ABD’de siyasetin yükselen figürü JD Vance’in solcu ve LGBT destekçisi trans arkadaşıyla 10 yıllık yazışmaları ortaya çıktı
Ukrayna yılbaşından beri Rusya'daki enerji tesislerini İHA'larla hedef alırken Rusya savunma sistemlerini içteki şehirlerini korumak için kullanmaya başladı. ABD'nin bu yıl Ukrayna'dan beklentisi ise işgal edilen yerleri geri alması değil, istikrar.
Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın üçüncü yılına girmesine bir aydan az vakit kalmışken iki taraf da geri adım atmaya hazır görünmüyor. Bir yanda Rusya, Moskova’dan sonraki en büyük ikinci kenti St. Petersburg’u korumak için şehir dışına S-300 hava savunma sistemleri konuşlandırırken öbür yanda ABD’nin 2024’te Ukrayna’dan kaybettiği toprakları geri almasını beklemediği yönünde haberler geliyor.
The Guardian’ın haberine göre Rusya, St. Petersburg’un dışına, şehri insansız hava araçlarından (İHA) korumak için S-300 hava savunma sistemleri konuşlandırmaya başladı. Ukrayna sınırından ve savaşın iki yıldan uzun süredir devam ettiği bölgeden yaklaşık 1000 km daha uzakta böyle bir önlem alınması Kremlin’in güvenlik servislerinin işi şansa bırakmamakta kararlı olduğunu gösteriyor.
Ukrayna son üç haftada Rusya’nın enerji altyapısına hasar verdi. 2024’e girdikten kısa süre sonra Urallar’daki Nijniy Tagil kentinde bir trene patlayıcı yerleştirildi. Ülkenin üçüncü büyük petrol şirketi Gazprom Neft’e ait tesislerin yanı başında patlama oldu. Bir kamikaze insansız hava aracı Oryol bölgesindeki petrol deposuna çarptı. 18 Ocak’ta ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in doğduğu St. Petersburg’da başka bir petrol tesisi saldırıya uğradı. Bu saldırının önemi 2022’de başlayan savaştan bu yana ilk kez insansız hava araçlarının Leningrad bölgesine ulaşmış olmasıydı.
Üstelik saldırılar bununla da sınırlı kalmadı. Belarus ve Ukrayna’dan çok uzak olmayan Klintsı şehrindeki petrol deposunda büyük çaplı yangın çıktı. Bundan üç gün sonra insansız hava araçları Rusya’nın Baltık Denizi limanı Ust-Luga’daki doğalgaz terminalini vurdu. Bu terminal Rus ordusuna yakıt sağladığı gibi Asya’ya da sevkiyatlar yapıyor. Çarşamba günü ise bir insansız hava aracı Rusya’nın güneyinde Tuapse petrol rafinerisini vurdu. Bu saldırıdan sonra Soçi’deki havaalanı kısa süreliğine kapanmak zorunda kaldı.
Yılın ilk ayını tamamlamamıza üç gün kala Ukrayna’ya ait insansız hava araçları Rusya’ya ait en az dört petrol ve doğalgaz terminalini vurdu. Kiev bu saldırılarla Moskova’nın savaşı sürdürebilmek için sırtını dayadığı milyarlarca dolarlık enerji ticaretini sekteye uğratmayı amaçlıyor. Geçen yıl Rusya’nın 420 milyar dolarlık ihracat gelirinin yaklaşık yarısı petrolden geldi.
Washington merkezli Carnegie Endowment for International Peace’de petrol uzmanı Sergey Vakulenko insansız hava araçlarının Rusya’ya ait petrol rafinerilerini tümden yok edemeyeceğini söylüyor. Vakulenko modern yangın söndürme ekipmanı sayesinde Rusların şimdiye kadar yangınları birkaç saat içinde söndürdüğünü belirtiyor.
Kyiv Independent gazetesinin eski savunma muhabiri Illia Ponomarenko The Guardian’a “Rusya ordusunu petrol ihracatından elde ettiği gelirle finanse ediyor. Bu yüzden Rusların petrol rafinerilerini devre dışı bırakarak Rus ekonomisine çok fazla zarar vermek mümkün” diyor. Ponomarenko bu stratejiyi “akıllı savaş” olarak tanımlıyor. Bu stratejiyle Rusya’nın konvansiyonel ordusunun Ukrayna’nınkinden çok daha büyük olduğu ve aradaki farkın yakın zamanda kapanmasının mümkün olmadığı da kabul edilmiş oluyor.
Rusya’nın mermi, zırhlı savaş araçları, tank, balistik füze gibi konularda sorunu olmadığı tahmin ediliyor. Ukrayna ise Batı’dan gelen yardımların azalması ve ABD’deki Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya yardımı kesmesi tehlikesiyle karşı karşıya. Ukrayna’nın avantajlı olduğu tek alanın modern insansız hava aracı üretimi olduğu söylenebilir.
Savaşta her iki taraf da insansız hava araçlarını kullanıyor. Ama Kiev’in artık uzun mesafelere açılabilen ve Rusya’daki hedefleri vurabilen araçlar geliştirdiği görülüyor. Batı Ukrayna’ya tedarik ettiği silahların Rusya içinde kullanılmasını katı şekilde yasaklıyor. Nedeni böyle bir hamlenin kendi ülkelerini de savaşın parçası haline getirmesinden endişe duymaları. Bu sebeple Ukrayna’daki özel şirketler kendi insansız hava araçlarını üretmeye, test etmeye başladı. Bunda ilerleme kaydettikleri son saldırılarından da anlaşılıyor. Önceleri Ukrayna Rusya içindeki saldırılarda sorumluluk üstlenmekten kaçınıyordu. Ancak şimdi Ukrayna’nın güvenlik servisi SBU sabotajların çoğunun sorumluluğunu üstleniyor.
Bu saldırılarda Ukrayna’nın zor durumdaki ordusu için başka bir avantaj daha var. Haberin başlarında da belirttiğimiz üzere Rusya hava savunma sistemlerinin bir kısmını Ukrayna’nın menziline giren kentleri savunmak için cephe hattından uzaklaştırmak zorunda kaldı. Ayrıca savaşın St. Petersburg’a kadar dayanması, Rusya’da yaşayan insanları savaşın farkına varmaya zorluyor.
Öte yandan bazı analistler ABD’nin Ukrayna’ya Kırım’ı ele geçirme teşebbüsünde bulunmaması ve Kırım’ı Rusya’ya bağlayan Kerç Köprüsü’nü hedef almamasını tavsiye ettiğini söylüyor. ABD böyle bir tavsiyede bulunmasının sebebi bu saldırıların bir noktada nükleer savaşı tetiklemesi ihtimali. Ancak Kiev bu tavsiyelere kulak asmıyor olacak ki Kırım, özellikle de Kerç Köprüsü sıkça hedef alınıyor.
Washington Post’un haberine göre ABD geçen yılki taarruz başarısızlığının ardından bu yıl Ukrayna’nın savaş gücünü ve ekonomisini güçlendirmeyi hedefliyor. Üst düzey ABD’li yetkili Washington Post’a “Ukrayna’nın geçen yıl yapmaya çalıştığı gibi tüm cephelerde büyük hamle yapmasının zor olacağı oldukça açık” diyor.
ABD’nin planları arasında savaşın başından bu yana Ukrayna’ya destek çıkan ülkelerin desteklerini uzun vadeye yayabileceği bir ortam yaratmak var. Bununla Putin’e kararlılıklarının geçici olmadığını göstermeyi amaçladıkları belirtiliyor.
Bir örnek olarak İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski iki ülke arasında 10 yıllık işbirliği anlaşmasını geçen hafta Kiev’de imzalayarak kamuoyuna duyurdu. Anlaşma deniz güvenliğinden hava savunmasına kadar çok geniş çaplı. Zelenski’nin ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de işbirliği anlaşması imzalaması bekleniyor.
Planın başarılı olabilmesi ise daha çok ABD’ye bağlı. Biden yönetimi bu bahar 10 yıllık taahhüdünü açıklamayı planlıyor. Ama bunun öncesinde her ne kadar Cumhuriyetçiler tarafından itiraz edilse de kongreye 61 milyar dolarlık ek Ukrayna fonunu onaylatmak gibi bir hedefleri var.
Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya karşı sert tutumu Ukrayna’yı olduğu kadar Avrupa’yı da endişelendiriyor. Üst düzey Avrupalı bir yetkili “ABD’nin bu kritik aşamada ve uzun vadede liderliğini sürdürmesi çok önemli. Batı’nın kararlılığını göstermesi açısından da… Putin’in kazanamayacağını anlaması için desteklerin devam etmesi şart” diyor. Zelenski ise geçen hafta “ABD desteği olmadan hayatta kalamayız, bu bir gerçek” demişti.