‘Lübnan’dan yeni sığınmacılar gelirse kapımız açık’ diyen Erdoğan’a Özel’den yanıt: Çıldırmamak elde değil
Lübnan'da Hizbullah üyelerini hedef alan iletişim cihazlarının patladığı saldırılarda ölenlerin sayısı 37'ye yükseldi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah intikam yemini ettiği konuşmasında "İsrail'i hesap etmedikleri yerden vuracağız" dedi.
Lübnan’da iki gün üst üste yaşanan ve filmleri aratmayan saldırılarda ölenlerin sayısı artıyor. Önce çağrı cihazlarının ardından telsizlerin patladığı ve Hizbullah üyelerinin hedef alındığı saldırılarda ölü sayısı 37’ye yükseldi. Yaşanan saldırıların yankıları sürerken Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ilk açıklamasını yaptı. Nasrallah saldırıları “savaş suçu, terörist eylem” ve “katliam” olarak niteledi. Bunun “Lübnan halkına ve egemenliğine” karşı savaş ilanı olduğunu söyledi. Nasrallah intikam yemini ederek “Onları hesap etmedikleri yerden vuracağız” dedi. Saldırının zamanı ve büyüklüğünü söylemeyeceğini ama çok daha hassas ve ehemmiyetli bir saldırı olacağını söyledi, “bunun zamanlamasını bize bırakın” dedi.
Nasrallah konuşmasında İsrail’in son iki gündür düzenlediği saldırılarla Lübnan cephesini devre dışı bırakmayı hedeflediğini söyledi. “Düşman bütün kırmızı çizgileri aştı” diyen Nasrallah “Bazıları hastanelerde patladı. Çünkü, çağrı cihazlarını taşıyanların bazıları hastanelerde çalışıyordu. Birçok sivil saldırıların hedefi oldu. Sadece Hizbullah’ın savaşçılarını değil, bütün cihazları ve haliyle bütün cihaz kullanıcılarını hedef aldılar” diye devam etti.
“Biz düşmanın niyetine bakıyoruz” ifadelerini kullanan Hizbullah lideri “Dört binden fazla cihaz vardı. Dört bin cihaz. Hepsinin Hizbullah üyelerine dağıtıldığını farz ediyorlardı. Patlattıklarında da dört bin kişiyi bir dakika içinde öldürmek istediler. Sadece salı günü yani çağrı cihazlarında dört bin kişi hedef alındı. İkinci gün yine binlerce insanı öldürmek istediler. Telsiz taşıyan bin kişiyi öldürmek ve yaralamak istiyorlardı. Bu iki günde birer dakika içinde en az beş bin kişiyi öldürmek istediler. Hiçbir ilke ve kurala uymadılar. Bir anarşi yaratarak hastaneleri yetemeyecekleri bir kaosa sürüklemek istediler. Bu bir terör eylemidir.”
Büyük bir güvenlik darbesi aldıklarını söyleyen Nasrallah “Gerçekleri görmek lazım. Direnişin eşi benzeri görmediği bir darbe aldık. Belki de dünyada bu çeşit bir saldırı hiç olmamıştı. Sadece İsrail değil ki, ABD arkasında, Batı arkasında, NATO arkasında ve en yeni teknolojiye sahip olanlar İsrail’in arkasında duruyor. Bu savaşta zafer yolunda sürekli çaba harcıyoruz ama tarih boyunca bu savaşı izleyenler biliyor ki karşılıklı olarak bazen biz kazanıyoruz bazen düşman kazanıyor. Salı ve çarşamba bizim için ağır, kanlı günlerdi. Büyük bir sınavdı bizim için. Bu sınavı da başarıyla geçeceğiz” dedi.
Nasrallah konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu darbe bizi asla düşürmeyecek ve yıkamayacak. Bu tecrübeyle daha güçlü olacağız ve sağlam duracağız. Düşman neden bu suçu ve soykırımı yaptı? Düşmanın hedefini iyi tespit etmek lazım. Aksa Tufanının birinci yıl dönümüne geleceğiz. Biz bir Lübnan cephesi açtık geçen ekimden itibaren. Çatışmalar hala sürüyor ve 11 aydır aynı havayı yaşıyoruz. Hepsi Lübnan halkı ve devletine baskı yapmak için. Lübnan cephesini durdurmak için. Suikastlar yaptılar, evleri yıktılar, komutanlarımızı öldürdüler, ses duvarlarını yıktılar bunların hepsi savaşın bir parçası. Bu darbe de aynı şekilde geldi. Lübnan’daki direniş duruşunu hiç bozmuyor. Şu anda en korkunç saldırıyı bize yaptılar, sivilleri ve sivil kurumları hedef aldılar. Bu işledikleri büyük bir suç. Salı günkü operasyondan birkaç saat sonra bir takım kanallara dediler ki, ‘bizim amacımız Gazze’ye giden yardımları ve Lübnan cephesini durdurmak. Eğer durmazlarsa daha fazlasını yapacağız’ ve evet, çarşamba günü de daha fazlasını yaptılar.
En azından şunu çok iyi biliyoruz. Direnişe boyun eğdirmekti amaç. Lübnan direnişi savaşın dışına çıksın istiyorlar. Gazze’yi bırakın, direnişi terk edin, Filistinliler ne yaparsa yapsın. Bize bunu telkin etmeye çalıştılar çok kanlı çarpışmalar yaşadık. Hepsi boşa gitmiş olacaktı. Biz böyle bir şey yapamayız. Bu darbelerin esas gayesi Filistin ve Lübnan cephelerini birbirini ayırmaktı. Cevabımız nedir, gözlerini, ellerini kaybeden, şehitlerimiz adına, insani, ahlaki görevini yerine getiren herkesin adına Lübnan cephesi Gazze saldırıları durmadan durmayacak.”
Lübnan Sağlık Bakanı Firas el-Ebyad düzenlediği basın toplantısında dün çok sayıda telsizin patlatılmasıyla ölenlerin sayısının 25’e, yaralı sayısının 608’e çıktığını belirtmişti. Ebyad yaralıların 61’inin yoğun bakımda ve durumlarının kritik olduğunu kaydetmişti. Lübnan’da 17 Eylül Salı günü Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarındaki eş zamanlı patlamalarda 12 kişinin öldüğünü hatırlatan Ebyad o saldırılarda yaralananların sayısının 1343’ü orta ve ağır olmak üzere 2 bin 323 olduğunu aktarmıştı.
İsrail saldırıları üstlenmedi ama bu patlamaların cihazların içine tedarik zincirinin bir noktasında müdahale edilmişti. Şu anda Hizbullah’ın karşısında böylesine büyük bir kitlesel saldırı düzenlemeyi göze alabilecek tek düşman da İsrail. Gazze’deki savaş başladığından beri Lübnan Hizbullahı ve İsrail sınırda ateşli çatışmalara giriyor. Bunun bir sonucu olarak her iki tarafta da on binlerce sivil evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail kuzeyli vatandaşlarını eylüle kadar evlerine döndürmeyi planlıyordu ama bu planını uygulamaya sokamadı. Son günlerde İsrail Kuzey Komutanlığı, Lübnan’ın güneyinde “Savaş bitene kadar evlerinizi terk edin” yazılı broşürler atmaya başladı.
Ülkede salı günü meydana gelen patlamalarda yaralıların sayısının düşmesinin, bazı yaralıların birden fazla hastaneye giderek, kayıt açtırmasından kaynaklandığını söyleyen Ebyad yaralılardan 955’inin cerrahi operasyon geçirdiği, 226’sının hala yoğun bakımda olduğunu belirtti.
Ebyad, telsiz patlamalarının çağrı cihazı patlamalarından daha çok kişinin ölümüne yol açtığını kaydetti. Hizbullah da Lübnan’ın çeşitli bölgelerinde “ICOM” telsizlerin patlaması sonucu 26 mensubunun öldüğünü açıkladı. Hizbullah ile İsrail arasında 8 Ekim 2023’ten bu yana süren çatışmalarda ölen Hizbullah mensubu sayısı 479’a yükseldi.
Lübnan’da 17 Eylül’de, Hizbullah mensuplarının kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar meydana gelmişti. Sağlık Bakanlığı patlamalarda ikisi çocuk, 12 kişinin hayatını kaybettiğini, 300 kadarı ağır yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralandığını belirtmişti. Bakanlık ülkede dün çok sayıda telsizin patlatılması sonucu da 20 kişinin öldüğünü, 450’den fazla kişinin yaralandığını açıklamıştı.
Çağrı cihazlarının üreticisinin kim olduğu da ilk günden beri tartışılıyor. Medyaya yansıyan görüntülerde patlayan çağrı cihazlarının bazılarının üstünde AR924 yazılı olduğu görüldü. Bu model çağrı cihazlarının üreticisi normalde Tayvan merkezli Gold Apollo şirketi. Ancak Tayvanlı şirket isim haklarını Macaristan merkezli BAC şirketine verdiğini söyleyerek bu cihazları kendisinin üretmediğini söyledi. Ama sonra BAC da çıkıp “Bir yanlış anlama olmalı. Biz sadece isim hakkına sahibiz, üretim hakkına değil” dedi. Yani burada yılan hikayesine dönmüş bir durum söz konusu.
Yerel medya patlayan telsizlerin Japonya merkezli Icom şirketince üretilen telsizler olduğunu yazdı. Icom’dan yapılan açıklamada, bahsi geçen modelin en son 2014 yılında üretildiği, o günden bu yana modelin ihraç edilmediği belirtildi. Icom’dan IC-V82 model telsizlerde meydana gelen patlamalarla ilgili yapılan açıklamada, “IC-V82, 2004 yılından Ekim 2014’e kadar üretilen ve Orta Doğu da dahil olmak üzere ihraç edilen bir el telsizidir. Yaklaşık 10 yıl önce üretimi durdurulmuş ve o zamandan beri şirketimizden sevkiyatı yapılmamıştır. Ana üniteyi çalıştırmak için gereken pillerin üretimi de durdurulmuştur ve sahte ürünleri ayırt etmek için bir hologram mühür takılmamıştır, bu nedenle ürünün şirketimizden gönderilip gönderilmediğini doğrulamak mümkün değildir” denildi.
Icom, sıkı ihracat kontrollerinin yapıldığını vurgulayarak “Yurtdışı pazarlara yönelik ürünler yalnızca yetkili distribütörlerimiz aracılığıyla satılmaktadır. Ayrıca Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı tarafından öngörülen güvenlik ticareti kontrol düzenlemelerine dayanan bir ihracat programı (Icom Güvenlik İhracat Kontrol Programı) oluşturduk ve sıkı ihracat kontrolleri yapıyoruz” ifadelerini kullandı.