalıyız. Başta IŞİD ve PKK olmak üzere terör örgütlerinin bu durumdan faydalanmamalarını sağlamak için muhaliflerle iletişim halindeyiz” dedi. Ankara’nın terörle mücadelede kararlı olduğunu söyleyen Fidan, Kürtler dahil tüm azınlıkların eşit muamele görmesi gerektiğini söyledi. Muhalifler azınlıklarla ilgili olarak “Suriye’deki tüm mezheplere sesleniyoruz. Suriye istisnasız herkese aittir. Sünnilere, Dürzilere ve Alevilere aittir. Esad rejiminin davrandığı gibi davranmayacağız” dedi. Televizyona konuşan komutanlardan biri Suriyelilere tüm devlet kurumlarının korunması çağrısı da yaptı.