Putin ve Şi Astana’da bir araya geldi: Rus liderden ‘Doğuya dönüş’ mesajı
İki süper güç arasındaki ilişkilerdeki gerilim TikTok yasağı ve ticaret kısıtlamalarıyla giderek tırmanırken ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın üç günlük Çin seyahati başladı.
ABD ve ezeli rakibi Çin arasındaki ilişkiler giderek gerilirken Washington’un ekonomik kısıtlamaları da bu durumu oldukça perçinledi. Hal böyleyken Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın toplamda üç gün sürmesi planlanan Çin ziyareti başladı.
Seyahatine Şangay’dan başlayan Blinken, ilk gününü New York Üniversitesi’nin (NYU) buradaki yerleşkesinde öğrencilerle sohbet ederek ve Amerikalı iş insanlarıyla buluşarak geçirdi. Tüm bunlar aslında ABD’nin her iki ülke için de faydalı olduğunu vurguladığı ekonomik, eğitimsel ve kültürel bağların altını çizmek içindi.
Ancak (Joe) Biden yönetiminin Amerikan çıkarlarını tehdit ettiğini söylediği alanlarda ABD’nin ekonomik bağları koparmak için attığı birkaç adım, bu hafta Çin’e yaptığı ziyaret sırasında bakanın bu hoş sohbetlerinin üzerinde asılı kaldı. Ve bunlar Çinli yetkililerin de ilgi odağı olacak.
Biden yönetimi Çin ile ilişkilerini istikrara kavuşturmaya çalışırken bile Beijing’in ABD ekonomisine ve teknolojisine erişimini engelleyecek çeşitli ekonomik tedbirler geliştiriyor. Amerikan fabrikalarını ucuz ithalattan korumak için Çin çeliği, güneş panelleri ve diğer önemli ürünlere uygulanan gümrük vergilerini arttırmaya hazırlanıyor. Beijing’in savaş alanında kullanılabilecek sofistike yapay zeka geliştirmesini engellemek için Çin’in gelişmiş yarı iletkenlere erişimine daha fazla kısıtlama getirmeyi düşünüyor.
Kongre bu hafta ayrıca TikTok’un Çinli sahibi ByteDance’i uygulamadaki hisselerini 9 ila 12 ay içinde satmaya ya da ABD’yi tamamen terk etmeye zorlayacak bir yasayı da kabul etti. Başkan Çarşamba günü yasayı imzaladı, ancak yasaya mahkemede itiraz edilmesi muhtemel.
Cuma günü üst düzey hükümet toplantıları için başkent Beijing’e gitmesi beklenen Blinken’ın ziyareti, şimdiye kadar geçen yıl Çin’e yaptığı geziden çok daha samimi bir tonda geçti. O gezi, bir Çin casus balonunun ABD’yi boydan boya geçerek Amerikan kamuoyunu ayağa kaldırmasının ardından yapılan ilk geziydi.
Perşembe sabahı Şangay Komünist Partisi sekreteriyle bir araya gelen Blinken, ABD ve Çin arasındaki doğrudan angajmanın hem değerli hem de gerekli olduğunu söyledi. Blinken konuşmasında “Halkımıza ve aslında dünyaya karşı bir yükümlülüğümüz var; iki ülke arasındaki ilişkiyi sorumlu bir şekilde yönetmek” dedi.
Aynı sabah NYU’nun Şanghay kampüsündeki öğrencilere konuşan Biden, öğrencilerin katıldığı değişim programının karmaşık ve çatışmacı ilişki içinde bir “denge” sağladığını ifade etti.
Başkan Biden’ın kasım ayında Çin lideri Şi Cinping ile Kaliforniya’da bir araya gelmesinden bu yana ABD-Çin ilişkileri daha istikrarlı görünüyor ve eski Başkan Donald Trump dönemindeki ticaret tartışmalarındaki dramatik iniş çıkışlar yaşanmıyor. Ancak Biden yönetimi hala Çin ile daha kısıtlayıcı bir ekonomik ilişkiye doğru ilerliyor.
Buna, her iki tarafça da her zamankinden daha önemli bir konu olarak gündeme getirilen yarı iletken teknolojisi üzerindeki kontroller de dahil. Biden yönetimi, özellikle Çinli teknoloji devi Huawei için gelişmiş yarı iletkenlerin üretilmesine yardımcı olan fabrikalar üzerinde daha fazla ihracat kontrolünü değerlendiriyor.
Washington’daki bir düşünce kuruluşu olan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde ticaret uzmanı olan Emily Benson “ABD özellikle gelişmiş yapay zeka konusunda Çin’in teknoloji yeteneklerini açıkça azaltmaya çalışarak ihracat kontrollerini ABD-Çin gündeminin ön sıralarına taşıdı” diyor.
Bu ayın başlarında Biden ve Şi arasında yapılan bir telefon görüşmesinde her iki lider de teknoloji kontrollerini “merkezi öneme sahip konular” olarak gündeme getirdi.
Beyaz Saray’a göre Biden, Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret ve yatırımı gereksiz yere sınırlamadan, gelişmiş Amerikan teknolojilerinin kendi ulusal güvenliğini baltalamak için kullanılmasını önlemek için gerekli önlemleri almaya devam edeceğini vurguladı.
Şi ise görüşmede Çin’e yeni yaptırımlar uygulamanın “riski azaltmak” değil, risk yaratmak olduğunu söyledi. Xinhua Haber Ajansı’na göre Şi, ABD’nin “Beijing’in yüksek teknoloji gelişimini kontrol altına almaya ve meşru kalkınma hakkından mahrum bırakmaya kararlı olması halinde, Çin’in arkasına yaslanıp izlemeyeceğini” vurguladı.
ABD’li yetkililer, Çin’in otoriter hükümeti ve devletçi ekonomi modeli göz önüne alındığında kısıtlamalarının gerekli olduğunu söylüyor. Ancak bu hamleler Çin yönetimini kızdırdı ve ekonomik tedbirler konusundaki gerilimi son yılların en yüksek noktasına taşıdı.
Bu arada Çin de, Şi her ne kadar yabancı işletmelere yatırımlarının memnuniyetle karşılandığına dair güvence vermeye çalışsa bile güvenlik endişelerinin ekonomisinin daha büyük bir bölümünü etkilemesine aslında izin verdi. Yeni bir ulusal güvenlik yasası Beijing’in erişim alanını Hong Kong’a kadar genişletti ve şehrin bir finans merkezi olma statüsünü tehdit etti.
Beijing’de böyle bir atmosfer varken Amerikalı yöneticiler de Çin’in yabancı firmalara yönelik soruşturmalarından ve ülkenin yabancılarla veri ve bilgi paylaşımına karşı daha geniş kurallar getirmesinden endişe duyuyor.
Blinken ve diğer ABD’li yetkililer, Çinli teknoloji şirketlerine uygulanan Amerikan ihracat kontrolleri, yaptırımlar ve diğer kısıtlamaların, daha geniş kapsamlı ABD-Çin ilişkisinin yalnızca küçük bir kısmı için geçerli olduğunu vurguluyor ve başka alanlarda ticaretin teşvik edildiğini söylüyorlar.
Öte yandan Bakan Blinken’ın ziyaretini, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in 4-9 Nisan’da Çin’e yaptığı ziyaretten kısa süre sonra yapması dikkati çekti.
Hazine Bakanı Yellen, ziyaretinde Çin’in elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji donanımları gibi yükselen sanayi sektörlerinde devlet destekleriyle sağlanan kapasite fazlası üretimin küresel ekonomide dengesizliğe yol açacağına dikkati çekerek, sanayi politikasında değişim talep etmişti.