İktisatçı Murat Üçer: Seçimden sonra ekonomiyi ancak hatasız icraat toparlar
Çin yönetiminin "baş belası" ve "ayrılıkçı" diye nitelediği Lai, Tayvan seçimlerinden zaferle çıktı. Seçim sonuçlarının bölgede tansiyonu daha da yükseltmesi olası.
Aslında İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana büyük bir gerilim yaşanan Tayvan – Çin hattı, geçtiğimiz sene eski ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ziyaretiyle yeniden gündeme gelmişti. Çin’in ‘tek Çin politikası’ kapsamında kendi sınırları içerisinde gördüğü ancak egemenlik ihtilafı nedeniyle suların hiç de durulmadığı Tayvan, bugün seçimlere gitti. ABD’nin de Çin’in bölgedeki gücünü kırmak adına destek vermekten geri durmadığı ancak yine de “bağımsız bir seçim” dilediği Tayvan’daki seçimlerden Beijing’i mutlu etmeyecek bir karar çıktı. Çin tarafından ya savaş ya da barış seçimi olacağı ifade edilen seçimlerde Çin karşıtı Demokratik İlerlemeci Parti’nin (DPP) başkan adayı William Lai Ching-te zaferle çıktı.
Lai’nin zaferi, 2024 yılında Pasifik hattındaki gerilim daha da büyüyebileceğine işaret ediyor. ABD’nin Pasifik’te güçlü bir Çin’in önüne geçmek için bağımsızlık desteği verdiği, Çin’in de “güç kullanma” tehdidinde bulunduğu ada, hali hazırda yorumcular tarafından üçüncü dünya savaşının başlamasının beklendiği bölge olarak görülüyor.
Adada üçüncü kez başkan çıkarmayı başaran DPP, ABD’nin üst düzey yetkililerini başkent Taipei’de ağırlamış, Çin’in egemenlik iddialarını reddeden ve Tayvan’ın bağımsızlığından yana olan tavrıyla, Beijing’in ciddi tatbikatlarla adayı çembere almasına neden olmuştu. Tayvan’ı ABD ile yakın ilişki içerisine sokan bu nedenle hatta Çin ile büyük gerilimlerin fitilini de ateşleyen Başkan Tsai Ing-wen, yasa gereği üçüncü dönem için aday olamıyor. Bu sebeple Tsai’nin partisinden zaferle çıkan Lai, DPP’nin adayı olmuştu. Seçimi kazanan Lai de Tsai gibi Beijing’in “nefret” beslediği siyasi figürlerden. Bu sebeple Çin ile ilişkileri yoluna koyabileceği konusunda ne uluslararası çapta ne de Tayvan içinde herhangi bir beklenti yok. Ada’nın yeni lideri ve yardımcısı, Tsai’nin görev süresinin dolacağı 20 Mayıs’ta yemin ederek göreve başlayacak.
23.5 milyon nüfusu olan adada 19.5 milyon seçmenin bulunuyor. Tayvan’da başkan olabilmek içi de oyların 5 milyonunu almak gerekiyor. Lai’nin bu oy sayısına erişerek zaferi elde etmiş oldu.
Çin yanlısı iddialarını reddetse de Çin ile barıştan yana olan Çin Milliyetçi Partisi (KMT/Koumintag) adayı Hou Yu-ih, yenilgiyi kabullendi. KMT’nin adayı yenilgisini şu sözlerle açıkladı: “Hepinize teşekkür ederim. Elimden geleni yaptım. Hükümeti değiştirmeyi başaramadığım için çok üzgünüm.”
Zafer ve yenilgi konuşmalarının birbirini izlediği sırada, Tayvan Merkez Seçim Komitesi de sonuçları yayınladı. Lai, oyların yüzde 41’ini alırken iki ana rakibi ise sırasıyla yüzde 33 ve yüzde 26 ile onu takip etti.
Tayvan seçimleri öncesi Çin yönetiminden gelen açıklamalarda, Lai “tehlikeli bir ayrılıkçı” olarak nitelenirken, Tayvanlılara “çatışma istemiyorlarsa doğru tercihte bulunmaları” çağrısı ve “Tayvan’ın resmi bağımsızlığına yönelik her türlü adımın savaş anlamına geldiği” uyarısı yapılmıştı. Ancak Beijing’in bu uyarılarının bir karşılığı olmadı. Lai’nin zaferi, ABD’nin Çin ile ilişkileri istikrara kavuşturmaya ve rekabetin çatışmaya dönüşmesini engellemeye çalıştığı bir dönemde yaşandı.
Tsai’nin yönetimi sırasında Tayvan, en büyük uluslararası destekçisi olan ABD ile bağlarını güçlendirdi ve bu da adaya verilen desteği ve silah satışlarını artırdı. ABD’li yetkililer, üst düzey görevi kim üstlenirse üstlensin Washington’un Tayvan’a yönelik uzun süredir devam eden politikasını sürdüreceğini söyledi. CNN’e konuşan üst düzey yetkililere göre, Biden yönetimi Taipei’ye aralarında eski üst düzey yetkililerin de bulunduğu bir heyet gönderecek. Sözkonusu heyetin ziyareti resmi bir ziyaret olarak anılmayacak.
ABD, Çin ile işleri yoluna koymaya çalışırken Tayvan’a göndereceği heyetle de tansiyonu epey artıracağa benziyor. Yeni lider Lai de seçim kampanyası sırasında her ne kadar “Çin ile düşman olmak istemiyoruz” dese de Beijing’in “ayrılıkçı” dediği hatta direkt “baş belası” olarak nitelediği yeni liderle masaya oturması ise uzak bir ihtimal olarak görünüyor.
Daha geçtiğimiz ay konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin’in egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan’ın ana kara ile birleşmesini, “kaçınılmaz” olarak nitelemiş birleşmeyi sağlamak için ayrılıkçılığı “her ne şekilde olursa olsun” önleyeceklerini ifade etmişti.
Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Çan Kay-şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (KMT/Koumintag) güçleri ile Mao Zedong önderliğindeki Çin Komünist Partisi (ÇKP) güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen Komünistler, 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmişti. İç savaşı kaybeden Koumintag üyeleri ise Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının Ada’da devam ettiğini ileri sürerek burada geçici hükümet kurmuştu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kendi topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949’dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki ayrılık hala sürüyor.
Beijing yönetimi Ada’nın ana kara ile yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanımını dışlamayacağını vurguluyor.