Ezgi Apartmanı davasında yeni gelişme: Valilik kararı iptal, yedi kişi hakkında soruşturma başlatılacak
23 milyon nüfuslu Tayvan çarşamba günü 7,4 ile sarsıldı. 12 kişi öldü, bin kadar kişi yaralandı. Ama ülkede hayat depremin ertesi günü normale dönmeye başladı. Neydi Tayvan'ın sırrı, süper güçleri mi vardı da bu depremden bu kadar az hasar aldılar?
Tayvan çarşamba günü son 25 yılın en büyük depremiyle sarsıldı. 7,4’lük depremi takip eden saatlerde 300’den fazla artçı deprem adayı sarstı. Bu sarsıntılarda bazı binalar öne ya da arkaya doğru eğildi, ama hiçbiri yıkılmadı. En çok hasar görenler bile enkaz haline gelmediği için insanlar binaların içinden sağ salim çıkabildi.
Depremde şimdiye kadar birçok kişi madende ya da dağlarda mahsur kaldı, sadece 12 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi, ki onlar da sarsıntıda yerinden oynayan kayaların altında kaldı. 1000’in üstünde kişi yaralandı. Ve Tayvan’ın nüfusu 23 milyon.
Oysa geçen 6 Şubat’ta doğu illerinde Türkiye’de de deprem yaşandı ve 7,7 ile 7,6 şiddetindeki depremlerde 50 binden fazla canı kaybettik.
Bu karşılaştırmayı yapınca görülüyor ki iki ülkeyi birbirinden ayıran temel fark öncelikle zihniyet olmalı: İnsan hayatına önem vermek ve işini ciddiye almak.
Her ikisine de önem veren Tayvan’da deprem yönetmeliklerine uygun binalar inşa edilmişti. Ayrıca arama kurtarma ekipleri depremden etkilenen bölgelere hızla intikal edebildi. Tabii bir de deprem sabah saatlerinde meydana geldi; Kahramanmaraş depremlerine birçok kişi uykusunda yakalanmıştı.
Tayvan’dan yansıyan yana eğilmiş bina fotoğrafları en şiddetli depremlerden birinden bile nasıl en az hasarla çıkılabileceğinin dersi gibi.
Tayvan küçük bir ada ülkesi. Hatta adayı ana karanın parçası gören Çin sebebiyle diplomatik ilişki kurabildiği ülke sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Buna rağmen çip teknolojisinin merkezi olan ülke diğer pek çok ülkeyle ticari faaliyeti sürdürmeye devam edebiliyor.
7,4 şiddetindeki depremden yalnızca bir gün sonra, depremden en çok etkilenen Hualien hariç adanın tamamında demiryolu yeniden trafiğe açıldı. Taş ocağında mahsur kalmış işçiler helikopterlerle kurtarıldı, çatlayan yollar yavaş onarılmaya başladı. Kapanan yollar nedeniyle ulusal park yakınındaki otellerinde mahsur kalan turistlerin yardımına kurtarma ekipleri ve sağlık görevlileri yetişti ve bütün bunlar aşağı yukarı 24 saat içinde oldu.
Dün işçilerin başlıca görevi deprem sırasında yana eğilen Uranus binasının tamamen yıkılmasını önlemeye çalışmaktı. Binaya bakınca deprem olduğunu sadece eğikliğinden anlıyorsunuz, çünkü üstünde, duvarında tek bir çizik, çatlak yok. İşçiler binayı doğrultmak için önce yapının önüne üç ayaklı beton setler koydu, sonra da ekskavatörle bu setlerin üstüne toprak ve kaya yığdılar.
New York Times’a konuşan 72 yaşındaki Lai Yung Chi eskiden inşaat işçisiymiş ve bina standartlarını iyi biliyormuş. Deprem sırasında Hualien’de tren istasyonu yakınındaki dairesi ağır hasar görmemiş. Lai’nin söyledikleri ise yaklaşan büyük depremi hatırladıkça içi bunalan İstanbulluların hiç hissetmediği bir şey: “Binamız için hiç endişelenmedim çünkü inşa ederken depreme dayanıklı olmasına dikkat ettiklerini biliyorum. Emin olmak için çimento dökülürken de izlemiştim. O zamandan bu zamana birtakım iyileştirmeler yapıldı. Her depremden sonra standartları biraz daha yükseltiyorlar.”
BBC’nin çektiği yukarıdaki fotoğrafa bakınca bile Uranus binasının önünde arkasında hiçbir binada depremin izine rastlanmıyor. Bir de 6 Şubat depremlerinden sonraki manzaraya bakalım. O zaman 11 ilde aşağıdaki görüntü oluşmuştu. Cumhurbaşkanlığı raporuna göre 6 Mart itibarıyla 35 bin 355 bina yıkılmıştı. Aynı raporda 17 bin 491 binanın acil olarak yıkılması gerektiği ve 179 bin 786 binanın ağır, 40 bin 228 binanın orta hasarlı olduğu da yazıyor. 6 Şubat depremlerinin ikinci gününde arama kurtarma ekipleri bazı yerlere kapanan yollar ve koordinasyon eksikliği yüzünden hâlâ ulaşamamıştı. Dahası, nedenini hâlâ anlamlandıramadığımız bir şekilde internette bant daraltmasına gidilmiş, deprem bölgesindekiler yardım da isteyememişti.
New York Times şöyle yazıyor dünkü Tayvan için: “Birden fazla aktif fay üzerinde bulunan Tayvan’da deprem kaçınılmaz. Diğer felaketlerden ders çıkaran yetkililer sıkı bina yönetmelikleri uygulayarak ve halkın farkındalığını artırarak onlarca yıldır deprem üstüne çalışma yapıyor. Bu da halkın sık sık meydana gelen şiddetli depremleri atlatmasına yardımcı oluyor.” Türkiye de aktif fay hatlarının üstünde. Doğuda da batıda da depremden kaçış yolu yok. Üstelik ülkenin finans merkezi İstanbul’u büyük bir depremin vurması bekleniyor.
Tayvan’ın altyapısını güçlendirmek için bu kadar çabalamasının bir nedeni daha önce bahsettiğimiz üzere çip üretim merkezi olması. Dünyanın en büyük gelişmiş bilgisayar çipi üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Company’nin (TSMC) üretiminin büyük bir kısmı Tayvan’da gerçekleşiyor. Akıllı telefonlardan arabalara, savaş uçaklarından diğer elektronik cihazlara kadar kullandığımız birçok aletin çipi TSMC’nin tesislerinde üretiliyor.
Depreme dayanıklılık zorunluluğu 1974 yılından beri Tayvan’ın inşaat yönetmeliklerinde yer alıyor. O yönetmelikleri hazırlayanlar dünyanın dört bir yanındaki depremlerden dersler çıkarmış ve sıfır yıkım yaratan bugünkü yönetmeliği öyle ortaya çıkarmışlar.
Tayvan hep böyle depreme hazırlıklı bir ülke miydi? 1999’daki Chi Chi depreminde 2400’den fazla kişi ölmüş, 10 binden fazla kişi yaralanmıştı. Ülke yaşadığı bu acıdan sonra deprem öncesi inşa edilen tüm binaları gözden geçirerek güçlendirilmesi gerekenleri güçlendirmiş. 2018’de yine Hualien’de deprem yaşanmış, hükümet o zaman bir kez daha bina denetimi başlatmış. Taipei’deki Ulusal Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Genel Müdürü Chung Che Chou son 20 yılda 10 binden fazla okul binasını güçlendirdiklerini söylüyor.
Türkiye’de deprem yönetmeliği ilk kez 1947 yılında İtalya’da kullanılan deprem şartnamesi temel alınarak hazırlanmış, bugüne kadar da yedi kez revize edilmiş. Türkiye 99’da Gölcük depremiyle, 2011’de Van depremiyle sarsıldı. Ancak o iki deprem doğudaki depremin hasarının bu kadar büyük olmasını engelleyemedi.
New York Times’ta Tayvan’daki hükümetin son altı yılda binalara yeni çelik destekler eklediği, kolon ve kirişlerin boyutlarını büyüterek özel konutların güçlendirilmesini sağladığı yazıyor. Yani işi hükümet üstleniyor. Bu şekilde güçlendirilmiş bazı eski binalar, depremden sağ salim çıkmayı başarmış.
Dünyanın en yüksek binalarından birine ev sahipliği yapıyor Tayvan. O da Taipei 101. Burj Khalifa yapılana kadar dünyanın en yüksek binası oydu. Bu kadar yüksek bir bina nasıl oldu da depremden sağ çıkabildi, merak edebilirsiniz. Cevabı basit, bina tayfunlara ve sık sık meydana gelen depremlere dayanacak şekilde tasarlanmış damper sistemine sahip. 730 ton ağırlığındaki sarkaç, bina hareketini algılayarak buna göre hareket eden bir sensöre sahip. Gücünü de binanın doğal hareketinden ve yerçekimi kuvvetinden alıyor. Bu damper sistemi sayesinde bina sağa doğru sallanırken sarkaç sola doğru gidiyor ve böylelikle denge sağlanmış oluyor.
A 7.5 earthquake hit Taiwan yesterday and footage shows the Taipei 101 skyscraper shaking.
The 1,670ft building famously has a 703 ton steel ball hanging between the 88th and 92nd floors, which acts as a “dampener system” to reduce building sway by 30-40% during earthquakes… pic.twitter.com/x1vJBoKX4V
— Trung Phan (@TrungTPhan) April 3, 2024